'Dünya Günü' ve '23 Nisan'

Sami GÜNAL  Dünyada her şeyin günü olduğu gibi Dünyanın kendi günü de varmış.“22 Nisan Dünya Günü''Genel itibariyle dünyada iyi gitmeyen işlere “gün'' tayin etmişler. Analar Günü, Babalar Günü, Kadınlar Günü, Mücadele...

Sami GÜNAL  
Dünyada her şeyin günü olduğu gibi Dünyanın kendi günü de varmış.

“22 Nisan Dünya Günü''

Genel itibariyle dünyada iyi gitmeyen işlere “gün'' tayin etmişler. Analar Günü, Babalar Günü, Kadınlar Günü, Mücadele Günü… Bilmem ne günü...

Demek ki dünyanın da gidişinde bir yamukluk var ki “dünyaya iyi davranın'' babında dikkat çekilmek istenmiş.

O zaman biz de bu güne bir katkıda bulunalım. Dünyayı iyileştirmek için bir “mesel'' (Eğitici öykü ya da masal) uyduralım.

Köylü adamın teki şehre varmış, işini gücünü hal yoluna koyup, alışverişini de bitirdikten sonra otobüse yüklemiş. Derken sıkışmış, ihtiyaç gidermek istemiş. Sağına bakmış apartman, soluna bakmış han hamam… Ah, gel de köy yerinin kıymetini anlama… Her yer tarla, her yer çalı dibi, her yer yazı yaban… Diye iç geçirmiş.

Ne yapayım ne yapayım, bir çare bulayım; çare bulamazsam bir bahane yaratayım da istediğim yere ihtiyacımı yapmış olayım, diyerek etrafına göz atmaya başlamış. Gözlerine üç yüz altmış derece yol aldırdıktan sonra… Yok, yok!

Artık, iki paça arasında yolcudur Abbas, bağlasan durmaz, durumu söz konusudur. Bakmış ki karşıda bir kasetçi dükkânı var. Koşa koşa içeri dalmış. Heyecanla,

-Baltacı Hasan Paşa’nın son kaseti var mı?

-Nasıl yan?

-Bre adam, nasıl yanisi var mı? Baltacı Hasan Paşa’nın son kasetini istiyorum.

-Be adam! Biiir, Baltacı olmasına Baltacı’dır da o Hasan değil Mehmed’tir. İkiii, Baltacı; müzisyen değil, devlet adamıdır. Onun kaseti ne gezer?

Eh, adama bahane gerek ya,

-Ben Baltacı Hasan Paşa’nın kasetini bulundurmayan kasetçinin içine ederim deyip bir köşeye etmiş.

Bu hikâyenin sonu absürt mü dediniz? Absürt hikâye olamaz mı?

Dünyanın entropisi (düzensizlik yasası) de kendi içinde değil mi? Hep düzensizliğe doğru bir gidişi yok mu? Doğanın oluşumunda bir ahenk söz konusuyken, doğanın işleyişi insan unsurunun müdahalesiyle bozulmaktadır.

Eh burada meşhur bataklık, sinek göndermesi yapmak yerinde olacaktır. Dünyamızın düzelebilmesi içindeki insanın düzelmesine bağlı. Düzgün bir insan bulmak gerekiyor.

Dünyanın gidişatının düzelmesi için, “Kralların filozof, filozofların kral olmasını'' isteyen Platon’un (Eflatun) mağara metaforu-eğretilemesi var. İşte der ki:

İnsan, bu dünyada elleri kolları bağlı, sırtını arkasından gelen ışığa çevirmiş ve kafasını geriye hiç çevirmez bir şekilde mağaranın kapısında oturan bir mahpustur. Sadece “aklı hürdür'' onunla düşünebilir.

Böylece insan hiçbir nesnenin gerçeğini göremez. Ancak, ışıkla onun sırtı arasında bir takım nesneler geçer ve o nesnelerin gölgesi mağara içine vurur. İşte insanın gördüğü budur. İnsan; basiretsizliği ve beceriksizliği yüzünden bir yol dönüp de arkasına bakmayınca bu gölgeleri hep “gerçek varlıkmış'' gibi algılayacaktır.

E bu hikâyenin sonunu bağlayabilmek için Platon’un mağara metaforu gibi bir “insanlık pazarı'' eğretilemesi de biz yapalım.

“İnsanlık pazarındaki'' herhangi bir dükkâna girip sormamız gerekecek kaset niyetine.

-Acaba dünyanın geldiği son merhalenin içinde insan var mı insan?

Dükkâncı cevap verecektir,

-Yok kardeşim yok!

-Hay ben içinde insan olmayan dünyanın ortasına s…

Ya da dünyayı kısa yoldan, kesin kurtarmak istiyorsanız… 23 Nisan dolayısıyla koltuklarınıza oturttuğunuz çocukları sakın kaldırmayınız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?