Prof. Dr Emre Kongar ile gazeteci Merdan Yanardağ, '18 Dakika' programında gündemi değerlendirdi.
1986 yılında kız kardeşini öldüren, fuhuşa aracılık gibi bir sicile sahip olan Danıştay saldırısı sanıklarından Osman Yıldırım'ın Yunanistan'a kaçmak isterken Edirne'de yakalanarak tutuklanmasını değerlendiren Yanardağ, "Osman denilen kadın satıcısı, Fethullahçı terör çetesinin tetikçisi bu sefil adam, Ergenekon davasında da gizli tanıklık yaptı. Danıştay üyesi yüksek yargıcı, sırf laikliğin gereğini yaptı diye Alpaslan Aslan ile birlikte öldüren Osman Yıldırım uzun süredir ev hapsindeymiş. Bundan haberimiz yoktu. Ama Enis Berberoğlu, Eren Erdem ev hapsinde değil. Ablasını öldüren aşağılık katil ise ev hapsindeymiş..." dedi.
Bugün ceza alacağını tahmin ederek Osman Yıldırım'ın kaçmaya çalıştığını da belirten Yanardağ, "Avukat Celal Ülgen Ergenekon davalarının tümünü çok iyi bilir. Sadece avukat değil, aynı zamanda çok iyi bir ceza hukukçusudur. TELE1 Anahaberde Evren Özalkuş, kendisine sordu. Bunlar Fettulhaçı çete davasından yargılanması gerekirken adli bir cinayet suçundan yargılandılar. Af çıkarsa eğer bu adi kadın satıcısı ve Danıştay yargıcının katilleri Alpasla Aslan ve Osman Yıldırım tahliye edilecek mi diye. Celal Ülgen, 'evet' edilecekler dedi. Ben de aynı görüşteyim. Önemli bir durum bu. Çünkü bu karar Fethullahçı çetenin hala yargı ve poliste belli bir gücünün olduğunu gösteriyor" şeklinde konuştu.
Danıştay saldırısı faili Alparslan Arslan'ın Yargıç Mustafa Yücel Özbilgen'i öldürdükten sonra dört büyük yüksek yargıcı da yaraladığını hatırlatan gazeteci Merdan Yanardağ, "Bu kişi en son Fettullah Gülen'in kardeşinin oğlu Kemalettin Gülen'le görüşmüş. Bu kişi ne iş yapıyor? Fetullahcıların adliyede davalarına bakıyor. Bu konuda tek soru sorulmuyor. Danıştay hakiminin katilleri FETÖ davasından yargılanmalı ve terör suiçundan mahkum olmalıydılar.
"Danıştay cinayeti, Hrant Dink cinayeti, Zirve Yayınevi cinayeti, Ergenekon ve Balyoz gibi kumpası davaları için uygun bir zemin yaratmak, bu davalar için uygun bir siyasal iklim oluşturmak ve toplumsal destek sağlamak için Fethullahçı terör örgütü tarafından planlanıp hayata geçirildiği kanıtlarıyla ortaya çıktı. Olay da buldu. Bu davada Salih Kunter diye bir imam var, Alpaslan Aslan bunun ayinlerine katılıyor. Kim bu imam? Fettulahçı çeten'nin imamlarından. Salih Kunter'in, Alpaslan Aslan'ı bu cinayete ikna eden kişi olduğu belirtiliyor. Alpaslan Aslan eğer bu cinayeti işlerse cennete gideceğine inanmış. Kendi fadesinde söylüyor. Bu telkini yapan kişi Fethullahçı imam.
"diğer taraftan Ergenekon davalarında tanık yapılan kadın satıcısı bu aşağılık katile, Osman yıldırım'a 39 yıl ceza verildi. Alpaslan Aslan da ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 72 yıl ceza aldı. Ama bu kişiler 1 yıl sonra çıkabilir. MHP affıyla çıkabilir. Bu durum Fettulahçı çetenin halen aktif olduğunu gösteriyor" dedi.
