Fehmi Koru yazdı: Bir Amerikan filmi, ama keşke bizde de birileri benzer bir film çekse

Fehmi Koru yazdı: Bir Amerikan filmi, ama keşke bizde de birileri benzer bir film çekse

Fehmi Koru yazdı: Bir Amerikan filmi, ama ke... Alt tarafı bir film işte. Öyle fakat, izlerken 20 yıl önce yaşadığım gerilimli günler gözümün önünden geçti.

Fehmi Koru

Tamamen rastlantı, fakat benim açımdan hayırlı bir rastlantı: Bir platformun menüsünde gezinirken adı dikkatimi hemen çeken bir filmle karşılaştım; varlığından ilk kez haberdar olduğum için filmin çok yeni olduğunu sandım ve gecikmeden izleyeceğim için sevindim. İzlerken de, filmde ünlü oyuncuların canlandırdığı gerçek kişilerin bizde de mukabilleri olduğunu, hatta isim isim hatırlayarak, düşündüm.

Alt tarafı bir film işte. Öyle fakat, izlerken 20 yıl önce yaşadığım gerilimli günler gözümün önünden geçti.

Filmin adı: ‘Shock and Awe’; 2017 yapımı film bizde ‘Şok ve Dehşet’ adıyla gösteriliyor…

ABD’nin ve dünyanın kimyasını bozan 11 Eylül’de (2001) New York’taki ikiz kulelere saldırı olayını herhalde hatırlarsınız. Boston’dan kalkan dört uçağa yolcuymuş gibi giren 19 militan, bulundukları uçakların yönetimlerini teslim alarak ikisini ikiz kulelere çarptırmışlardı. Üçüncü uçak ABD savunma bakanlığı Pentagon’u hedef almış; dördüncü uçak ise, içinde çıkan çatışmalar sonucu muhtemel hedefine varamadan düşürülmüştü.

Tarihe ’11 Eylül olayı’ olarak geçen terör saldırısı…

Aralarında bir Mısırlı, bir de Lübnanlı olsa da, vakası gerçekleştiren 19 kişinin büyük çoğunluğu Suudi Arabistan vatandaşıydı.

Hedef alınan ülkenin başkanı George W. Bush ve kabinesi, terör eylemine yanıt vermek üzere planlarını yaparken, şaşırtıcı bir hokkabazlığa başvurmuştu.

Eyleme katılmış militanların mensup oldukları ülkeler yerine, eylemciler arasında vatandaşı bulunmayan Irak’ı hedef almıştı Bush yönetimi.

Bunu yapabilmek, halkını ve dünya kamuoyunu eylemlerin arkasında Saddam Hüseyin’in olduğuna inandırabilmek için, Irak’ta kimyasal silahlar bulunduğuna ve atom bombası yapma hazırlığını nihayete erdirmenin eşiğine gelindiğine dair bir kampanya başlatmıştı Bush.

Medya yardımıyla.

New York Times, Washington Post ve CNN başta olmak üzere Amerika’nın düzce merkez medyası, Beyaz Saray ile Pentagon’dan servis edilen yalan haberleri hiç sorgulamadan okurlarına iletiyor, çeşitli kurumlardan ‘Irak uzmanı’ diye bilinen yorumcuların yalan haberlerini doğrulayan görüşlerini paylaşıyorlardı.

İki uzman özellikle öne çıkmıştı: New York Times yazarı Judith Miller ile WINEP kurumundan Laurie Mylrole…

[Mylrole’yi Harvard’taki yüksek lisans eğitimim sırasında tanımıştım; aynı bölümde doktora çalışmasını sürdürüyordu.]

Bu ikili, Miller ile Mylrole, yalanlarıyla geniş bir kamuoyu oluşturdular.

Neredeyse tüm Amerikan medyası aynı çizgide yayınlarıyla yalanları canlı tutarken, yalnızca tek bir medya kurumu –Knight Ridder– gerçekmiş gibi servis edilen haberlerin yalan olduğunu ispat için canla başla çalışmaktaydı.

ABD, askerleriyle Irak’a girdi. O gün bugündür Irak kendine gelemiyor.

Her taşı kaldırarak Saddam’ın kitle imha silahlarını bulmaya ve atom bombası sahibi olmak istediğini ispatlamaya çalıştı Bush, tek bir kanıt bulunamadı.

Washington Post ve New York Times sonunda okurlarından özür dilemek zorunda kaldılar. İşgali BM’de savunan Colin Powell orada yaptığı konuşma için anılarında “Hayatımın en büyük pişmanlığı” özrünü paylaştı. Amerika’daki 30 kadar gazeteyi haber ve yorumla beslemekle görevli Knight Ridder’in yayın yönetmeni ve mevzuları araştıran muhabirleri ise ödüllerle taltif edildiler.

Film bu vakası anlatıyor.

İlgimi bu kadar çekmesinin sebebi, Knight Ridder ABD’de düzce merkez medya destekli yalan haberlere karşı mücadele verirken, bir avuç gazeteci olarak biz de Türkiye’de benzer bir çabayı sürdürüyorduk.

Yalandan beslenen ve yalanı yayan düzce merkez medya üzerimize geliyor, en yakınlarımıza bile derdimizi anlatmakta zorlanıyorduk.

