Kılıçdaroğlu: Eğer bir siyasi parti ‘ben devletim’ diyorsa orada demokrasi yoktur

Kılıçdaroğlu: Eğer bir siyasi parti ‘ben dev... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Eğer bir siyasi parti ‘ben devletim’ diyorsa orada demokrasi yoktur" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Eğer bir siyasi parti ‘ben devletim’ diyorsa orada demokrasi yoktur. Çünkü siyasi partilere devleti yönetmek üzere halk 5 yıl süreyle yetki verir. ‘Gel devleti yönet, 5 yıl süre veriyorum’; seçimin nedeni de odur zaten. Vatandaş, isterse 5’inci yılın sonunda ‘seni beğenmedim’ deyip değiştirebilir. Ama gelip de ‘devletin bütün kurumlarını ben, hepsini bizim partili yapacağım’ derse devlet geriye gider. Niçin? Çünkü devlette liyakat denen bir kavram vardır. İşi ehline vereceksin" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla’da kanaat önderleri, muhtarlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, konuşmasında muhtarlık kurumunun önemine dikkat çekerken muhtarların demokrasinin temel taşı olduğuna vurgu yaptı. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Gerçek anlamda CHP, halkın partisi olma yolunda büyük ve kararlı adımlar attı, atmaya da devam ediyoruz. Sorunlar var mı? Evet, ülkenin sorunları var. Sadece soruları mı dile getiriyoruz? Zinhar hayır, sorunu zaten siz yaşıyorsunuz. Yaşadığınız sorunu size anlatmanın bir mantığı yok ki. Doğru olan ne? Yaşadığımız sorundan Türkiye’yi nasıl çıkarırız, nasıl Türkiye bu cenderenin dışına çıkar. Bunu konuşacağız, birlikte, beraber konuşacağız. O zaman Türkiye bütün bu sorunlarını aşabilir.

 

Bir siyasi parti bir ülkeyi nasıl yönetmeli? Birinci soru şu; siyasi parti devleti olmalı mı, olmamalı mı? Yoksa demokrasi mi olmalı? Eğer bir siyasi parti ‘ben devletim’ diyorsa orada demokrasi yoktur. Çünkü siyasi partilere devleti yönetmek üzere halk 5 yıl süreyle yetki verir. ‘Gel devleti yönet, 5 yıl süre veriyorum’; seçimin nedeni de odur zaten. Vatandaş, isterse 5’inci yılın sonunda seni beğenmedim deyip değiştirebilir. Ama gelip de ‘devletin bütün kurumlarını ben, hepsini bizim partili yapacağım’ derse devlet geriye gider. Niçin? Çünkü devlette liyakat denen bir kavram vardır. İşi ehline vereceksin. Bu, bir kural olmanın ötesinde aynı zamanda bizim inancımızın da gereğidir. İşi ehline vereceksin ki o işi doğru dürüst yapabilsin.

 

Bir bankayı yönetmek üzere bir güreşçiyi atarsanız ne olur? Allah aşkına vicdanınıza sorun. Banka kurmuşsunuz, banka konusunda hiçbir eğitim almamış, yazı dahi okumamış, makale yazmamış, getiriyorsun güreşçi, eyvallah başımızın tacı, altın madalyayı aldın. O alanı en iyi o yapar, ama iyi bir güreşçi diye biz onu getireceğiz bankanın yönetim kurulu üyesi yapacağız, ‘gel bankayı yönet’. Olmaz. Bu şuna benzer; ‘ben üniversiteyi bitirdim, dört yıl okudum’, ‘eee sen üniversiteyi bitirdin, okudun, gel şu apandisit ameliyatını yap’. Ben doktor değilim ki… Liyakat budur. İşi ehline teslim etmektir. Bugün Türkiye’nin karşılaştığı en temel sorunlardan birisi budur. İşi ehline teslim etmezseniz devlette çürüme başlar. Çürümeden çıkarmanın yolu, işi ehline teslim etmektir.

 

Liyakat aynı zamanda adalet demektir. Bir devlet adaletle yönetilir. Adaletin olmadığı bir devletin ayakta kalma şansı yoktur. Adalet var mı? Memleket adaletle yönetiliyor mu? Sadece bir örnek vereceğim. Kilolarca uyuşturucu İzmit Derince limanına geliyor, yakalanıyor, kim sorumlusu? Belli değil. Yakalıyorsunuz, bir tek savcı dahi cesaret edip dava açamıyor. Ama fırından garibanın biri ekmek çalsın, 50 polis gider yakalar, ‘sen ekmek çaldın’ diye. ‘Karnım aç’ dese bile ‘niye ekmek çaldın’ derler. Bu ülkeye kilolarca uyuşturucu giriyor, nerede bu adalet? Cumhuriyet savcısı, cumhuriyet unvanını taşıyan tek meslektir. Cumhuriyet’i koruyacak. Koruyamıyorsa bir sorunumuz var demektir.

