Bir Romanın Hikâyesi 2: TÖS örgütleniyor

Fakir Baykurt: Görevinize sıkı sarılın! Daha iyi okutun öğrencileri! Daha geniş açın evlerinizin, lokallerinizin kapısını halka! Hem de konuşun cami hocalarıyla, asıl görevleri neyse onunla uğraşsınlar, benimle uğraşmasınlar!...

Fakir Baykurt: Görevinize sıkı sarılın! Daha iyi okutun öğrencileri! Daha geniş açın evlerinizin, lokallerinizin kapısını halka! Hem de konuşun cami hocalarıyla, asıl görevleri neyse onunla uğraşsınlar, benimle uğraşmasınlar! Biz yapacaklarımızı öğretmence yapacağız!

Tahir Şilkan

1965 yılında Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)'nı kuran öğretmenler, sendikanın tanınırlığını sağlamak ve örgütlenmesini kolaylaştırmak için, yazar olarak “tanınmışlığından'' yararlanmayı düşündükleri Fakir Baykurt'u uzun görüşmeler sonunda ikna ederek Genel Başkan'lığa getirirler.

Fakir Baykurt, yazılması gereken romanları olduğunu söyleyip direnmeye çalışsa da, en sonunda ısrarlı konuklarına “eh kahvesini'' içirecek ve iki yıllık bir süre için Genel Başkan olmayı kabul edecektir.

Yılanların Öcü romanı ve filminin yanı sıra Cumhuriyet Gazetesi’nin ikinci sayfasına yazdığı yazılarla ülke öğretmenlerinin sevgisini ve saygısını kazanmış olan Fakir Baykurt, TÖS'ü örgütlemek ve büyütmek için benzerine zor rastlanan bir çaba içerisinde olacaktır.

Fakir Baykurt, “Sana, hepimiz yardımcı olacağız, öl de öleceğiz!'' diyerek onu kuruculuğa ve Genel Başkanlığa ikna eden öğretmenlerden olan İsmail Safa Güner (Safa Hoca)'nın yaptığı programlarla, ülkenin bütün şehir ve kasabalarına, sendikayı örgütlemek ve öğretmenlerle birlikte toplantılara katılan halka konuşmalar yapmaya gider.

YAPACAĞIMIZI ÖĞRETMENCE YAPACAĞIZ

Fakir Baykurt'un insanüstü çabası o kadar başarılı olacaktır ki; kendini göstermeyen güçlerden birinin Halka İlişkiler Bölümü, “Fakir Baykurt'un İçyüzü'' başlıklı 32 sayfalık bir broşürden iki milyon bastırıp, köylere, camilere, yolüstü konaklama tesislerine dağıtmak gereğini duymuştur. Uydurma bir isimle, uydurma bir yayınevi, fotomontaj resimler, uydurma bilgilerle yazarı karalayan bu broşür o yıllarda fazlasıyla etkili olacaktır.

Kimi yerde öğretmenlerin, bu broşürleri toplayıp genel merkeze yolladığını anlatan Fakir Baykurt, “Biz de bir broşür çıkaralım; adını da ''Fakir Baykurt Gerçeği’ koyalım,'' diye öneriler gelmesi üzerine şu cevabı verecektir:

“İşiniz mi yok? Çıkardık diyelim. Kaç basacağız? Var mı o kadar paramız? Nasıl dağıtacağız? Var mı o kadar gücümüz? Var diyelim, Kime dağıtacağız? Halka! Ne hakkımız var onun kafasını bunlarla şişirmeye?''

“Bunun yerine, görevinize sıkı sarılın! Daha iyi okutun öğrencileri! Daha geniş açın evlerinizin, lokallerinizin kapısını halka! Hem de konuşun cami hocalarıyla, asıl görevleri neyse onunla uğraşsınlar, benimle uğraşmasınlar! Biz yapacaklarımızı öğretmence yapacağız!''

Büyük Öğretmen Boykotu sonrasında, TÖS'de örgütlenen öğretmenlerin sayısı yetmiş bini aşacak, öğretmenlerin yarısından çoğu TÖS çatısı altında birleşecektir.

YAZILMAYI BEKLEYEN ROMANLAR

TÖS Genel Başkanlığı'na seçildiği 1965 yılında Yılanların Öcü, Irazcanın Dirliği ve Onuncu Köy romanları yayınlanmış olan Fakir Baykurt, sendika çalışmalarının elverdiğince yazın çabalarını aralıksız sürdürecektir.

Sendikal faaliyetin dışında Ankara Çubuk köylerinde ilköğretim müfettişliği görevini de sürdüren Fakir Baykurt, teftişe gittiği köylerde geceleri romanlarını yazmak, düzeltmek için çalışır. Bu koşullarda yazıp yayınladığı Kaplumbağalar romanından sonra, Amerikan Sargısı notlarını çantasında taşımaktadır. Romanı tamamladığı günlerde, Bakanlık tarafından Müfettişlik görevinden açığa alınacaktır. Müfettişlik görevinden açığa alınmayı, sendikayı yurt çapında örgütlemek için fırsat olarak kullanacaktır.

İki yıl dolunca Safa Hoca, Akol Hoca ve Veli Demiröz'e göreve iki yıl için geldiğini, artık kendisini “azat'' etmelerini ister. Ancak “şartların müsait olmadığı'' yanıtını alacaktır. Bunun üzerine, Sendika Yönetim Kurulu'ndan yazacağı yeni roman için bir aylık izin talep edecektir. Fakir Baykurt, sevecen sitemlerle Safa Hoca'ya şöyle seslenir:

“Zaman varken diyorsun. Zaman biraz da bana gerek. Siz başta bana söz verdiniz. Hani hem başkanlık yapacak, hem yazacaktım romanlarımı? Kimseye söylemiyorum anlaşılmaz diye. Ama elimdeki taslak fazlasıyla olgunlaştı. Ölüyorum sancıdan. Bir an önce yazmalıyım. Düşük müşük olursa ölenece yanarım...''

Başında tek bir tel saç kalmamış Safa Hoca. Fakir Baykurt'un çocuklarının deyimiyle “TÖS Dede'' koyu koyu düşündükten sonra konuşacaktır: “Söz veriyorum; Karadeniz gezisini yap gel, bunu düşüneceğim. Şubeleri dolaş, gevşeme varsa topla. Bir yandan boykotu başarıyla gerçekleştirdikleri için teşekkür et, halkı aydınlatıcı toplantılar düzenle. Karadeniz'den sonra bir ay izin verelim sana, sonra Danıştay'dan açığa alınmanla ilgili sonuç çıkmazsa bir de Malatya ve çevresine gidersin...''

(DEVAMI VAR)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?