Abdurrahman Dilipak: Bu yalan rüzgarının savurduğu siyasetle de bir yere varılmaz

Algı operasyonları ile buraya kadar.

Dün kaldığımız yerden devam edelim.

Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Hiçbir Müslüman dünyada olup bitenleri görmezden duymazda, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Din ve devlet büyüklerini, sermaye ve makam sahiplerini, hiç kimseyi İlah ve Rab edinmeyelim. Çok sabırlı, çok merhametli, daha akıllı daha dürüst olalım ve Allah’ın ipine tutunalım. Ancak o zaman Allah'ın yardımı bize ulaşır. Yoksa öyle bir belaya düçar oluruz ki Allah korusun. Ve dua edelim; “Ya Rab içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak etme” diyelim. Bunu şartı da haksızlıklar karşısında susan dilsiz Şeytan olmamaktan geçer.

Biliyorsunuz, AB’de kapılar yüzümüze kapatıldı ve Hindistan’da yarım kalan işlerin devamı ABD’deki BM toplantısına ertelendi. G20 protokolü şimdi, ABD’de milletlerarası bir belgeye dönüştürülecek. Ekim'de de, bunların yasalaştırılma süreci başlayacak ABD’de.
Erdoğan ABD’ye giderken, yanına aldığı Chabat’ın mutemet adamları Erol Kohen ve İshak İbrahimzade’yi neden yanına aldı aceba? ABD’de ilk buluşmasını Starlink’lerin ve Nesnelerarası iletişim için olmaz ise olmaz, fıtrata açılan bir savaş anlamına gelen NeuraLink’in patronu ile buluşması da ilginç değil mi?  Musk’u “TeknoFest’e davet etmiş. Amerikan gemisine binip resim çektirmek gibi bir şey bu.
Tabi, Musk bizi Uzaya götürecek değil mi? :) Hatay’dan başlıyoruz, 20 il belirlemişler, Antep-Hatay başta olmak üzere, tabi İstanbul depreminden sonra da İstanbul CyberCity olarak yeniden inşa edilecek. Suudi Arabistan, BAE den sonra sıra Türkiye’de. Siber Cehennemi Siber Cennet, Siber bahar olarak sunacaklar bize. Siber dönüşüm ofisi bu işin neresinde onu bilmiyorum, çünkü o ofis neredeyse hiç konuşmuyor. Ama varlığını biliyoruz.

Ha! Elon Musk’a bir de Vatandaşlık teklif etseler, ayrımız-gayrımız mı kaldı. Gençlerimiz için de Elon “güzel bir örnek”(!?) olur. Daha da önemlisi Elon Musk gelirken, o ürettikleri NanoChiplerden getirseler de, bizimkilerin aşı olurken yaptıkları gibi, bütün bakanlar kurulu üyelerine bu NeuraLink dedikleri Chipleri taksalar.

Ayrımız gayrımız mı kaldı. Tek (dünya)devlet, tek aile, tek gelecek. Hatta NeuraChiplerin üretim merkezini de Türkiye’de kursunlar, adına da TurkoChip deriz.

Helal sertifalı olarak Türk dünyasına, İslam dünyasına pazarlarız. Dikkat edelim, bunlarda Şeytan tüyü var. Mason Şeyhulislam gibi, Şerif Hüseyin’i Halife ilan etmek isteyen şeytani akıl Chabat’çı bir ilahiyatçı’yı Halife bile seçtirebilir. Hani Erbakan Masonluğa kadar eleştiride bulunurken, Chabatçı bir Mason olan Adnan Oktarı nasıl onun çevresine yerleştirdiler!?

İşte bu akıl o Chabat aklı! Trump zamanında Kushneri, Dahlan’ı örgütleyen, daha sonra bu günlere geldiğimiz de aynı karanlık ilişkilerin arkasındaki yüz bu yüz.

Biz bugünkü GlobalReset oltasını bugün yutmadık. 1991’de Sovyetlerin dağılmasından hemen sonra BM Habitat projesini açıkladı. Yeni dünya düzenine giden yolda ilk adım bu oldu. Habitat-2 olarak bilinen “2. BM İnsan Yerleşimleri Konferansı”, 1996'da İstanbul'da gerçekleştirildi. Konferans sonucunda, “İnsan Yerleşimleri hakkında İstanbul Bildirgesi” ile “Habitat Gündemi” kabul edildi. O günden sonra dünya ülkelerinin halklarını atomize etmek için dini mezhep, ideoloji, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıklarına dayalı kültürel çeşitliliğin geliştirilmesi, esas alındı. Demokrasi, Liberalizm bunu gerektiriyordu. Yeni dünya mozaik olmalı idi.

