CHP’nin birinci parti olduğu seçim sonrasında, 10 ay önce genel seçimleri ve cumhurbaşkanlığını kazanan iktidar partisinde de sorgulamalar sürüyor. AKP’de kabine değişikliği, MKYK’da görevden almalar ve seçim sonuçlarına yönelik raporların hazırlandığı konuşuluyor. Peki Türk siyasetinin duayen isimlerinden AKP’de bakanlık yapmış, Meclis Başkanlığı görevini yürütmüş ve bugün de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Konseyi üyesi Cemil Çiçek ne diyor?
Çiçek söze "Sizler yazıyorsunuz bizler de okuyoruz öğrenmeye çalışıyoruz" cümlesiyle başladı ve devam etti: "Biz artık emekli olduk. Düşüncemiz kendimize. Seçimler yapıldı artık geleceğe bakalım. Her partinin aldığı sonuç neyse bir özeleştiri yapması gerekiyor. Herkes kendi içinde değerlendirmeli. Başarılı olan da olmayan da. Başarılı olan ‘neden başarılı olduk’ ya da ‘neden daha iyi bir başarı olmadı’ sorularına yanıt aramalı. Çünkü seçim öncesi yapılan değerlendirmelere bakarsanız, çok daha iyi oy alacak imkanlar olduğundan bahsediliyordu. Daha az oy alan da ‘neden az oy aldım’ sorusuna yanıt aramalı."
Araya girdim ve sordum: "Partiler bunu nasıl yapmalı?"
Çiçek dedi ki:
"Bunun bilimsel teknikleri var. Benim veya ötekinin ne söylediğinden çok ki bizler dar alanda hayatını yaşayan insanlarız. Günde üç beş isimle görüşürüz. Bilimsel metotlar daha doğru sonuç verir. Diğer türlü objektif değerlendirme olmaz. Mukayese yapacaksak; Batı’ya bakalım. İngiltere’de bir parti iki dönem, üç dönem kalıyor o gidiyor bir başka parti geliyor. Muhafazakar parti yenilgiye uğruyor. Kötümserlik havasına girmiyor, tartışmalarını yapıyor. Bu arada İşçi Partisi iktidarı yönetiyor. Senelerdir iktidar olamayan İşçi Partisi hizmet ediyor o gidiyor başkası geliyor. Dolayısıyla bir seçim her şeyin kaybı ya da ebedi iktidar sağlamaz. Demokrasilerde böyledir. Biri gider biri gelir."
"1989 VE 1999 SEÇIMLERI IYI DEĞERLENDIRILMELI"
Burada esas sorun yaşayan parti AKP. Usta siyasetçiye "AKP neden kaybetti?" sorusunu yönelttim:
"AK Parti, siz de yazıyorsunuz; çok yönlü bir araştırma içinde. Partinin MR’ı çekiliyor. Nerede kireçlenme var? Organ zaafı var veya yok. Bu birinci ayağıdır. Ondan sonra da gereğinin yapılması lazım. Bu noktada tarihimizde örnekler var. 1989’da Anavatan Partisi olarak seçimleri kaybettik. Kazananın da, kaybettiği söylenen partilerin de o seçimleri iyi değerlendirmesi gerekiyor. 18 Nisan 1999 seçimlerine de iyi bakmak gerekiyor. 1989 ve 1999 seçimleri iyi değerlendirilmeli. 1989’dan baktığınızda Anavatan kendi yönünden bazı değerlendirmeleri yaptı sonra gereğini yerine getiremedi. Parti içinde değerlendirmeler oldu ama gereğini yapamadığı için erime oldu. Genel kanaatim şudur: Siyasetin yol haritasını tecrübe, deneyim belirler. Tecrübe de insanların, toplumların yaşadıklarından elde edilen bilgidir. Bunun bedeli de ödenmiş bir bilgidir. Mağlubiyetle, acıyla, sevinçle bedeli ödenmiş bilgi. Bu bedelin paraya tahvili mümkün olsa; 953 yıldır bu coğrafyadayız, bilgi paraya tahvil edilse, milli geliri en yüksek ülke biz oluruz."
Israrla soruyorum: "Cemil Çiçek bu yenilgiyle biten son seçimi neye bağlıyor?" Şu yanıtı verdi:
"Araştırmalarla ortaya çıkar. Tek bir neden olmaz. Her bölgeye her il, ilçeye göre değişir nedenler. Orta Anadolu’daki bir seçim kaybında birinci etken başkadır, Ege’de etken başkadır. Ayrı ayrı bakmak gerekiyor. Çevremizdeki beş on kişiye bakarak olmaz. Bunu 1989’da Anavatan Partisi yapmadı o zaman. Bir genel değerlendirmeye bakıldı ve sonuca varıldı. Genel değerlendirme her yerde geçerliyse kazanılan yerleri nasıl kazandık? Bundan dolayı daha ayrıntılı bir çalışma lazım. Bunu yaparken de olanı olduğu gibi kabul etmek şart. Tarih dediğimiz gönlümüzden geçen değil, olanı olduğu gibi kabul etmektir. Gerçek neyse o! Gereğini yapmak şart. Yapmayacaksınız... Dostum, siyasi partiler fikir kulübü değil, akademik faaliyet yapmıyor. Siyasi partiler doğru olduğunu kabul ettiğinizin gereğini yapmak için kurulmuştur. Değilse fikir kulübüdür. Bundan sonra yine seçim olacak. Akademik faaliyet gibi tespitler olursa sonuç alamazsınız."