Bilincinizi yasla karartmayınız!

Sami GÜNALBugün 10 Kasım. Ulusal yas günü. Atatürk’ü sevenler ve değerini bilenler yıldan yıla içinde bulundukları haleti ruhiyeye göre anma davranışları sergilerler. Kimisi duygu yüklü söylemlere gömülürken kimileri...

Sami GÜNAL

Bugün 10 Kasım. Ulusal yas günü. Atatürk’ü sevenler ve değerini bilenler yıldan yıla içinde bulundukları haleti ruhiyeye göre anma davranışları sergilerler. Kimisi duygu yüklü söylemlere gömülürken kimileri de daha gerçekçi bir edayla yaşanan günlerin hükmüne göre ihtiyaç duyulan ilkeleri vurgulama yönünde söylemler oluştururlar. Her ikisi de makbuldür elbette.

Vefat edenler iyi sözlerle yâd edilirler genel itibariyle. Cefa çekmiş bir faniyse çektiği cefalar iç çekilerek anlatılır. Cefalı bir yoldan başarıya ulaşmış biriyse eğer, nelere karşın elde ettiği başarıyı taçlandırmak için hayat çizgisine atıflar yapılır bu anmalarda. Kötü olana zaten bir şey demiyorlar.

İyi de biz, çeşit çeşit tüm bu duyguları yoğunlaştırmış insanlar olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında ne diyebiliriz? Nasıl bir “giriş cümlesi'' oluşturabiliriz ki?

Acaba Çobanyıldızı’na atıf yapabilir miyiz? Çobanyıldızı’yla M. Kemal Atatürk nasıl benzeştirile bilinir ki?

Çobanyıldızı, gökyüzünde aydan sonra en parlak gökcismidir. Bu yönüyle gökyüzünün en parlak önderlerindendir, farklı oluşuyla en kolay seçilebilenlerindendir.

Bilmem, bu teşbih içerisindeki iki sözcük, ''önder ve seçilebilen'' kavramları M. Kemal Atatürk'ü anlatmaya yetmez mi? Yeter deyip giriş cümlemizi yeniden düzenleyelim:

“Mazlum ulusların Çobanyıldızı, devrimin adı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk! Saygıyla, sevgiyle anıyoruz.''

Hiç kuşkusuz ki bugün, birçok yazar ve düşün adamları her yönüyle yazı ve incelemeler kaleme alacaklardır ve politik değinmelerde bulunacaklardır. Atatürk’ü anma yönünde onun eserlerine, devrimlerine, ilkelerine değinmeler ve özlemler dile getirilecektir. Eksik kalan bir şey kalmayacağına kaniyiz. Biz de bu hesaptan hareketle kendi meşrebimize göre başka bir pencere açma niyetindeyiz. Şöyle diyelim: M. Kemal Atatürk başarıya ulaşırken arkasında nasıl bir yol bırakıp ta gelmiştir? Geldiği ortam ne?

Atatürk’ün aile kökeni Anadolu’ya dayanmaktadır. Türkmen Yörüklerindendir. Rumeli bölgesi Osmanlıların eline geçince, Osmanlılar; Anadolu’da toplanmış olan Türkmen nüfusun Osmanlı siyasaları doğrultusunda Türkleşmelerini ve İslamlaşmasını (Osmanlı ideolojisi doğrultusunda Sünnileştirmek.) sağlamak amacıyla Balkanlar’a yerleştirmiştir.

Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın ailesi de bu siyasa gereği Konya Karaman dolaylarından alınarak Batı Makedonya’daki Vodina ilçesinin, Sarıgöl bucağına yerleştirilmiştir. Daha sonra Selanik’e intikal etmişlerdir. Anne tarafı, Yörük-Türkmen kökenlidir.(1)

Atatürk’ün, baba tarafı Anadolu Türkmen boyları içerisinde yer almaktadır. Babasının nüfustaki kaydı “Yörük taifesinden'' olarak geçmektedir. Yine Osmanlı’nın siyasası gereği Atatürk’ün babasının ait olduğu Türkmen boyu 2. Murat ve oğlu Fatih Mehmet dönemlerinden Anadolu’dan alınarak Rumeli’nin çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir.(2)

Bu aile, nasıl bir vatan kurtarıcısı ve devlet kurucusu bir çocuk yetiştirdi?

