Gazeteci Tolga Şardan dün önce gözaltına alındı, sonra da sürpriz biçimde tutuklandı.
Şardan’ı ne kadar tanırsınız bilmem.
Bana göre Ankara’daki en iyi muhabirlerden biridir. Özellikle yargı ve yüksek yargı haberlerinde bir numaraydı.
Habertürk gazetesini kurar ve kadrosunu oluştururken, ilk arayıp, Habertürk ekibine davet ettiğim, daha açık şekilde yazmak gerekirse Çiğdem Toker’le birlikte ilk transfer etmek istediğim gazetecilerden biriydi.
Son derece nezaketle teklifimi reddetmiş, Milliyet’te kalmak istediğini söylemişti.
Bana göre Tolgan Şardan ne yazarsa doğrudur.
Gözaltına alınıp, ardından tutuklanmasına neden olan MİT’in Adliyelerle ilgili bir rapor hazırlayıp, Cumhurbaşkanı’na sunduğu yolundaki haberi de okudum.
Haberin doğru olmadığını düşünmek bir yana, haberin Saray kaynaklı olduğunu, toplumda ciddi bir huzursuzluk yaradan adalet meselesinde Cumhurbaşkanı’nın da rahatsızlığını belgelemek ve adaletteki sorunların Cumhurbaşkanlığına gölge düşürmesini engelleme amaçlı olarak sızdırıldığını düşündüm.
Açıkçası böyle bir raporun varlığı, umut verici bir gelişme olarak görülebilirdi.
Ancak Şardan bu haberin gerçek dışı olduğu iddiası ve “doğru olmayan bir bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla tutuklandı.
Zaten artık iki suç var.
Ya “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ten tutuklanıyorsunuz ya da “doğru olmayan bilgiyi alenen yaymak” suçundan.
Tolga Şardan bu haberinin doğruluğunu kanıtlayan belgeleri sunsa bu kez de “devletin gizli kalması gereken belgelerini yayınlamak” suçundan tutuklanacaktı.
Kesin.
Beyzbol şapkalarının içindeki etikette yazar “One size fits all” diye. Yani “Her bedene uyan tek ölçü” diye. Küçük ayarla her kafaya oturur.
Bu suçlamalar da aynen öyle.
Herkese uydurulabiliyor.
Tolga Şardan’ın tutuklanması aslında gazetecilere gözdağıdır.
“Haber yapmayın, başınıza bela almayın”
Sayıları giderek azalan gerçek gazetecilere, hakiki muhabirlere mesajdır.
Mesaj Timur Soykan’adır, Murat Ağırel’edir, İsmail Saymaz’adır, Çiğdem Toker’edir, hâlâ gazetecilik yapmaya çalışan kim varsa onadır.
İşin iktidar açısından vahim olan tarafı ise artık neyin lehlerine, neyin aleyhlerine olduğunu bile ayırt edemeyecek hale geldiklerinin ortaya çıkmasıdır.
Cumhurbaşkanı’nın lehine olan bir haberi, niyeyse Cumhurbaşkanı’nın aleyhine bir gelişmeye çevirmeyi başarmışlardır.
Bilmeyerek yaptılarsa “enayiliktir”.
Bilerek yaptılarsa “hainlik”.
Ben kendi adıma Tolga Şardan’ın gazeteciliğine güvenmeye devam edeceğim.
Kimin yalan bilgiyi alenen yaymakta olduğunu ise en iyi zaman gösterecektir, siyasi güç ya da siyasallaşmış yargı gücü değil…