AKP'in İdlib'i: İkinci Rakka

Ömer Ödemişİdlib kenti, 2015 yılının Mart ayında Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen ''Fetih Ordusu'' isimli cihatçı koalisyonu tarafından ele geçirilmişti. Hatay ili Cilvegözü ilçesi sınırından Suriye'ye...

Ömer Ödemiş

İdlib kenti, 2015 yılının Mart ayında Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen ''Fetih Ordusu'' isimli cihatçı koalisyonu tarafından ele geçirilmişti. Hatay ili Cilvegözü ilçesi sınırından Suriye'ye sokulan bu cihatçı ittifakta etkin olarak Nusra Cephesi ve Ahrar’uş Şam grupları yer alıyordu.Uzun süredir bölgede hakimiyet mücadele veren bu iki cihatçı terör gurubu arasında yer yer çatışmalar yaşanıyrdu. Ancak son süreçte bu çatışmalar şiddetlendi ve Nusra Cephesi ve müttefikleri Arar'uş Şam gurubunu idlib'te ağır bir yenilgiye uğratarak bütün bir kenti ele geçirdi.

İdlib kenti Rakka'dan sonra Suriye’de devletin yönetiminden tamamen çıkanü ikinci kent oldu.İki yılı aşkın bir süredir cihatçı terör guruplarının kontrolünde olan bu kentte, 100 bin civarında yerleşik halkın bulunduğu belirtiliyor. İşgal öncesi nüfusu kırsal ile birlikte bir buçuk milyon olan İdliB kenti, Türkiye üzerinden kente giren cihatçı katiller tarafından yağmalanmış ve adeta ikinci Rakka haline getirilmiştir. Rakka dışında Suriye devletinin kontrolü dışında olan ve tamamı cehihatçı çetelerin denetiminde olan kentte son günlerde yaşanan çatışmalar sonrasında Nusra Cephesi, -yeni adıyla Şam'ın Fetih Cephesi- tamamen hakim olduğunu açıklamıştır.

Mayıs ayında gerçekleştirilen Astana’da görüşmelerinde varılan mutabakatta, Suriye’de çatışmasız bölgelerin oluşturulması ön görüyordu. İdlib kentini de kapsayan “çatışmasız bölgeler'' mutabakatını o süreçte de tanımadığını açıklayan Nusra Cephesi, son çatışmalardan başarı ile çıkarak bölgenin tek hakimi oldu.

Nusra Cephesi’nin (El Kaide’den ayrıldıktan sonra “Şam’ın Fethi Cephesi'' ismiyle anılıyor) liderliğindeki bir ittifak olan Hey’et Tahrir’uş Şam’ın (HTŞ), Katar ve Türkiye destekli Ahrar’uş Şam’ı İdlib’in ilçe ve kasabalarından çıkarmasının ardından bu bölgelerin “çatışmasızlık bölgeleri'' arasında yer alması beklenmiyor.

Hey’et Tahrir’uş Şam Türkiye sınırındaki hemen hemen tüm bölgelerde kontrolü ele alırken Ahrar’uş Şam’ı da İdlib kent merkezinden ve ilçelerinden neredeyse tamamen çıkardı. İdlib’in kuzey kırsalındaki Atme kasabasından, kuzeybatısındaki Daret İzze ve Salkin’e, kentin batısındaki kırsal bölgede bulunan Cisr’eş Şuğur’a kadar uzanan geniş bir sınır hattını bu gün itibarıyla Hey’et Tahrir’uş Şam terör örgütü kontrol ediyor. Tüerkiye ve Katar tarafından desteklenen Ahrar’uş Şam gurubu ve müttefikleri ise ise İdlib’in güneyinde yer alan Ariha kenti ve Cebel Zaviye’nin küçük bir bölümünden mevzilenmiş durumdalar.

Türkiye sınırının hemen yanıbaşında ki İdlib kentinin Nusra ve türevi örgütlerin tamamen eline geçmesi, aslında AKP iktidarının Suriye'ye dönük bir projede daha başarısız olmasıdır. İdlib kentinin cihatçı terör gruplarını organize ederek ele geçirilmesinde belirleyici role sahp olan AKP iktidarı, bu kenti kontrolündeki cihatcı terör gurplarının üstlenmesinde kullanmayı planlıyordu. Sınırının hemen yanında ki bu güçleri burada eğiterek, lojistik destek vererek, gerek Suriyenin başlka bölgelerinde gereksede ihtiyaç duyduğu her bölgede kullanmayı düşünüyor idi. Dünya kamuoyunun kontroünün zor olduğu İdlib kenti ile arasındaki kısa sınır mesafesini kapatarak adeta kendi kontrolünde ikinci bir Rakka yapmayı hedefliyordu. İdlib kentini işğal eden Fetih ordusu adı altında ki ceihatcı ittifk gücü bu amaçla oluşturulup, silahlandırıldı ve Cilvegözü üserinde Suriyeye sokuldu.

Ancak AKP'nin şer planı bir daha tutmadı. Katar ve AKP iktidrının açıkça desteklediği, Ahrar'uş Şam ve ittifakı cihatçı örgütlenmeler, Türkiyenin olanca desteğine ve ısrarına rağmen, kentte tutunamayarak, büyük kayıplar verdi. Sonrasında ise sınıra daha yakın bölgelere çekilerek, İdlib kentini tamamen boşalttılar.

Hey’et Tahrir’uş Şam,İdlib'i ele geçirdikten hemen sonra bir açıklama yayınlayarak, Türk askerlerinin bölgeye girmeye kalkışması durmunda savaşacaklarını ve kente sokmayacaklarını duyurdu. Ayrica Türk askerlerinin “kafir'' olduklarını iddia ederek savaşmanın bir zorunluluk olduğunu belirti. Türkye ise sınır bölgesine askeri yığınak yaparak her an bölgeye müdahale edebileceğinin sinyali verdi. Ancak bölgeye müdahalesinde, birlikte davranma zorunluluğunda olduğu Rusya ev ABD'den onay alamadığı, İdlib kentine müdahalenin Rusya ve Suriye ordu birlikleri tarafından yapılacağının Türkiye'ye bildirildiği belirtiliyor.

AKP tarafından oluşturulan sınırımızda ki ikinci Rakka'nın sınır kentlerini ciddi olarak tehdit ettiği, buradan Türkiye'ye geçişlerle ciddi saldırılar yapabileceği belirtilirken, İdlib operasyonunun başlaması sonrasında ise Türkiye'ye ciddi geçişlerin olacağı ifade ediliyor. Bal Al Hawa sınır kapısına kadar gelen Nusra Cephesi artık Türkiye ve bölge halkı için açık bir tehdittir. AKP iktidarının yanlış ve uluslarası hukuku gözetmeyen pervasız, mezhepsel politikası sonucunda ikinci bir Rakka oluşmasına olanak yaratılmıştır. En az IŞID kadar gaddar ve zalim olan, pervasızca cinayet işleyebilen, katliamlar yapabilen, bu cihatcı katil örgütün bu kadar güçlenmesinin tek sorumlusu AKP iktidarıdır.

AKP iktidarı yanlışve nefrete dayanan Suriye politikasından vazgeçmeden bölgede huzurun ve güvenliğin sağlanması zor olduğu her geçen gün biraz açıkça görünmektedir. Bu nedenledir ki AKP artık bölgesel bir sorundur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?