Aslında biz bunu tek parti döneminde “yerli malı haftaları” ile yaşadık. Amerikan margarini yerken, süttozunu içerken, grizet elbisesini giyerken de kutlamaya devam ettik. Kafamız, kalbimiz resetlenmiş ithal fikirler ve kavramlarla doldurulmuştu. Miğdemiz, incir, üzüm, fıstıkla doldurulacak ve bunun adı da, bu günkü “yerli ve milli” hikayesi gibi, beyin zonklamasını sakinleştirsin diye kullanılacaktı. Öyle de oldu.
Madem hala yerli ve milli olmaktan söz ediyoruz, Yerli ve milli Şeytanımız yok mu bizim. Ezidi’leri de unutmayın, Şeytani koalisyona onları da katın. Erol Kohen’i götürüyorsunuz da Ezdi bir ruhbanı niye götürmüyorsunuz?

Sahi, bu kadar göçmen konusu tartışılıyor, Türkiye’ye ciddi bir Yahudi nüfus aktarımı var ve 2024 de Türkiye’deki, “İthal Musevi” sayısı “Yerli ve Milli Musevi” sayısını geçecek ve hahambaşılık onların kontrolünde olacak.
Türk dünyası ve İslam dünyası hahambaşılıkları projesi kapsamında, Hazara Yahudileri, Karaim Musevileri ile Türkiye’yi merkeze alan yeni bir Yahudi devleti inşa edilmeye çalışılıyor. Şeriat ve Hilafet tartışmasını biz 100 yılda bitiremedik ama yeni yüzyılın ilk çeyreğinde görünen o ki, bu Global çete bölgede Yahudiler için yeni bir uluslararası dini bir merkez oluşturacak. Bunun için Türkiye’nin, İstanbul’un, Hatay’ın seçilmesi aslında Tevrata da uygun!?. Biz bu toprakların tarihini, değerini bilmiyoruz. Bir çok kişi “Yuhanna Vahyi”ni bilmez. İzmir’in bu açıdan değerinin farkında değildir. Göbeklitepe 7 kiliseden daha çok bilinir. Ne Hatay'ı bilirler, ne Urfa'yı!

Fatih'in İstanbul’u Bizans’tan aldığını zannederler, Bizansı Latin işgalinden kurtardığını bilmezler. Ermeni Patrikhane’sini Fatih'in kurduğunu, Hz. Ömer’in Süryani Birliğini sağladığını da bilmezler. Anadolu’nun fethinin 1071 de Malazgirtte değil, Diyarbakır’dan başladığını da bilmezler. Bilmediklerini de bilmezler. Zaten bizim halk olarak Malazgirt’ten çok öncesinde bu topraklarda yaşadığımızı da bilmezler. Allah da cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez. Hidayet de nasib etmez. Bu yalan rüzgarının savurduğu siyasetle de bir yere varılmaz. Algı operasyonları ile buraya kadar.

Neyse! Daha GLOKALİZM’den de söz edecektim.
Bu işi biraz araştırırsanız, ucu bir yandan İsrail’e, bir yandan Chabat’a, bir yandan bu GlobalResetçilere çıkar. GLOBALİZMe gelirken, GLOKALİST proje  işinin içinde AK Parti de ve tabi Erdoğan da, Melih Gökçek de vardı. Bizim akademisyenlerimiz yine kurşun asker olarak her zaman olduğu gibi ön saflardaydılar. Yerelin evrenselleşmesi üzerine neler söylendi neler. O gün o işin içinde de, bugünkü Globalistler vardı. Gelinen yer belli:  Tek dünya/ tek devlet/ tek hükümet, Tek insan (TransHuman, Human 2 diye tanımlanan, GENDER diye akışkan ve değişken bir cinsiyete sahip biyolojik cinsiyetinden, din, ahlak ve gelenekten bağımsız bir TransHuman BİREY) ve (Bu GENOM’lardan oluşan) Tek Aile ve (İla cehennemüzzümera’ya uzanan, Şeytana adanmış) Tek gelecek.

Sahi bu konularda NAS ne diyor aceba, merak eden var mı?

Bir önceki dışişleri bakanımız (!?) Türkiye’nin kurtuluşunun buna bağlı olduğunu söylüyor.

Hindistan’da bunu kabul ettik! (Ben LA diyorum). Sizi de “La” demek için 15 Ekim’de Saraçhaneye bekliyoruz.

Selam ve dua ile.