Dindar yönü ağır basan annesi Zübeyde Hanım, oğlunun dini eğitim veren mahalle mektebine giderek hoca ya da kadı olma yönünde kariyer yapmasını isterken; babası Ali Rıza Efendi, oğlunu, Batı tarzı eğitim veren Şemsi Efendi okuluna gönderme yanlısıydı. Babası bir süre annesini aşmak istememiş, Mustafa’yı mahalledeki dini okula yazdırmıştır. Daha sonra oradan alarak kendi istediği Batılı okula verir.

Bunu niye anlattık? Babası, Mustafa’yı bu Batılı okula verdi de ne oldu?

Bu okullar, Mustafa Kemal’in, dolayısıyla da bir ulusun ve ülkenin hayatını değiştirdi. Hem özgürlükçü düşüncelere hayat hakkı vermeyen dini okulu, hem de tam tersi bir hayat hakkı tanıyan Batılı eğitim tarzını tanımış olması Mustafa Kemal’in bilincini bileylemiştir.

Mustafa Kemal, annesinin karşı çıkmasına rağmen, babasının ölümünden sonra Selanik’teki askeri rüştiyeye girdi. Daha sonra da askeri liseye giriş yaptı. Burada artık Mustafa Kemal için bambaşka yeni bir hayata açılmak söz konusuydu. Lise, Manastır’daydı. Ailesinden uzakta, dış çevre yaşantısına daha bir açılmış ve adapte olmuş durumdaydı. Değişik ulusların ve kültürlerin içine girmiş, onları tanımaya ve tanıdıkça özgürlükçü bir kafa yapılanması oluşturmaya başlamıştı.

Manastır’daki okul hayatı içinde tanıştığı ve kaynaştığı çokuluslu arkadaşları, Mustafa Kemal’i özgürlük ve ulusçuluk akımlarının temsilcileri olan filozofların kitaplarıyla tanıştırdılar. Yoğun okumalar yaptı. Vatan Şairimiz Namık Kemal başta olmak üzere gizlice Jean-Jacques Rousseau, Voltaire, Montesquieu gibi aydınlanmacı düşünürlerin yapıtlarını okumaya başladı. Genç Mustafa Kemal İmparatorluğun içinde bulunduğu durum için gerçekçi çözümler üretmek amacıyla fikri düzeyde çözüm egzersizlerine başlamıştı bile.

Önce, çok başarılı bir asker ve daha sonra da ilerici, çağdaş, aydınlanmacı devrimleri gerçekleştiren bir devlet adamı oldu. Tüm emperyalist güçleri bertaraf ederek bağımsızlığı elde edip köhnemiş bir yıkıntı üzerinde yepyeni bir devlet ve cumhuriyet kurmuştur. Cumhuriyet’in tesis edilmesiyle birlikte ulusu muasır medeniyetler seviyesine çıkartacak olan bildiğimiz devrimleri gerçekleştirdi.

Emperyalist düşmanı yendi, köhnemiş teokratik bir yapıyı yıktı… Modern, çağdaş bir devlet ve toplum yapısı tesis etti… Hâsılı kelam yenemediği bir savaş kalmamıştı. Maalesef ki birisi hariç demek zorundayız. O da Sağlık alanında giriştiği savaştı.

Anısına saygıyla…

(1) Bkz. Ş. S. Aydemir, Tek Adam c:1. (2) Bkz. Hüseyin Şekercioğlu, “Atatürk’ün Soy ve Sülalesi Hakkında Anadolu’da Yaptığım Araştırmalar, Türk Kültürü Dergisi, Sayı 145.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?