 

Bir devleti yönetirken siyasi iktidar vatandaştan vergi toplar. Öyle, her birimiz vergi veririz. Yeni doğan çocuk vergi verir. Süt alırsınız, altına bez alırsınız, mama alırsınız, vergi verirsiniz. Vergisiz bir tek alan var, teneffüs ettiğiniz hava. Efendim, ‘biz musluk açıyoruz, orada vergi yok’. Musluğu açtığında dört çeşit vergi ödüyorsunuz. Elektrik düğmesine bastığınızda beş çeşit vergi veriyorsunuz. Cep telefonu aldığınızda dört çeşit vergi ödüyorsunuz. Vergi hayatın her alanında var. Soru; benim ödediğim vergiyi nerede kullanıyorsun sen? Bu açlık, sefalet; bu yoksulluk neden? Neden bu kadar gübreye zam geldi? Neden elektriğe bu kadar zam geldi? Neden millet bu kadar perişan oldu? Bu sorunun da sorulması lazım. Devleti yönetenin şunu bilmesi lazım. Kaynaklar sınırlıdır, ihtiyaçlar sınırsızdır. Peki ne olması lazım, sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçlar arasında sağlıklı, tutarlı, toplumun yararına bir dengeyi kurmaktır. Dengeyi bütçede kuruyorsunuz.

 

Bütçe Kanunu görüşülüyor, size ne faydası var? Çiftçiye ne faydası var? Emekliye, sanayiciye, yatırımcıya ne faydası var? Nereye gidecek bu vergiler? Büyük kısmı Londra’daki bir avuç tefeciye faiz olarak ödenecek. Kaçımız bunun bilgisini biliyor. Hiçbir siyasi parti ister mi vatandaş fakir olsun? İktidar da muhalefet de istemez. Ama varsa bir yoksulluk sebebine bakmak lazım. Varsa bir çaresizlik sebebine bakmamız lazım.  

 

‘Altı ay ben ısınmak için doğal gaz parası ödeyeceğim. Siz o kadar ödemeyeceksiniz. Altı ay ben, elektrik faturam daha yüksek olacak. Yem bulamıyorum, hayvanı bile az besliyorum. Hayvanını yeteri kadar besleyemeyen bir çiftçi durumuna geldim ben’ diyor. ‘Nasıl geçineceğiz’ diyor. Haklı, nasıl geçinecek. Sorumluluğumuz ne kadar ağır olduğunu acaba biliyor muyuz? Sorumluluğumuz ağır, her birimizin.

 

İktidarı eleştiriyorum zaman zaman ama tavsiyede de bulunuyorum. Bir sorumlu kişi olarak, sorumluluk hissederek, ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak bunu da söylüyorum. Kış ayı geliyor, ‘zor bir mevsim olacak’ diyorum. ‘Kara Kış Fonu kur’ diyorum. Bunu söylerken ya Fransız’ı, Alman’ı, Yunanistan’ı, Belçika’sı kuruyor, sen de kursana kardeşim benzer bir fon. Elektriğe, kömüre, doğal gaza, her şeye zam geldi. 2.825 TL’lik asgari ücretle ne yapacak bu adam? Sosyal devlet dediğiniz budur, buna bakacak, yardım edecek sosyal devlet. ‘Hiçbir şey yapmazsan’ diyorum, ‘elektriğin, doğal gazın üzerindeki KDV’yi, ÖTV’yi kaldır kardeşim’. Vatandaş bir rahat etsin. Öneri doğru, mantıklı. Peki arkadaşlar, yapılmıyorsa ne olacak fakir fukaranın hali?

 

Siyasiler, topluyorlar fakirleri, sıraya diziyorlar, çağırıyorlar televizyonları, onlara yardım yapıyorlar, onlar da çekiyorlar. Kendi vicdanını tatmin ediyor. Sen fakir fukaranın onuruyla oynuyorsun. Fakirlik onun kaderi mi? Sen iş verdin de çalışmadı mı? Gelir sağlayacak bir iş verdin de olmadı mı? Yoksulluğu afişe etmek bizim inancımızda da yasaklanmıştır. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Nasıl oluyor da bunlar böyle yapıyorlar? Hiç düşünmüyor muyuz, acaba neden böyle yapıyorlar? İnsan onuru kadar değerli bir şey yoktur. İnsan onurunu korumamız lazım.

