Merdan Yanardağ: TELE 1'in susturulması Türkiye'nin karartılması demektir

Yanardağ, “Bir dayanışmayı örgütleyelim ve hep birlikte, Türkiye’nin bir istibdat rejimine sürüklenmesine karşı koymaya çalışalım. TELE 1’in susturulması, Türkiye’nin karartılması demektir” dedi.

RTÜK, bugün aldığı kararla TELE 1 TV’nin üç gün kapatılmasına karar verdi. Oyçokluğuyla alınan kararın gerekçesi olarak, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil’in “Diyanet bu hâliyle siyasal İslamcı gereçtir” sözlerinin yayınlanması gösterildi.

TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, verilen cezanın anlamının büyük olduğunu söyledi. “Türkiye’yi tek sesli, antidemokratik, totaliter bir rejime taşıma girişiminin önemli bir parçası” değerlendirmesi yapan Yanardağ, “Sansür yasası Resmi Gazete’de yayınlandıktan hemen sonra böyle bir cezanın verilmiş olması, nasıl bir Türkiye hedeflediğini iktidarın somut olarak gösteriyor. Çünkü RTÜK, iktidarın bir baskı ve sansür aygıtı” diye konuştu.

"Esas olarak bir ceza daha verilirse aynı maddeden, TELE 1’in lisansı iptal edilecek"

RTÜK’ün, istibdat rejiminin sopası hâline geldiğini savunan Yanardağ, şunları söyledi:

“TELE 1’i herhalde, bağımsız ve demokratik yayın yapan, medya ortamındaki demokratik dengeleri kuran kanallar arasında sert muhalefet yapan bir hat olarak düşünmüş olacaklar ki bu hattın kırılmasıyla bütün bağımsız medya ortamını tasfiye edebileceklerini düşünüyorlar. Bunu yapamayacaklar. Buna izin vermeyeceğiz. 3 günlük cezanın verilme biçimi önem taşıyor. Cezanın, yani ekran karartmanın 3 ya da 5 gün olmasının bir önemi yok. Esas olarak bir ceza daha verilirse aynı maddeden, TELE 1’in lisansı iptal edilecek, yani TELE 1 temelli kapatılmış olacak. Türkiye’yi bekleyen tehlike bu.”

"Seçimlerde kurulan kumpası açığa çıkardık"

Yaklaşan genel seçimlere işaret eden Yanardağ, TELE 1 gibi kanalların susturulmasının, iktidarın seçimlerde hile yapabileceğini gösterdiğini öne sürdü. Yanardağ, şöyle devam etti:

“Karanlık bir ülkede seçim yapılıyorsa eğer, orada hile, sandık sahtekârlığı yapılacak, 2007’den beri olduğu gibi halkın iradesi çalınacak demektir. Biz, buna geçen seçimlerde izin vermedik. 31 Mart ve 23 Haziran’da yapılan seçimlerde biz buna izin vermedik. Anadolu Ajansı ve yandaş medya ile birlikte topluma kurulmaya çalışılan kumpasa izin vermedik. Esas olarak buna, bağımsız medyanın varlığı izin vermedi. Biz, anlık bütün sonuçları yayınladık. Kurulan kumpası açığa çıkardık. Gerçek sonuçları toplumla paylaştık. İstanbul seçimlerinde Binali Yıldırım’ın kazandığına dair ‘İstanbul’a hayırlı olsun’ afişleriyle uyandık ertesi gün. Çünkü o gece ilgili ajansa bu talimat verilmiş ve asılmıştı. ‘Seçimleri kazandık’ diye Ankara’ya gitmişti zaten Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının adayı. Böyle bir ortamı değiştiren, oyunu bozan, yeni oyun kuran medya kuruluşlarından biri TELE 1’dir.”

"Hemen dava açacağız"

TELE 1’in kamusal bir görev yaptığını söyleyen Yanardağ, bu nedenle TELE 1’e ceza verildiğini belirtti. Türkiye’ye diz çökertilmek ve toplumun susturulmak istendiğini belirten Yanardağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Toplumun bugüne kadar ötekileştirilen, ezilen kesimlerinin sesinin duyurulmasını engellemek amacıyla TELE 1’e bu ceza verildi. Biz, buna karşı yasal yolları izleyerek karşı koyacağız. İtiraz edeceğiz. Yürütmenin durdurulması istemiyle hemen bir dava açacağız. Ardından da esas olarak bu cezanın kaldırılması, esastan görüşülmesi için bir dava açacağız. Ama böyle bir baskı aygıtının girişimlerini önlemenin, Türkiye’nin susturulmasının, eğer buna ‘sansür’ dersek sansürü aşan bir anlamı var. Susturulmanın önlenmesi, demokrasi güçlerinin, ilerici güçlerin, cumhuriyetçi güçlerin dayanışmasıyla bu girişime karşı koymasıyla mümkündür.”

"Buna hep birlikte karşı koyalım"

Türkiye’nin bütün demokrasi güçlerine çağrı yapan Merdan Yanardağ, sözlerini şöyle tamamladı:

“Merkez sağda, merkez solda yer alan bütün cumhuriyetçi, demokratik güçler dahil, İslami duyarlılıkları olan lakin Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının din istismarına itiraz eden partiler dahil, Cumhur İttifakı dışında Türkiye’nin demokratikleşmesi için mücadele eden bütün siyasi partilere, çevrelere, sendikalara, basın kuruluşlarına ve basın meslek örgütlerine çağrı yapıyorum. Buna hep birlikte karşı koyalım. Bir dayanışmayı örgütleyelim ve hep birlikte, Türkiye’nin bir istibdat rejimine sürüklenmesine karşı koymaya çalışalım. Bu sansürü, Türkiye’nin susturulması, karartılması girişimini birlikte önleyelim. Çünkü TELE 1’in susturulması, Türkiye’nin karartılması demektir. Ben, bu dayanışmayı toplumun yüksek düzeyde göstereceğine inanmak istiyorum.”