Prof.Dr.Coşkun Özdemir
CNN de 23 Mart akşamı Hakan Çelik, Erdoğan’ı misafir ediyor. Konuk cumhurbaşkanının Hakan Çelik’in sorularına verdiği cevapları dinliyoruz. Doğaldır ki görüşme Erdoğan’ın dominansı altında geçiyor.
Soruları istediği gibi kendi dünyası kendi mantığına uygun şekilde yanıtlıyor. Ona göre Avrupa’da faşizm ve nazizim egemen. Küstahça hükümler veriyor, açıklamalar yapıyorlar. Onlara 16 Nisan’dan sonra en etkili ve layık oldukları cevaplarımızı vereceğiz Bunlar onlar İÇİN DE sizler için de sürpriz olacak Türkiye siyaseti ile yargısı ile tertemiz. Hapisteki gazeteciler gazetecilikten değil terörist oldukları için oradalar. Hakan Çelik başkanı incitmemeğe özen gösteriyor. Çok tedbirli çok nazik. Bazı sorular için sinirlendiği görülüyor cumhurbaşkanının…
Hakan Çelik çok merak ettiğimiz birçok soruyu soramıyor. Mesela;
Sayın başkan, ''demokrasiyi hala inilip binilecek bir tramvaya benzetmekte devam ediyor musunuz? 10 Kasımlarda sap gibi duruyoruz, bir yaygara koparılıyor’ demiştiniz. Laiklik halk isterse elbette gidecek, kalkacak diye düşünüyor musunuz? İki ayyaşın yasalarına kurallarına mı uyacağız? Hindistan yöneticilerine “sizin kutsalınız hiç olmazsa canlı bizimki ölü kutsal, Gezi eylemi sırasında “yüzde elliyi evde zor tutuyorum'' Anayasa mahkemesini ve kararlarını tanımıyorum saygı duymuyorum'' bu sözlerinizin arkasında mısınız? Kabataş’taki üstü çıplak çok sayıdaki insan gerçek miydi? TV’lerde neden her akşam kumpasla yıllarca komutanların hapiste kalmasını alkışlayan Nagehan Alçı ve Cem Küçük’ ü dinliyoruz. İsmail Saymaz’a Turgut Kazan’a, Emre Kongar’a, cumhuriyetçilere ne oldu?
Saray sofrasında misafir ettiğiniz bir tarihçi “Savaşı Yunan kazansaydı daha iyi olacaktı saltanat ve hilafet devam edecekti 10 Kasımlarda Anıtkabire gideceğinize kenefe gidin'' diyor. Onunla beraber misiniz? Hakimiyet Allah’ındır inancından vazgeçip milletindir ilkesini benimsiyor musunuz?
Evet bunları sormadı Hakan Çelik. Yetenekli halkı iyi anlayan iyi bir hatip olan Recep Tayyip Erdoğan’ın bizim gibi cumhuriyetçi, seküler, aydınlanmacı bilime hukukun üstünlüğüne öncelik veren insanlardan çok farklı bir dünyası var. Avrupa’nın rönesansla yarattığı seküler, aydınlanmacı bilimci değerlerle de bağdaşmıyor onun inancı. Onun için Atatürk aydınlığını, çağdaşlık ve uygarlığı ve onun savunucularını hiç sevmiyor. Bu konularda tarafsız olamıyor. Cumhuriyet yazarlarının ve benzer bir çoğunun hapiste olmalarını adalete aykırı bulmuyor. Şu Kadri Gürsel şu Hakan kara ne suç işlemiştir de neredeyse 5 aydır hapistedir demiyor. Onlar ve benzerleri Erdoğan’ın dünyasından değildir. Yargı da böyle düşünüyorsa o zaman hapiste olmaları doğrudur İtiraz edecek bir şey yoktur. Cumhurbaşkanının öncülük ettiği bu kutuplaşma Türkiye’ye çok pahalıya mal oluyor Bu taşlı sopalı bıçaklı ayrışma. Nasıl gerçek bir demokrasiye kavuşabiliriz, nasıl ayni hümanist özgürlükçü bir dünyayı benimseyebiliriz, yazık ki çok zor görünüyor ama umudumuzu kırmayalım. Kendi çıkarımızla, biyolojik yaşamla sınırlı kalmadan uğraş verelim.
">