Mustafa İlker Gürkan
Bugün 'Körfez' (Basra Körfezi) ne denli önemliyse, rezervleri ve çeşitleri bakımından 'Doğu Akdeniz' de 'yarın' aynı stratejik öneme sahip olacaktır.
Bu açıdan yakın geçmişte 'büyük su yolu' olması nedeniyle ve bu ''su yolunda’ (Akdeniz'de); batırılamayacak bir uçak gemisi olmasından ötürü Kıbrıs nasıl ve ne kadar önemliyse… Yakın gelecekte de enerji kaynakları ve doğal kaynaklar açısından da Doğu Akdeniz ve Kıbrıs; bugünkü “körfez'' ile eşdeğer olacaktır.
O nedenle Lübnan'da yapılan kavgaya... Güneydoğu Anadolu'da kurulmak istenen koridora ya da Suriye ve Irak’ın kuzeyinde imal edilen “Kürt Bandına''… Kıbrıs üzerinde akıl hafsala almaz derecede karmaşık manevralara… İsrail ile bölge ülkelerinin yapmakta olduğu “masum'' manevralara bir de böyle bakın.
Sonra, ABD’nin ve Rusya Federasyonu'nun bölgede aldığı riskleri, yaptığı hamleleri ve Çin’in bölgeye sızmak için gösterdiği çabaları gözleyin… İddialı bir tez belki ama ABD'nin bölgede Rusya’ya karşı gösterdiği olağandışı hoşgörü, bana Çin’i bloke etmek için bir doğal müttefike gösterilen hoşgörü gibi geliyor… ABD'nin taktik hamleleri, Uzak Doğu'da Japonya ile flört, Orta Doğu'da Rusya ile Avrupa ve Afrika'da AB ile… Güney Amerika, ortak kabul etmiyor ve “benim haracım'' diyor.
Elbette bunlar bugün geçerli saptamalar. Güçlü bir olasılıkla değişen dünya koşulları özellikle bilimsel ve teknolojik rekabet, yeni “fırsatlar'' yaratabilir.
Türkiyemiz; Doğu Akdeniz ve Kıbrıs sorununu tam da millici bir açıdan değerlendirir ve tavır alırsa, gelecek nesillerimize paha biçilmez bir miras bırakacaktır… Bu mirasın kalabilmesi için göbeğinden somut açık, ağır ve güçlü biçimde emperyalist merkezlere bağlı olanlar hariç; ülkemizin bütün politik gurupları, en azından tek bir konu olsa da “Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'' konusunda ortak tavır almalıdırlar. Bütün yüreğimizle Türkiyemizin gelecek nesillere, “O TARİHSEL MİRASI'' bırakması dileği ile.