 

Aklınıza gelen her soruyu rahatlıkla sorun. Bundan çekinmem. ‘Şu soruyu sorsak genel başkana ayıp olur mu?’ Olmaz. ‘Üzülür mü?’ Üzülmem. Bizim bir oturup helalleşmemiz, konuşmamız lazım. Memleketin gidişinden sadece ben sorumlu değilim ki siz de sorumlusunuz. Düzelmesini sadece tek başıma ben yapamam, beraber, birlikte yapmak zorundayız. Beraber olursak Türkiye’yi aydınlığa çıkarırız. Türkiye düşündüğünüzden çok daha zengin bir ülke. 27 buçuk yılım Maliye Bakanlığı’nda geçti. Bütçe nasıl yapılır, israf nasıl önlenir, bütün hayatım bunlarla geçti. İsraf, yolsuzluk almış başını gidiyor. Türkiye’yi buradan çekip çıkarmamız lazım. Daha dingin, daha dikkatli, sözü dinlenen, itibarlı bir ülke haline getirmemiz lazım. Bunu beraber yapmak zorundayız. Bu işin sağı solu yoktur, memleket işidir. Benim iki tane kırmızı çizgim var. Bir; bayrak ve vatan. Bayrağımın altında özgürce yaşıyorum, bayrağıyla vatanıyla sorunu olmayan herkesin benim başımın üstünde yeri vardır. İki; kimsenin inancı, etnik kimliği, yaşam tarzı beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren, o vatandaşın derdi var mıdır, yok mudur? Ben onun derdini çözmek zorundayım.

"Kılıçdaroğlu: Eğer bir siyasi parti ‘ben devletim’ diyorsa orada demokrasi yoktur" haberi, 28 Ekim 2021 tarihinde yazılmıştır. 28 Ekim 2021 tarihinde de güncellenmiştir. Politika kategorisi altında bulunan Kılıçdaroğlu: Eğer bir siyasi parti ‘ben devletim’ diyorsa orada demokrasi yoktur haberi 2021 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Kılıçdaroğlu: Eğer bir siyasi parti ‘ben devletim’ diyorsa orada demokrasi yoktur 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Politika konusunda 26 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 18:46 Erdoğan: "Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor”
  2. 18:29 Trabzonspor'dan çifte transfer bombası geldi!
  3. 18:22 EGO Genel Müdürlüğü duyurdu! Ankara'da o hizmet süresiz kapatıldı
  4. 17:54 Begüm Doğan Faralyalı Açıkladı! "Beş yılda 1 milyar dolar yatırım planlıyoruz!"
  5. 17:46 Yeşilçam’ın Tonton Dedesi Nubar Terziyan O Çok Ünlü Şarkıcının Dayısıymış!
  6. 17:34 TRT'nin sevilen dizisinden izleyicilere müjde geldi! Beşinci sezonuyla ekranlarda yer alacak
  7. 17:34 Atv'nin veda edeceği dizi belli oldu: İzleyicilerin beğeniyle takip ettiği o dizi final yapıyor
  8. 17:32 Beşiktaş üç futbolcusunun sözleşme sürelerini uzatma kararı aldı!
  9. 17:24 Milli Sporcu Ferhat Satar, Ağaca Asılı Halde Ölü Bulundu!
  10. 16:49 Beşiktaş'ta Transfer Hareketi! 3 Oyuncuyla Sözleşme Uzadı
  11. 16:48 Kral Charles'ın Sağlık Durumu Kritik: Cenaze Hazırlıkları Başladı!
  12. 16:48 Gerçek Gamer'lar İçin Uygun Fiyatlı Güç: Ardor Gaming Guardian Klavye
  13. 16:47 Sevgili Cinayetine Kurban Giden Kadın Bakın Kimmiş! Yalın'ın Kuzeni Çıktı!
  14. 16:42 Yeşilçam'ın Güzel Oyuncusu Ahu Tuğba Yoğun Bakımda! Son Dakika!
  15. 16:39 Alman Kadınlarının Güzellik Sırrı O Marka Bundan Sonra Türkiye'de!
  16. 16:26 Fitch Ratings: Türkiye'nin Enflasyonla Mücadele Kararlılığı Yeni Ekonomi Politikasıyla Sürdürülecek
  17. 16:18 Kremlin Sözcüsü Peskov: Avrupa'nın Seçim Kararı Rusya İlişkilerini Yeniden Şekillendirecek
  18. 16:09 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçim sürecinde büyük bir haksızlığa maruz kaldık"
  19. 16:08 Çin ABD'ye zeytin dalı uzattı: "Rakip değil ortağız"
  20. 16:03 Sillyon Antik Kenti'nde Roma Dönemine Ait Stadyumun Kazı Çalışmaları Hızla İlerliyor
Politika Haberleri