Karar yazarı Mehmet Ocaktan: El etek öpen çok olursa liyakat az olur

Karar yazarı Mehmet Ocaktan: El etek öpen çok olursa liyakat az olur

Karar yazarı Mehmet Ocaktan: El etek öpen ço... ''Bir yanlış anlamaya mahal vermemek için hemen belirtelim, ziyarete gelen bir parti liderine gerekli saygıyı göstermek son derece doğal, fakat el etek öpmek başka bir şey''

Özellikle son on senedir Türkiye’nin derin bir ‘liyakat’ problemi yaşadığını artık hepimiz biliyoruz. Günlük hayatımızda devletle olan ilişkilerimizde, liyakatsizliğin bir ülkeyi ne hallere düşürdüğünü bizzat yaşayarak görüyoruz ve içimiz acıyor.

Bu çerçevede hafta başlangıcında yaşanan bir olay, liyakat yoksulluğu mevzusunda devlette yaşanan derin çürümenin hangi boyutlarda olduğunu göstermesi açısından ibret verici bir özellik taşıyordu.

Düşünün ki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 15 Temmuz’un 8’inci yıl dönümünde Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki Özel Harekat Başkanlığı’nı ziyaret ediyor ve başkan Süleyman Karadeniz karşılama sırasında üstündeki üniformasıyla Bahçeli’nin elini öpüyor. Bir yanlış anlamaya mahal vermemek için hemen belirtelim, ziyarete gelen bir parti liderine gerekli saygıyı göstermek son derece doğal, fakat el etek öpmek başka bir şey… Kaldı ki aynı şekilde devletin tepesindeki cumhurbaşkanının elini de öpseydi o bile kabul edilemezdi.

Kuşkusuz bu olay yalnız sıradan bir el öpmeden ibaret değil, hepimizin güvenliğini sağlamakla yükümlü olan bir devlet kurumunun başındaki isim üniformasıyla bir parti başkanının elini öpüyor. Tek tek tüm vatandaşlardan toplanan vergilerle oluşan devlet bütçesinden maaş alan bir yetkilinin ideolojik aidiyetini böylesine açıktan sergilediği bir ortamda toplumun farklı kesimlerine mensup insanlar güvenliklerinden emin olabilirler mi? Ayrıca Bahçeli’nin bu tavrının, iktidara karşı bir gösteri niteliği taşıdığının da altını çizmekte yarar var.

Normal bir hukuk devletinde, tüm bir topluma hizmet vermekle görevli olan özellikle de güvenlik bürokrasisinin, kabile ya da ideolojik aidiyetini ön plana çıkaran davranışlar sergilemesi asla mümkün değildir.

Unutmayalım devletin polisleri, askerleri, bürokratları, memurları farklı görüşlere, farklı inançlara, farklı kimliklere sahip olabilirler, bu onların özgür iradeleriyle seçtikleri bir durumdur. Ama devlet içinde yer alan herkes, devletin hiyerarşik yapısı haricinde herhangi bir parti, cemaat ya da tarikattan talimat alamaz ve de bu yapıların paralelinde davranış sergileyemez. Yıllar içinde devletin kılcal damarlarına kadar sirayet eden ve sonu darbe girişimiyle biten Fetullahçı yapı, devlet hiyerarşisi dışına çıkmanın bir sonucudur.

Trajik bir durum fakat eğer devletin kurumlarında görev almak için liyakat değil, el etek öpme ve itaat kriter haline gelmişse, o ülkede anayasal bir demokrasiden söz etmek mümkün değildir.

Doğrusu bugün yaşananlar da gösteriyor ki 15 Temmuz melanetinden şu ana kadar bir ders almamışız… Çünkü dün olduğu gibi bugün de devletin memurları siyasi parti ve cemaat liderlerinin, tarikat şeyhlerinin elini eteğini öpmeye devam ediyorlar.

Maalesef Türkiye şu anda özellikle devlet katından derin bir ‘liyakat krizi’ yaşıyor. Halihazırdaki tabloya bakarak söylemek gerekirse, bu krizin yakın bir gelecekte bitebileceği gibi ufukta bir işaret de gözükmüyor.

Unutmamak gerekiyor ki tarihin tüm dönemlerinde yönetimleri zaafa uğratan, önlem alınmadığı takdirse ise çöküşü kaçınılmaz hale getiren en önemli unsur liyakatsizliğin bir yönetim biçimi haline gelmesidir. Kısacası, eğer liyakat yoksa çöküş kaçınılmaz olacaktır.

Bu çerçevede, Kur’an’ın "Emaneti ehline veriniz" (Nisa/58) ayetiyle, insanlık için liyakatin önemi net bir şekilde belirttiğinin altını bir kez daha çizmekte yarar var.

Şu günlerde ünlü Lübnanlı yazar Amin Maalouf’un "Labirent" adlı kitabını okuyorum. Yaşadığımız dünyaya bakış açımıza derinlik kazandıran bu eser, benim açımdan liyakatsizliğin devletleri zamanla nasıl bir çöküşe götürdüğü mevzusunda da ibret verici örnekler sunuyor.

