Cemal Reşit Rey’in öğrencisinden Ahmet Hakan'a 10. Yıl Marşı yanıtı

Viyana Müzik Üniversitesi Kompozisyon Ana Bilim Dalı Orkestrasyon Bölüm Eski Başkanı ve kompozitor Prof. Ertuğrul Sevsay, "10. Yıl Marşı eski Türkiye'nin en sinir bozucu marşıydı" diye yazan Ahmet Hakan'a yanıt verdi.10. Yıl...

Viyana Müzik Üniversitesi Kompozisyon Ana Bilim Dalı Orkestrasyon Bölüm Eski Başkanı ve kompozitor Prof. Ertuğrul Sevsay, "10. Yıl Marşı eski Türkiye'nin en sinir bozucu marşıydı" diye yazan Ahmet Hakan'a yanıt verdi.

10. Yıl Marşı'nın bestecisi Cemal Reşit Rey’in 10 yıl öğrencisi olan Sevsay, marşın müzikal ve sözler açısından dünyadaki örnekleri ile karşılaştırırken eğer müzik açısından zayıf bir marş aranıyorsa İstiklal Marşı'nın buna örnek olduğunu yazdı.

İşte  Prof. Ertuğrul Sevsay'ın Ahmet Hakan'a cevaben yazdığı o yazı:

Muhterem Beyefendi,
 
19 Haziran 2016 tarihinde 10. Yıl Marşı hakkında yazdıklarınız, özellikle bu marşın “o kadar matah bir marş olmadığı'' iddianız  beni ziyadesiyle müteessir etti. Ben, Cemal Reşit Rey’in 10 sene öğrenciliğini yapmış bir kişi olarak bu marşın yazılma şeklini, nedenlerini ve şartlarını “birinci elden'' defalarca duymuşumdur.
 
Eğer marşın müzik açısından “matah'' olmadığını düşünüyorsanız hemen söylemeliyim ki, 10. Yıl Marşı müzik açısından  mükemmel bir bestedir. Zaman zaman alevlenen, “10. Yıl Marşı çalıntıdır, zayıf bestedir vs.'' gibi popülarite kokan hücumlara teferruatlı teknik cevapları Andante Dergisi’nin Ağustos-Eylül 2008 ve Mart 2011 nüshalarında vermiştim. 

10. Yıl Marşı, bir marşın müziği için en önemli özellikler olan melodi, armoni ve formun yanında “herkesin kolayca öğrenmesi, benimseyip söyleyebilmesi'' hassasını da ziyadesiyle haizdir. Tüm ülkemizin kısa zamanda bu marşı ögrenmesi ve bir daha unutmaması bunun en güzel ispatıdır. Küçüklüğümde pazardaki satıcıların bu marşı söylediklerini hatırlarım. Müzikle yakından uzaktan ilgisi olmayan babaannem ben 5 yaşındayken evdeki piyanoda bana tek parmakla bu marşın başlangıç melodisini öğretmişti. Bu marş, bu denli halkın içine sinmişti.
 
Eğer eleştiriniz marşın sözleri ile ilgiliyse bu sözleri o zamanın şartlarına göre değerlendirip, yeni kurulan bir cumhuriyetin verdiği özgüven, umut ve iftiharın bir tezahürü olarak telakki etmemiz gerekir. Yoksa, her fırsatta Cumhuriyetimize hücum edenlerin ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.

Sözü, başka milletlerin marşlarında böyle ifadeler olmadığına getirmişsiniz.
 
Yanıldığınızı söylememe müsaade buyurmanızı rica ederim!
 
“Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri; bütün başlardan üstün olan başlarız; tarihten önce vardık tarihten sonra varız'' gibi ifadeleri “gazlama, ırkçılık, garabet'' diye tasvir edip böyle şeyleri başka milletlerin marşlarında duysak içimizin burkulacağını yazmışsınız.
 
Beyefendi:
 
Malumunuz, millî marşlarda vatanperverlik teması ağır basar ve mübalağalıdır. Amaç halkı coşturmaktır.
 
ABD millî marşında “her ülke kendi bayrağını methederse de bizim bayrağımız hepsinin bayrağıdır (yani hepsinden üstündür)'' denir.
 
