İki yıl önce bugünlerde Sezgin Baran Korkmaz diye birini konuşuyorduk.
Aniden büyük paralarla ortaya çıkmış, Türk sanayinin, ticaretinin eski ve köklü isimleri ile ortaklıklar kurmuş, koca koca firmaları satın almış, hayır işleri her gün haber yapılan, medyanın bir bölümü ile de arası fazlaca iyi olan bir iş insanı idi.
Sonra, önce ABD’de hakkında açılan davalarla ve ABD hükümetini dolandıran kişilerle adı anılmaya başlandı. Sonra Türkiye’de de dişlileri teklemeye başladı.
Türkiye’de başını belaya sokan ise İnan Kıraç’a verdiği 50 milyon TL’lik borç ve Kıraç’ın bu borcu geri ödememek için iktidardan yardım istemesi oldu.
Sezgin Baran Korkmaz hakkında davalar açıldı, Bakanlar’dan azar ve tehdit işitti.
Sonunda da İnan Kıraç’ın eski ortakları Nahum kardeşlerin uyarısı ile son anda yurt dışına, Avusturya’ya kaçtı.
Orada Türkiye’deki bir büyük rezaleti ifşa etti. Kendisini kurtarmak için, birileri adına kendisinden toplamda yaklaşık 20 milyon dolara yakın para isteyen bir gazeteciyi, Veyis Ateş’i ifşa etti.
Sonrasında pislikler ortaya döküldü.
Korkmaz’ın lüks otellerini ev gibi kullanan, burayı babasının mekanına çeviren gazetecilerden söz edilmeye, bunların fotoğrafları elden ele dolaşmaya başlandı. Hatta iddia edilen, parasal ilişkilerin otelde kalmakla sınırlı olmadığı idi.
Bu arada Avusturya, hem Türkiye hem de ABD’nin iadesini istediği S. Baran Korkmaz’ı ABD’ye iade etti ve Korkmaz orada yargılanmaya başladı.
Burada namuslu gazeteciler, Korkmaz’ın Türkiye’deki rüşvet ağını ve bu ağın içindeki rezil gazetecileri de açıklamasını, yargıda bunların ortaya çıkmasını bekliyordu.
Ancak 1 yıldır bir gelişme yok.
Herkesin keyfi geri geldi.
Herkes rahatladı.
Bu işten tek kaybeden Veyis Ateş oldu.
Bu yüzden bu işi ortaya çıkaran kişi olarak Veyis Ateş’ten özür diliyorum.
Onca pisliğin faturasını tek başına üstlendi.
Yazık!