Fehmi Koru: Ebu Gureyb skandalını faş eden Amerikalı gazeteci yine önemli bir kulis haber patlattı; içinde Tür

Meslek hayatının ilk yıllarında, Amerikan ordusunun Vietnam’da işlediği bir katliamı –My Lai katliamını– haberleştirerek savaşın üzerindeki koruma zırhını delmesiyle şöhret bulmuştu.

İhtiyar bu defa da ülkesini -ABD’yi- sallayacak bir kulis habere imza attı, ama yazısı oradan çok burada -Türkiye’de- gündemi belirleyecek gibi…

Yukarıda kendisinden ‘ihtiyar’ diye söz ettiğim zihni çok genç bir Amerikalı gazeteci.

Adı Seymour Hersh ve 86 yaşında…

Meslek hayatının ilk yıllarında, Amerikan ordusunun Vietnam’da işlediği bir katliamı –My Lai katliamını– haberleştirerek savaşın üzerindeki koruma zırhını delmesiyle şöhret bulmuştu.

O haber Hersh’e 1970 yılında ilk ödülünü –Pulitzer– getirdi.

Bütün dünyanın kendisini tanıması ise, Irak’a Saddam Hüseyin’i devirmek için saldıran Amerikan ordusunun, orada yerli halka yaptığı zulümleri, fotoğraflarla da belgeleyerek, haberleştirmesiyle 2004 yılında olmuştu.

Ebu Gureyb cezaeviyle ilgili yayınıyla…

Amerikan siyasetini en iyi bilen ve kitapları hep çok satanlar listesinde yer alan bir yazardır Hersh.

Gazetecilik anılarını da ‘Reporter: A Memoir’ (Gazeteci: Bir Hatıra Kitabı) adıyla 2018 yılında yayımladı.

New York Times sonrası New Yorker dergisinde yazarken de, ardından yazılarını yayımlattığı London Review of Books’a (LRB) geçtiğinde de, her yazdığı ses getirdi; ancak pek çok tepki de çekti. Yazdığı yerleri terk etmek zorunda kalması aldığı sert tepkilerden…

Üsame bin Laden’in Pakistan’ın Abbottabad kentinde öldürülmesini dönemin ABD başkanı Obama’nın bakanlarıyla birlikte izlediği fotoğrafı görmeyen yoktur (2011). Hersh, olaydan iki yıl sonra, o görüntüyle ilgili “Büyük bir yalan, tek kelimesi bile doğru değil” tespitini paylaştı; gerçeği anlattığı yazısı New Yorker tarafından reddedilince onu LRB’de yayımlattı.

Sonradan aynı adla kitaplaştırdığı 10 bin kelimelik ‘Üsame bin Laden’in Öldürülmesi’ (The Killing of Osama bin Laden) başlıklı yazıdaÜsame bin Laden’in (ÜbL) aslında 2006 yılından beri Pakistan gizli servisinin elinde bulunduğu, Pakistan ve Suudi Arabistan’ın ABD’den gizleyerek ÜbL üzerinden el-Kaide ile pazarlık yürütttüğü, CIA’nin bunu ve adamın tutulduğu yeri 2010 yılında Pakistanlı eski bir istihbarat elemanından öğrendiği, operasyon ardından da ÜbL’nin cesedinin söylendiği gibi denize atılmadığı, üzerine açılan ateşle paramparça edildikten sonra parçaların operasyon dönüşü Hindikuş dağları üzerine fırlatıldığı bilgisi yer alıyor.

Büyük bölümü sonradan doğrulanmış bilgiler bunlar.

Lafı uzatmayayım, Seymour Hersh, her yazısı ses getirmiş bir gazeteci.

Washington’da bulunduğum bir sırada birlikte kahve içerken de kendisine haber aktarıldığına bizzat tanık olmuştum.

Son kulis haberi, ABD’de yakınlaşan başkanlık seçimiyle ilgili.

Hersh’e göre Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Donald Trump oluyor ve başkan yardımcısı adayı olarak da yanına sürpriz birini alıyor.

Demokrat ünlü bir ailenin ferdini…

Teksas’ta bir suikasta uğrayarak hayatını kaybeden başkan John F. Kennedy’nin yeğeni Robert F. Kennedy Jr’u…

Robert F. Kennedy Jr’un aynı adı taşıyan babası da ağabeyi gibi bir suikasta kurban gitmişti.

Trump-Kennedy rekabeti karşısında Joe Biden’in yeniden seçilme şansı olmayacağını, hatta böyle bir tabloyla gidilecek seçimde Kongre’deki çoğunluğu da Trump’ın partisinin kazanacağını öngörüyor Hersh.

Önemli bir kulis bilgisi bu.

Yazıda Biden’in böyle bir gelişme karşısında elini güçlendirme girişimini, İsveç’in NATO üyeliğine itiraz edegelen Türkiye’nin sonunda itirazını kaldırarak sağladığını belirtiyor Hersh. Bir kaynağı kendisine Biden’in bu sonucu elde etmek için Türkiye’ye İMF’den 11-13 milyar dolarlık bir kredi açılacağı sözünü verdiğini söylemiş…

“F-16 konusunda kolaylık değil, esas konu bu” diyor Hersh

Bizim gazeteler Hersh’in yazısındaki ABD seçimiyle ilgili kulis bilgisine hiç kulak vermeyip yazının sadece Türkiye ve İMF’den kredi bölümü üzerinde yoğunlaşıyorlar.

Doğal bu, ama bence kaynağı Hersh’e eksik bilgi vermiş…

Türkiye’ye kredi desteği doğrudan İMF’den gelmeyecek; hiç değilse ben İMF ile anlaşma yoluna gidileceğini sanmıyorum. Ancak Türkiye’nin ihtiyacı olan -muhtemelen 11-12 milyar dolardan da fazla- kredi, İMF ile uzlaşmaya varılsaydı hangi şartların yerine getirilmesi gerekiyorsa o şartlarla, bir başka yönden gelebilecek.

Körfez bölgesinden…

Bakalım hangimizin tezi doğru çıkacak: Türkiye Hersh’in beklediği gibi İMF ile anlaşma mı yapacak yoksa öngördüğüm üzere İMF şartlarıyla başka bir yönden mi krediye kavuşacak?

Merakımın nasıl sonuçlanacağını ben de merak ediyorum.

Medya Haberleri

Haram servetin, haram paranın, evveli çok tatlı ama sonu çok acıdır
Mahkemeden Barış Terkoğlu’na özel ceza
Erdoğan 28 Şubat davası mahkumu yaşlı generallerin serbest kalmalarını sağladı, sevindim ama
AK Parti’nin ‘önce Hukuk’ demeden değişmesi hayal
Fehmi Koru: Cezalar bana Almanya’da milyonların ölümünden sorumlulara yapılan muameleyi hatırlattı