ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Twitter hesabından, Cumhurbaşkanı Said'le "iyi bir telefon görüşmesi" yaptıklarını açıkladı.
Said ile Tunus'taki durumu ele aldıklarını kaydeden Blinken, Tunus demokrasisine desteğini bildirdi.
Blinken, daha sonra yaptığı bir paylaşımda ise "Cumhurbaşkanı Said'i Tunus'ta yönetimin temeli olan insan hakları ve demokratik teamüllere bağlı kalması konusunda teşvik ettim. Tüm siyasi aktörler ve Tunus halkı ile açık diyaloğu sürdürmesi çağrısında bulundum." ifadelerini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price da yaptığı açıklamada, Blinken'ın ekonomik kriz ve koronavirüs salgınının yarattığı çifte zorluğa göğüs geren Tunus halkı için ABD'nin güçlü ortaklığını ve sürekli desteğini vurguladığını aktardı.
Blinken'ın Cumhurbaşkanı Said'i Tunus'ta yönetimin temeli olan insan hakları ve demokratik teamüllere bağlı kalması konusunda teşvik ettiğini kaydeden Price, "Bakan, ABD'nin durumu takip edeceği ve irtibatta olmayı sürdüreceğini kaydederek Said'e tüm siyasi aktörler ve Tunus halkı ile açık diyaloğu sürdürmesi çağrısında bulundu." ifadelerini kullandı.
Tunus'ta ne olmuştu?
Tunus'ta 25 Temmuz'da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik yüzlerce kişinin katılımıyla protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu.
Said, kendisini Başsavcı ilan ederek yargının alanına da müdahale etmişti.
Hükümete yönelik bu darbe girişiminin ardından askerler Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini meclise almamıştı.
Cumhurbaşkanı Kays Said'in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir "darbe" olduğunu vurgulamıştı.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ise tarihi bir sorumluluk üstlendiğini, aldığı kararların anayasaya uygun olduğunu ve bunu "darbe" olarak nitelendirenlerden, "hukuk derslerini gözden geçirmelerini" istemişti.