Kozmik Oda ve İlker Başbuğ üzerine...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Kozmik Oda” davasında karar verildi. Ancak, herkes YSK’nın aldığı, hala alamadığı kararlara ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na linç girişimine odaklandığı için pek öne çıkmadı.
Bu iki olayın neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor. Süreç devam ediyor. YSK zaman zaman eski kararlarının – içtihatlarının – aksine davranıyor, Kılıçdaroğlu’na linç girişimi zanlıları serbest bırakılıyor…
Bu hay huy içinde çok öne çıkmayan Kozmik Oda haberine göz atalım.
Kozmik Oda davasında, arama izni veren eski savcı Mustafa Bilgili'ye 17 yıl 1 ay , eski hakim Nihal Uslu'ya 14 yıl eski hakim Halil İbrahim Kütük de 12 yıl 1 ay hapis cezası verildi.
Mustafa Bilgili, "Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri temin etmek", "FETÖ'ye üye olmak", "görevde yetkiyi kötüye kullanmak" suçlamaları ile hüküm giyerken, eski hakim Halil İbrahim Kütük "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri temin etmek" suçlaması ile cezalandırıldı. Eski hakim Nihal Uslu da, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri temin etmek" suçundan mahkum edildi.
Yani, savcılar ve hakimler Kozmik Oda’yı aratmak, belgeleri almak ve devletin güvenliğine zarar vermek suçlamaları ile hüküm giydiler.
Ne var ki, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, hâlâ "Bugün olsa Kozmik Odayı yine açardım" diyebiliyor… İlker Başbuğ’a göre, "Kozmik Oda’da Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitlioğlu ve Uğur Mumcu suikastlarıyla ilgili bilgi” aranmıştı. Kozmik Oda açılmasaydı bu cinayetlerin TSK’nın üzerine kalacağını iddia eden Başbuğ, Şubat ayında bir gazeteye verdiği söyleşide şunları söylüyor:
“Silahlı Kuvvetler Bülent Arınç’a suikast planlaması yaptı. Burayı açmasaydık ortadaki delilleri kararttılar diyeceklerdi…Genelkurmay’ın tepesindeki bir kişinin gereken işlemi yapmadan bu iddiaları havada bırakması doğru değildi.
Biz suçüstü yakalamıştık, imha ettiler, izin vermediler vs... Uğur Mumcu’nun öldürülmesiyle Özel Kuvvetler arasında ilişki kurulması tüylerinizi ürpertmez mi?... Bu iddianın ortadan kaldırılması bizim için hayatiydi. Kozmik Oda’daki arama 19 Aralık 2009’da başladı, 20 Ocak 2010’da bitti…
Biz kozmik odayı açarak aslında FETÖ’nün oyununu bozduk.”
Gerekçeleri ikna edici olmasa da, Başbuğ bunları söylüyor söylemesine de, devletin "gizli" TSK’nın "hayati önem taşıyan" belgelerinin FETÖ’nün ele geçirmesi konusunda susuyor. Bu bilgilerin bir çetenin eline geçmesinin sonuçlarının ne olduğunu anlatmıyor.
En hafif deyimiyle hatasını kabullenip, özür dilemek de bir erdemdir. Başbuğ, keşke devletin sırlarının hain bir çete eline geçmesinde sorumluluğu olduğunu ifade edebilseydi.
Başbuğ, savcıya arama için kozmik odayı açmak yerine, istifa etme gibi onurlu bir davranışta bulunamaz mıydı? Hatta, uyduruk bir iddia ile hapse girmek yerine, devletin belge ve bilgilerini vermediği için hakkında dava açılsa, hatta tutuklansaydı.
Son günlerde birileri, Başbuğ’u aklama, ön plana çıkarma çabası içinde olsa da, gerçeğin üzerini kimse kapatamaz. Başbuğ’un öne sürdüğü konulara gelince, ona son zamanlarda çok duyduğum bir sözle yanıt vermek istiyorum:
“İnsanlar yanlış yapabilirler, yalnız büyük insanlar yanlışlarını anlarlar”
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.