Bilindiği gibi Japonya 1868’deki Meiji mucizesiyle hem Batı hem de Doğu dünyası nezdinde büyük bir hayranlık ve sempati oluşturmuştu. Maalouf’un da kitabında belirttiği gibi "Gerçekten de 1868’de, Meiji döneminin başlangıcında hayranlık verici bir simya söz mevzusuydu: "Hem halkının hem de karşılaştığı her insanın sevip saydığı, dünyaya açık ve kendilerinden çok ülkelerini düşünen bir avuç adam. Birkaç yıl içinde kimsenin mümkün olabileceğini düşünmediği ve uluslarını geri dönülmez bir biçimde cehalet ve yoksulluktan kurtaran bir dönüşümü başardılar." (s.51)

Ama sonrasında 1930’lu yıllarda Japonya siyasi ve etik bakımdan yıkıcı olduğu kadar şaşırtıcı bir şekilde hızlı bir çöküş sürecine girdi. Çünkü artık devlet, yanlışlıklara karşı çıkabilecek liyakatli, bilge, istikrarlı ve ileri görüşlü kadrolarını kaybetmişti. Amin Maalouf bu durumu şu şekilde tarif ediyor: "Japonya ne yazık ki artık böyle bir liderliğe sahip olmadığı için kendisini durduracak hiçbir şey veya hiç kimse olmadan, bir sarhoş gibi uçuruma doğru yürüdü. Önce uçsuz bucaksız Çin’i fethetmeye girişti, ki bu tam bir çılgınlıktı; sonra da ABD’ye saldırdı, ki bu da tam bir intihardı." (s.53)

"Karar yazarı Mehmet Ocaktan: El etek öpen çok olursa liyakat az olur" haberi, 19 Temmuz 2024 tarihinde yazılmıştır. 19 Temmuz 2024 tarihinde de güncellenmiştir. Medya kategorisi altında bulunan Karar yazarı Mehmet Ocaktan: El etek öpen çok olursa liyakat az olur haberi 2024 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Karar yazarı Mehmet Ocaktan: El etek öpen çok olursa liyakat az olur 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Medya konusunda 23 Aralık 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Kaynak:Karar

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
(2) Yorum
SON HABERLER
  1. 02:17 Narin cinayetinde flaş gelişme! "Katilin kim olduğunu biliyoruz fakat..."
  2. 02:11 Volkan Demirel ve Şenol Güneş arasındaki gerginlik tırmanıyor! 'İt de gelse hoş geldin derim'
  3. 00:15 Bilim İnsanları Alarmda: Dev Buzdağı yeniden hareket etmeye başladı
  4. 00:09 Naci Görür’den Marmara İçin Uyarı: Kumburgaz Fayı Harekete Geçebilir!
  5. 00:06 Türkiye'nin Tekstil Devi Kepenk Kapattı! 68 Yıllık Şirket 152 Çalışanı İşsiz Bıraktı!
  6. 00:04 Muğla’daki Trajik Kaza: Helikopterin Enkazı Adım Adım İnceleniyor
  7. 00:01 Türkiye'nin 50 Yıllık Nakliye Devi Tarihe Karıştı! İstanbul'dan Kars'a Hizmet Veriyordu!
  8. 00:00 Perakende devi iflas bayrağını çekti! 700 mağaza kapanıyor!
  9. 23:14 Kocaeli'de Tartışmalı Etkinlik: Cübbeli Ahmet'in Sözleri Olay Oldu
  10. 23:05 Fenerbahçe Beko, deplasmanda Bahçeşehir Koleji'ni mağlup etti
  11. 23:05 Volkan Demirel Şenol Güneş'in elini sıkmadı: Görmemezlikten geldi!
  12. 22:55 Eski Subaydan İsrail Eleştirisi: 'Çocukları Diri Diri Yakıyorlar
  13. 22:50 Volkan Demirel: "Kamuoyundan özür dilerim ama Şenol Güneş'ten hiçbir zaman özür dilemiyorum"
  14. 22:46 Atalanta'dan 11 Maçlık Seri: Liderlik Koltuğu Geri Alındı!
  15. 22:43 Manchester United kendi evinde hezimete uğradı
  16. 22:37 Ömer Çelik'ten CHP'ye sert sözler: "Örgütlü cahilliği siyaset zannediyorlar"
  17. 22:33 2700 Yıllık Sır Aydınlandı! Antik Başkentte Gizemli Yapılar Ortaya Çıktı!
  18. 22:33 Datça Sallandı! 4.7 Büyüklüğündeki Deprem Korkuttu, AFAD'dan Açıklama Geldi!
  19. 22:32 Volkan Demirel’den Şenol Güneş’e sert sözler: "Bu benim kişisel işim"
  20. 22:31 Hamza Dağ'dan Özel'e Ağır Eleştiri: 'Ne Oldum Delisi
Medya Haberleri