Bir Romanın Hikâyesi 3: Bu Dünya Kalmaz Böyle

Tahir ŞilkanKaradeniz gezisine giderken yanında Muzaffer Hanım’ı da götüren Fakir Baykurt, gitmeden önce karısıyla pazarlık yapar! “Beni koruyacaksın bak!'' Muzaffer Hanım’ın yanıtı, “Korurum korkma!'' olur. Fakir Baykurt...

Tahir Şilkan
Karadeniz gezisine giderken yanında Muzaffer Hanım’ı da götüren Fakir Baykurt, gitmeden önce karısıyla pazarlık yapar! “Beni koruyacaksın bak!'' Muzaffer Hanım’ın yanıtı, “Korurum korkma!'' olur. Fakir Baykurt uçaktan görünen Trabzon’u şiirsel bir dille anlatır. “Lacivert maviliklerin üstünde ak köpükler deviniyor. Karadeniz’in o derece derin olduğunu nerden bileyim? Üç damla yaş salsam gözlerimden aşağı: Görünmüyor On Beşler’in boğulduğu belirsiz nokta. Görünmüyor sabrın ucuz alınıp satıldığı çarşılar. Görünmüyor hamsinin tanımı zor erdemi...''

Trabzon’da, toplantıya Akçaabat yargıcı iken yazdığı kitap nedeniyle meslekten atılan ve yedi buçuk yıl ceza verilen, kitabı yasaklanan Ali Faik Cihan da katılır. Sosyalist Türkiye kurulduğu zaman yaşamın nasıl değişeceğini, yurdumuzun nasıl güzel bir düzeye ulaşacağını, çok başarılı ve etkileyici bir dille anlatan “Sosyalist Türkiye'' kitabının yazarı ile yemekte bir ara yan yana düşerler. Ali Faik Cihan’ın sorduğu bir soru, Fakir Baykurt’un içine ateş dolduracaktır. “Fakir Baykurt, sendikacılık iyiden iyi gidiyor; ama romanlar ne oluyor?''

Fakir Baykurt sorunun kendisine “cankurtaran'' gibi geldiğini söyleyerek ekleyecektir.

“Elbette kafamda epey roman konusu oluştu. Hangi zor koşul içinde olursam olayım, yazma tutkum sönmeyecektir... Ben sürekli not alırım. Biriken notları birbirine eklerim. Böylece çıkan roman konularının zarfını yolculuklarda yanıma alır, fırsat buldukça okur, zihnimi tazelerim...''

Ali Faik Cihan, “Öyleyse bir soru daha: Bu kez hangi romanın zarfını aldın yanına?'' Fakir Baykurt bu soruyu şöyle yanıtlar: “Tırpan’ın...''

Ali Faik Cihan’ın, “Adı Tırpan mı? Yahu şunu biraz anlatsana!'' demesi üzerine, Tırpan romanında neleri anlatacağını, nasıl bir roman kurguladığını anlatan Fakir Baykurt, romanın son cümlesine kadar her ayrıntıyı belirlediğini söyleyecektir. Bunun üzerine Ali Faik Cihan, cebinden defter kalem çıkarıp soracaktır. “Söyle ben onu buraya yazacağum! Kitap çıkar çıkmaz bakacağım, son cümlesi böyle mi, değil mi?''

Fakir Baykurt soruyu Karadeniz ağzıyla yanıtlayacaktır.

“Ha bu yazacağum romanın son cümlesi şudur arkadaşlar: “Bu dünya kalmaz boyle!''

Tırpan romanını okumayan, ya da anımsamayanlar için yazmak isterim. Tırpan romanın sonunda Uluguş Nine şöyle seslenecektir Hürü’nün annesine : “Ağlama! Kalk işine gücüne sahip ol! Karakolsa, ben giderim! Mahpusluksa, ben yatarım! İpse, uzatır boynumu, ben asılırım! Kalk işine! Kalk kadınım! Kalkıver; BU DÜNYA KALMAZ BÖYLE!''

KAFASI ÇATLAK BİR KADIN

Fakir Baykurt, Karadeniz gezisinin son durağı olan Çorum’da toplantı bittikten sonra saldırıya uğrar. Toplantı bittikten sonra TÖS şube lokaline yürürken yapılan taşlı saldırıda pek çok kişi kanlar içinde kalmıştır. Muzaffer Hanım, Fakir Baykurt’a yola çıkmadan önce verdiği sözü anımsayıp korumaya çalışırken atılan taşlardan biri Fakir Baykurt’un sırtına, biri de Muzaffer Baykurt’un kafasına gelir.

Fakir Baykurt, Çorum’da yediği taştan ötürü Muzaffer’i hastaneye götürmek zorunda kalır. Muayenede Muzaffer Baykurt’un kafatasında hafif çatlak olduğu ortaya çıkacaktır. Fakir Baykurt, Dr. Mustafa Şerif ve Dr. Leziz Onaran’a, “Böyle kafası çatlak bir eşle ben ne yaparım? Buna bir çare bulun!'' dediğini, doktorların da “Kaygılanmaya gerek yok; zamanla kapanır!'' dediklerini anlatır.

VERESİYE BİR İŞ: ROMAN YAZARLIĞI

Karadeniz gezisinden sonra, İzmir-Manisa gezisine çıkan Fakir Baykurt, tüm yurttan şubelerin Safa Hoca’yı sıkıştıran çağrılar yaptığını, kendisinin de “Sen hiç sözünde durmaz mısın? Hani bana izin ayarlayacaktın? Yalancı, ne zaman ayarlayacaksın?'' diyerek Safa Hoca’yı sıkıştırdığını anlatır. Safa Hoca, “Malatya’ya git gel sana bir ay izin, ama roman yazmaya gideceğini söyleme! Bir ayda roman yazılmaz! Gülerler, sanatına gölge düşer!'' diyecektir.

Fakir Baykurt, Tırpan’ın notlarını yanına alarak 15 saatlik Malatya yolculuğuna çıkar. Yolda notlarını açar; önüne kâğıt kalem alır. Öndeki koltuğun ardına boş bir torba asar ve notların yazılı olduğu küçük kâğıtları okuyup içine koymaya başlar. Arada yeni notlar alarak elindeki kâğıda çıkıntılar yapar. Yanındaki yolcu merakla ne yaptığını izler. Fakir Baykurt, Darende’ye varırken notlarını bitirir. Yanındaki yolcuya dönerek merakını giderir: “Ben bir büyük alışverişçiliğe daldım. Ama verdim veresiye. Onları toplamaya gidiyorum. Kimde kaç var, adresleri filan tamam mı, bakıyorum...''

(DEVAMI VAR)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?