Deniz Zeyrek yazdı: Muhalifse bol hapis, bol hak mahrumiyeti

''Belki, yargı mensuplarının suç ve ceza kavramlarını daha iyi kavramasını, empati duygularının gelişmesini ve (özellikle siyasi davalarda) tutuklama kararı verirken iki kere düşünmelerini sağlayabilir''

Hep söylüyorum: Bu ülkede (hukuk fakülteleri, adalet yüksek okulları gibi) yargı alanında görev yapacak insanları yetiştiren eğitim kurumlarının müfredatına “zanlı” sıfatıyla üç günlük gözaltı, “tutuklu” sıfatıyla bir haftalık bir cezaevi stajı eklenmeli.

O günlerde öğrenciler herhangi bir suç iddiasıyla gerçek polisler tarafından sorgulanmalı, gerçek savcılara ifade vermeli ve gerçek hakimlerin karşısında ter dökmeli. Peşi sıra da bir haftalığına bir F Tipi cezaevine konmalı. O cezaevinde diğer mahkumlarla aynı koşulları yaşamalı.

Size “çok saçma” geldi değil mi? Bence değil.

Belki, yargı mensuplarının suç ve ceza kavramlarını daha iyi kavramasını, empati duygularının gelişmesini ve (özellikle siyasi davalarda) tutuklama kararı verirken iki kere düşünmelerini sağlayabilir.

Mesela Osman Kavala davasına bakın. Zaten yaklaşık “beş yıldır” cezaevinde tutuluyor. Biliyorsunuz, önce “Gezi Davası” dediler. 2020 yılında beraat etti. Tam özgür kalacaktı, bu kez 15 Temmuz'a bağladılar ve yeniden cezaevine koydular. Şu anda “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırma veya bu düzen yerine başka bir düzen getirme veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemekle”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemekle” ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'ni ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engellemekle” suçlanıyor.

Hakkında “üç kez ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıla kadar hapis cezası” talep ediliyor. Dile kolay: “Üç kez müebbet ve 20 yıla kadar hapis cezası.”

– Sanırsınız TBMM'yi bombalayan uçağın pilotu Kavala'ydı.

– Sanırsınız hükümet üyelerini kovalayıp tutuklamaya çalışan Kavala'ydı.

– Sanırsınız Boğaziçi Köprüsü'nü kapatma talimatını Kavala vermişti.

– Sanırsınız o gece insanların üstüne ateş açılması, Emniyet binalarının bombalanması talimatını Kavala vermişti. 251 şehidin sorumlusu Kavala'ydı.

– Sanırsınız bütün FETÖ'cülleri harpokullarına ve devletin en kritik yerlerine Kavala yerleştirmişti.

İnsanın aklı almıyor. Bu kadar kolay mı? Eline silah almamış, daha suç işlediği somut olarak kanıtlanmamış birine insan nasıl üç kez müebbet ve 20 yıl hapis isteyebilir?

AK Parti'de hala vicdanlı hukukçular, insan hakları savunucuları varsa, Kavala dosyasını tarafsız bir gözle okusunlar lütfen. TBMM'yi, Emniyet binalarını bombalayan, 251 insanımızı şehit eden gerçek hainlerle eşit/benzer cezalar istenmesini, hukuk zemininde (en azından kendi aralarında) tartışsınlar. “Kavala ne yapmış da 3 kez müebbet ve üstüne 20 yıl hapis yatacak” sorusuna yanıt arasınlar.

Başka bir örnek, Rize'nin Fındıklı ilçesinden.

2019 yılında Belediye bir festival düzenlemiş. Mor ve Ötesi grubu sahne almış. Konser sırasında gençler arasında bir kavga çıkmış. Görevliler kavga eden gençleri konser alanından çıkarmış, olay yatışmış. Fakat bu sırada bir polis memuru havaya iki el ateş etmiş ve bu yüzden alanda izdiham yaşanmış. Belediye, o polisten şikayetçi olmuş. Devlet, korkunç sonuçlar doğurabilecek bir izdihama neden olabilecek sorumsuzluğa imza atan polisi kovuşturmaya dahi gerek duymamış ama Başkan Ercüment Çervatoğlu ve 5 festival görevlisi hakkında “görevi yaptırmamak için direnme ve kasten yaralama” suçlamasıyla dava açmış. Çervatoğlu ve diğer sanıklarla ilgili mütalaa 21 Mart günü yapılan duruşmada açıklandı. Savcı, Çervatoğlu'na “3 yıla kadar hapis ve hak mahrumiyeti cezası” istedi.

Dile kolay: “Üç yıl hapis ve hak mahrumiyeti”

Şırnak'ta 1. Ağır Ceza Mahkemesi 12 Ocak'ta Uludere Belediyesi'yle bu ilçeye bağlı Hilal ve Şenoba belediyelerinin başkanlarını ihaleye fesat karıştırdıkları için mahkum etmişti. (AK Partili değil de HDP'li olsalar yerlerine kayyum atanırdı) Bu başkanlar görevlerine devam ediyor ama mahkeme savcıyı haklı bulursa, muhalif Başkan Çervatoğlu'na hakkını aradı diye “üç yıl hapis ve üç yıl hak mahrumiyeti cezası” verecek. İşe bak!

★★★

Başta da söylediğim gibi: O dört duvar arasında bir gün dahi kalmayan, demir kapıyı, kör pencereyi, tecridi bilmeyen birileri, sırf kendilerinin siyasi/ideolojik mahallesinden değil diye ötekileştirdiği birilerine müebbete varan hapis cezaları yağdırabiliyor. İnsanların ömründen yıllar çalabiliyor.

Böyle bir ortamda adaletten söz etmek mümkün olabilir mi?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.