Mustafa Yeneroğlu, konuşmasını bölen AKP'li vekillere, "Sizin adınıza ben de kahroluyorum!" dedi.
DEVA Partili Yeneroğlu, bütçe görüşmeleri sırasında Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. Yeneroğlu, "Herkesi tehdit eden, baskıcı otoriter bir anlayış ile kişilerin ceza yaptırımları aracılığıyla ezildiği, kurumların itibarsızlaştırıldığı, yargı kararlarının uygulanmadığı bir dönemden geçiyoruz. Demokratik hukuk devletinden uzaklaştıkça, millet olarak fakirleşiyoruz" ifadelerini kullandığı sırada Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri tepki gösterdi.
Yeneroğlu, konuşmasını bölen AKP'li vekillere, "Arkadaşlar ayıp olmuyor mu? Müsaade buyur... Geçen sene başka söylemiyordum, aynı şeyleri söylüyordum... Sizin adınıza ben de kahroluyorum!" dedi.
AKP milletvekili Osman Aşkın Bak da Yeneroğlu'na, "Kendi adına konuş, şahsın adına söz aldın şahsın adına konuş, bizim adımıza konuşma" diye yanıt verdi.
TBMM Başkanvekili Haydar Akar ise AKP'li Bak'a tepki gösterirken, "Kürsüdeki konuşmacının nasıl konuşacağını Sayın Bak sen öğretmeyeceksin!" dedi.
Yeneroğlu, Akar'ın "Sürenizi vereceğim, siz Genel Kurul'a hitap edin, ben gerekeni söyleyeceğim ve süreyi istediğiniz kadar da kullandırtacağım" ifadeleri üzerine konuşmasına devam etti.
Yeneroğlu, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Güç sarhoşluğunun sonu geldi"
“Şu anda verdiğimiz mücadele haysiyet mücadelesidir. İktidar ülkeyi koyu karanlığa boğmuş olsa da bizler aydınlık günlerin ümidiyle tüm gücümüzle çalışacağız. Tek amacımız vatandaşlarımızın insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesidir. Adaletsizliklerin son bulmasının mücadelesini veriyoruz. İnsan onurunu korumayı ve yüceltmeyi varlık sebebi olarak kabul eden özgürlükçü bir devlet anlayışını tesis edene kadar bu mücadelemizi sürdürmeliyiz. Güç sarhoşluğunun sonu geldi. Bu iktidara artık söz söylemenin bir anlamı kalmadı. Derdimiz ve tek gündemimiz mutlu yarınları inşa etmektir.”
"İktidar yetkisiz ve sınırsız güç kullanmaktadır"
“Bugün bırakın anayasal bir devlet olmayı, anayasalı bir devlet olma iddiasının dahi can çekiştiği bir ülkeyiz. İktidar kuvvetler ayrılığını reddetmekte, Cumhurbaşkanı Anayasa’ya aykırı olarak tüm gücü elinde toplamış, ‘Devlet benim’ anlayışı ile hem yürütme hem yasama hem de yargı konumunda. Anayasal bir devlette, devlet gücü hukukla sınırlıdır. Bizde ise iktidar, Anayasayı ayak bağı olarak görmekte, yetkisiz ve sınırsız güç kullanmaktadır.”
"Hukuk devletinden uzaklaştıkça fakirleşiyoruz"
“Devleti, taahhütlerini yerine getirmeye zorlayan en temel aygıt bağımsız yargıdır. Bizde iktidar, yargıyı bizzat kendisine bağlamıştır. Herkesi tehdit eden, baskıcı otoriter bir anlayış ile kişilerin ceza yaptırımları aracılığıyla ezildiği, kurumların itibarsızlaştırıldığı, yargı kararlarının uygulanmadığı bir dönemden geçiyoruz. Demokratik hukuk devletinden uzaklaştıkça, millet olarak fakirleşiyoruz.”
"Üçüncü dünya ülkeleriyle aynı kategorideyiz"
“Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 128 ülke arasında 117. sıraya geriledik. Uluslararası demokrasi endekslerinde en gerilere düştük; Benin, Gambia ve Haiti gibi üçüncü dünya ülkeleriyle aynı kategorideyiz. Anayasa Mahkemesi’nin istatistiklerine göre, 2012-2021 yılları arasında esastan incelenen bireysel başvuruların %94,8’i hakkında ihlal kararı verilmiştir. Bu bile bize, ben dahil hepimize utanç vesilesi olarak yeter. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2020 yılı istatistiklerinde Türkiye 47 ülke arasında hak ihlallerinde ikinci sıradadır. Geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Anayasamızın gereği olan AİHM’in kararlarının uygulanmasını iktidarın engellemesi nedeniyle başlattığı ihlal prosedürü ile hukuksuzluk karnemize bir utanç daha eklemiş olduk.”
"AYM, iktidar ve ortağı tarafından taciz edilmektedir"
“Hak ve özgürlüklerin bekçisi olan Anayasa Mahkemesi iktidar ve ortağı tarafından sürekli taciz edilmektedir. Kararları reddedilen Mahkeme’nin kapatılması ya da yetkilerinin kısıtlanması tehditleri artık olağanlaşmıştır. İktidar ortağı hukuk devleti anlayışından o kadar kopmuş ki Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını terörle mücadelenin gereği olarak tanımlıyor. Anayasa Mahkemesi’nin Başkan ve üyelerini itham ve tehdit edebilen ve “Şüpheli ve suçluların bacaklarını kırın, suçu bana atın” diyen bir İçişleri Bakanı, AİHM kararı açıklandığında “Karşı hamlemizi yaparız” diyen ve kendi vatandaşını 4 yıldan fazla cezaevinde yokluğa mahkûm eden bir Cumhurbaşkanı. Gerçekten kahredici bir durum. Adalet duygularını geçtim, merhamet duygularından da bu kadar kopulmamalıydı.”
Yeneroğlu, ayrıca Meclis Genel Kurulu’nda Yahya Efendi’nin Kanuni Sultan Süleyman’a yazdığı şu cümleleri okudu:
“Bir yerde zulüm yayılırsa, haksızlık şayi olursa,
Sonra, koyunları kurtlar değil çobanlar yerse,
Bilenler de bunu söylemeyip susarsa,
Fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkarsa,
Bunu da taşlardan başka kimse işitmezse,
Herkes, sadece "ben-ben" derse,
Ve tüm bunları görüp/işitenler, "Neme lazım be…" derse;
İşte o zaman, devletin sonu gelir.”