Nefret ve intikam hislerinin ağır bastığı  Fransa millî marşında (çocukların söylediği bölümde) mübalağalı bir fantezi ile  “yetişkin asker kalmasa bile kendilerinin (çocukların) asker olup, ölen yetişkinlerin küllerinden kuvvet alarak, yaşamaktan ziyade o ölenlerin tabutlarını paylaşma bahasına savaşacakları'' anlatılır. 
 
Rus millî marşında “ (Rusya’nın) şan ve şöhretinin tüm zamanları kapsadığı, Rusya’nın dünyada tek ve emsalsiz olduğu'';  
İsveç ve Avusturya millî marşlarında ise “ezelden geldikleri'' (bir anlamda “tarihten önce var oldukları)'' söylenir.
 
Her ne kadar Almanya millî marşından “Alman’lar her şeyden, her milletten üstündür'' sözleri 2. Dünya Savaşından sonra harici müdaleler sonucu çıkarttırıldıysa da bu marş 1841’tan 1940 sonlarına kadar 100 seneden fazla bu sözlerle söylendi.
 
Japonlar, işin biraz da şiirsel yönüne kaçarak, millî marşlarında “bin kere sekiz bin (yani sekiz milyon) nesil boyunca, çakıl taşlarının büyüyüp kaya haline gelinceye kadar geçecek zaman içinde (yani sonsuza kadar) var olacaklarını'' söylerler.
 
Macaristan millî marşında ise abartı ve ırkçılığı bir kenara koyun, “yabani Türkler, barbar Osmanlılar'' gibi nefret ifadeleri bile vardır.
 
Gördüğünüz gibi bu marşlarda da 10. Yıl Marşı'nda olmasından rahatsız olduğunuz abartılı hisler, ifadeler, ırkçılık sayılabilecek sözler, kendini başkasından yüksekte görme eğilimleri ziyadesiyle mevcuttur. Bunlar (hakaretleri saymazsak) bir yerde normal karşılanır, bir millî marşta hoş görülebilir.
 
Milli marş olmamasına rağmen, bugün yere göğe sığdıramadıkları mehter marşının sözleri de buna bir örnektir.  Değil marş, yazılan onca şiir, destan ve benzerinde pekçok ülkeyi fethedip Tuna’yı aşarak Viyana kapılarına dayanmamız kahramanlık olarak gösterilirken, başkasının bizim ülkemize göz dikmesi (haklı olarak) düşmanlık olarak nitelendirilmiştir. 10. Yıl Marşı bunların yanında pek masum kalıyor. Atatürk boşuna dememiş: “Yurtta sulh, cihanda sulh'' diye.
 
Sözü yine müziğe getirirsek… Söylenmesi son derece zor olan 50. Yıl Marşı bugün unutuldu gitti. Hoş, 1973’te, 1933’teki ruh yoktu ama Cumhuriyet değerleri yine de günümüze göre çok daha saygı görüyor ve korunuyordu.
 
Konumuz haricinde ama... İstiklal Marşı ise, güzel sözlerinin müziğe son derece hatalı uyarlanması ve zayıf bir besteye sahip olması sonucunda müzik açısından pek bir değeri haiz değildir. Eğer garipsenecek bir örnek arıyorsanız bu marşa bakın. Yazılan melodiye uyması için bir güftenin mahvedilmesine, kelimelerin yarıda kesilmesine ve bir sonraki müzik cümlesine o yarım kelimelerin devamıyla başlanmasına herhalde hiçbir ciddi müzik eserinde rastlanılmaz. En azından “millî marş'' seviyesine gelmiş bir bestede…
 
Cümlelerin nasıl başladığına dikkat buyurun:
Larda yüzen al sancak…
Nim milletimin…
Dir o benim milletimindir ancak…
 
(Kelimelerden başka cümle kesilmeleri de var. Bazı yerlerde yeni cümle eski cümlenin son kelimesiyle başlamaktadır. Böyle bir beste yapan biri, doğru dürüst bir müzik okuluna talebe olarak bile alınmaz.)
Ancak halka bu derece mal olmuş bir marşı bunca zamandan sonra değiştirmeye kalkışmanın da kanaatimce hiçbir mantıklı izahı ve faydası olamaz.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?