'BİR ELİYLE KATİLLERİ KORUYORLAR, ÖBÜR ELİYLE DEVLETİ SOYUYORLAR'
Prof. Dr. Emre Kongar, "Osman Yıldırım denilen zât doğrudan Ergenekon, Balyoz kumpaslarının katılmcısı. O dönemde ellerinde belge olmadığı için bunların verdiği gizli ifadelerle savcılar, hakimler karar verdi. Fettulahçı yargıcın (Zekeriya Öz) bu kumpasların düzenlendiği zamanda 'osmanım' diyordu. Bir kısmını da dışarı çıkardılar. Bu zâtın sanki Fettulahçı bağlantısı yokmuş gibi ayrıca yargılanıyor, MHP'nin af çıkışı da bu yüzden. Türk Telekom'u hortumladılar, kârı hortumladılar, çektikleri krediyi hortumladılar. Hepsini mevcut tek adam yönetiminin yöneticileri, bunu hazırladılar. O soygun, bu da siyasi af. Öyle bir çember içinde sıkıştırılıyor ki Türkiye katiller affediyor. 12 Eylül'de TİP'lileri (Türkiye İşçi Partisi) öldüren katil de serbest bırakıldı. Bir eliyle katilleri koruyorlar, öbür eliyle devleti soyuyorlar" dedi.
'ADAM KAZANDI' DEMEK YANLIŞTI
CHP'nin hazırladığı rapordan bahseden Merdan Yanardağ, şöyle devam etti:
"Güneydoğu'da MHP, 24 Haziran seçimlerinde 'büyük bir başarı' gösterdi. Yani, Kürt yurttaşlarımız birden bire Türk milliyetçisi partiye oy vermek için ortak bir karar almışlar. Hadi, Urfa il merkezinde Arap ve Türk yoğunluğu var. İlçe ve köylerde ise Kürtler yoğunluktadır. Bu ilçelerde bile MHP'nin oyları artmış. Memurların, yüzde yüzü oy vermiş olsa bile MHP'nin oy artış oranını karşılamıyor. 3 milyarda 1 meydana gelebilecek bir olasılık, 24 Haziran'da gerçekleşiyor. Sonra kalkıp diyeceksiniz ki,'24 Haziran'da hile olmadı'. İçinden İyi Parti'yi çıkaran MHP'nin oylarını koruduğuna inanmamızı bekleyeceksiniz. Biz, ilk günden beri söyledik: bu seçimlerde bir simülasyon var.
"Dolayısıla, muhalefetin, yani CHP'nin cumhurbaşkanı adayının 'adam kazandı, 10 milyon fark var' demesi büyük bir hataydı. Aynı zamanda İyi Parti'nin de hatası vardı. Onlarda yenilgiyi hemen kabul ettiler. Avukat Deniz Güneş, 24 Haziran seçimlerinde Urfa'da yaşadıklarını burada TELE 1 stüdyosunda canlı yayında anlattı. Gözlemci olarak gönüllü gittiği Urfada, seçim sandığı başındaki bir polis 'seni öldürebilirler' demiş, "aralarında Kürtçe konuşurken söylediler" diye devam etmiş. Sonra da can güvenliği bahanesiyle seçim sandıklarının bulunduğu okulun müdür odasına kapatmı.
"Bu koşullarda yapılan seçimlerin doğru olduğunu düşünemeyiz. Hiçbir memurun, polisin, bölgede görev yapan subayın CHP'ye oy vermediğini kabul etsek bile, Suruç'ta HDP'nin 3. ya da 4. parti olduğunu kabul etmek imkansızdır. Hayatın doğal akışına aykırıdır. Bölgede birinci partidir HDP. Bu seçimlerin iptal edilmesi gerekiyordu. Urfa, Siirt, Muş, Van buralarda seçim iptal edilmeliydi. Biz hep söyledik, 24 Haziran'da hile AKP üzerinden değil MHP üzerinden yapıldı. Bu hile de Erdoğan'ın seçilmesini sağladı. Bu nedenle 'adam kazandı' demek doğru değildi. Ancak Kılıçdaroğlu'nun da adayı bunu demesine rağmen gerçeğin kavgasını vermesi lazımdı."