Çağdaş Gökbel
Bazı zamanlar vardır, geleceğe sırtınızı dönmek istersiniz. Şu sıralar sıklıkla içine düştüğüm ruh halini en yalın biçimde böyle ifade edeceğimi düşünüyorum.
Hissettiğim şey eski mutlu günlere duyulan özlem mi? Böyle tanımlamak belki de klişe gelebilir. Sanırım hissettiğim bu değil. Kafamı kaldırıp karşıya baktığımda iyi şeyler göremediğimden ruhum böylesine sıkılgan.
İkinci dünya savaşının yükünü kaldıramayan bir yazarla yıllar sonra aynı noktada durabilmenin garipliğini ve savaşan tarafların çokluğunu gördükçe dünyanın bugün giderek insanların ölüm sahası haline geldiğini görüyorum.
Binlerce örgüt aynı anda ölüm kusuyor insanlığın üzerine. Adını kanıksar gibi olduk. ''Terör’ kafa kesen ve insanın etlerini lime lime eden bir terör. Hayal kurmaya, sarılmaya ve insana dair ne kadar güzel şey varsa düşman olan bir terör. Yüce bir amaca hizmet ediyorlar ve ne yapsalar mubah. 1942 Yılında Brezilya’da karısı ile birlikte intihar eden sürgünde bir adamın hikayesi çarpıyor ruhuma ve yaşadıkça zihnimin karanlık kayalıklarına vuruyor şişenin içindeki saklı hikayesi.
“Yabancı bir adam sürüyor arabayı, sağ koltukta ise bir kadın gözleri yaşlı. Korkutucu bir sessizlik! Bugün neden doğmak ister insan. Bir çocuk neden hep arabanın arkasından bakar? Kaçırmamak için düşleri, geride kalanları unutmamak için, her defasında döner ve bakar arkasına.''*
Yaşadığımız ve yaşamaya devam ettiğimiz bu dehşetengiz film bana tek bir hikayeyi anımsatıyor Amok Koşucusu'nun hikayesini. Kim durdurabilir patlayan insan bedenlerini? Cevabı çok basit elbette ki, ölüm durdurabilir. Stefan Zweig kitabında yedi farklı hikayeyi anlatır. Yedi ayrı insanın umutsuzluğuna ve ruh dünyasına ışık tutar. Şimdilerde neler olduğunu fark edemeyen insanlar için en iyi çözüm önerim edebiyata ve geçmişe bir göz atmaları.
BAY HİÇ KİMSE (MR.NOBODY)
Artık yaşadığımız ülke gerçek bir distopya olmuş durumda. Yüzlerce insan ölürken evlilik programlarında güvenli aşk arayan çiftleri izliyoruz veya bir adaya gönderilen ve yarıştırılan insanlar için oy atıyoruz.
"Bay hiç kimse" dünyada yaşayan son ölümlüdür. Filmde insanlık ölümsüzlüğü bulmuştur ve bay hiç kimsenin hayatı onlar için eğlencelik bir seyir haline gelmiştir. Onun hayatta kalması ya da ölmesi, kaderi insanların yapacağı oylamaya bırakılır. Yaşaması için "evet" veya ölmesi için "hayır" demeniz yeterli. Sahi İspanya’da mültecilere para atarak eğlenen Avrupalıları izlemiştiniz değil mi?
Öyleyse bu filme bilim kurgu diyerek gerçekten uzaklaştırmamalıyız. ''Filmlerde olur böyle şeyler’ dememeliyiz. Yakın zamanda insan hayatlarını oylar hale geleceğiz ve nitekim fark etmeden oyluyoruz zaten. Filmin müziklerini (saundtrack) Belçikalı gitarist ''Pierre Van Dormael’ yapmış ve gerçekten iyi bir iş çıkartmış. Siz yazıyı okurken ve bu müziğe kulak verirken derin bir uykudaydınız. Etkisi altında olduğunuz hipnozdan başkarakterimiz; "Bay hiç kimse" gibi üç dediğimde uyanarak kurtulabilecek misiniz? Ve bir soru daha; tekrar koşmaya başladığında Amok Koşucusu'nu durdurabilecek misiniz?