ABD, eski büyükelçilerini değişik TV programlarında karşımıza çıkarıyordu.

Türkiye’yi de yanında Irak’a müdahaleye sürüklemek isteyen ABD’nin hevesi kursağında kaldı. TBMM’de görüşülen Türk askerlerinin de Amerikalılarla birlikte Irak’ta savaşmasına ve Türkiye limanlarıyla bazı topraklarında Amerikan askerlerinin konuşlanmasına dair 1 Mart tezkeresi milletvekilleri tarafınca reddedildi.

Kongre’de o sırada ikisi de senatör olarak bulunan Barak Obama ile Hillary Clinton bile savaşa “Evet” derken, en az 100 AK Parti milletvekili CHP’lilerle birlikte red oyu kullandı.

‘Şok ve Dehşet’ filminde ABD’de yaşananları izlerken gözümün önünden Türkiye’de yaşadıklarımız geçti.

Aslında bizde yaşananların da beyaz perdeye yansımasına gereksinim var.

İyi de bunu kim yapacak?

Washington’daki savaş lobisi içerisinde yer alan medya mensupları, yorumcular savaş sonrasında tüm itibarlarını yitirdiler. Times’ın en parlak muhabirlerinden olan Judith Miller istifa etmek zorunda kaldı. Harvard’tan doktoralı Laurie Mylrole kendisini unutturmaya çalışsa da başarılı olamadı. Kendisini artık dikkate alan yok.

Bizde ise hala “1 Mart tezkeresi geçmeliydi” teranesini tekrarlayanlar bile çıkabiliyor, o dönemin yerli savaş lobisinin unsurları arasından. Hepsi hala faal.

Filmi izleyin derim. [Ben Amazon Prime platformunda bulup izledim.]

Son bir not: Tezkereden bir yıl sonra, Haziran 2004’te, NATO Zirvesi vesilesiyle İstanbul Topkapı Sarayı’nda verilen bir davette tanıştırıldığım George W. Bush’a, kendisiyle ilgili olumsuz düşüncelerimi aktarma fırsatı bulmuştum. Bu yazıya eşlik eden şu fotoğraf, Bush’la o konuşmamız sırasında çekilmiştir.

1126016-2-t.jpg

"Fehmi Koru yazdı: Bir Amerikan filmi, ama keşke bizde de birileri benzer bir film çekse" haberi, 21 Ağustos 2023 tarihinde yazılmıştır. 21 Ağustos 2023 tarihinde de güncellenmiştir. Medya kategorisi altında bulunan Fehmi Koru yazdı: Bir Amerikan filmi, ama keşke bizde de birileri benzer bir film çekse haberi 2023 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Fehmi Koru yazdı: Bir Amerikan filmi, ama keşke bizde de birileri benzer bir film çekse 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Medya konusunda 05 Kasım 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

SON HABERLER
  1. 13:20 Türk iş insanı Miami'de tutuklandı!
  2. 13:18 Netanyahu'nun ofisinde 'sızıntı' skandalı!
  3. 13:14 İmamoğlu'ndan, Bahçeli'nin randevu talebini reddetmesine yanıt!
  4. 13:13 Türkeş’in Kızından Bahçeli’ye Çarpıcı Tepki: "MHP Genel Merkezi'nden Babamın Resmini İndirin!"
  5. 13:12 İddia| Bir vakfın “Yaşlı Bakım Projesi”ndeki görevlilere kaymakamın evini temizletmişler
  6. 13:08 Balışeyh Belediye Başkanı Hilmi Şen ile özel korumasını öldüren yeğen tutuklandı!
  7. 13:07 Yükselen kredi maliyetlerinin Rus otomotiv sektörü üzerindeki etkileri nasıl olacak?
  8. 13:06 Çoğu Sürücünün Bilmediği Hayati Detay! İşte Bu Etiketin Anlamı
  9. 13:06 MasterChef'te Yüzü Yanan Beyza Yarışmaya Dönecek mi? Somer Şef Açıkladı
  10. 13:02 Serhat Akın dosyası krize yol açtı
  11. 12:51 Yasadışı bahis reklamlarına puan silme cezası verilecek!
  12. 12:48 Bakan Şimşek Çin'e gidiyor!
  13. 12:46 AK Parti heyeti, Rusya'ya gidiyor!
  14. 12:43 Meta'nın yapay zekasına arı engeli!
  15. 12:40 Gaziantepli ustalardan Dubai çikolatasında 'bezelye' uyarısı
  16. 12:33 Almanya’da Hükümeti Devirmeye Hazırlanan Aşırı Sağcı Grup Operasyonla Çökertildi!
  17. 12:33 Instagram'a yapay zeka özelliği!
  18. 12:29 Trump'tan Müslüman seçmen iddiası: 'Hepsi beni destekliyor'
  19. 12:26 Türkeş’in kızından Bahçeli’ye ağır eleştiri: “Babamın resimlerini indirin!”
  20. 12:26 Cumhurbaşkanı Erdoğan Kırgızistan'da: 'İsrail'e yönelik uluslararası baskı artırılmalı'
Medya Haberleri