Meclis’teki makamlarında HDP Eş Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan’la görüştü. Kılıçdaroğlu’na, Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Genel Sekreter Selin Sayek Böke ve Grup Başkanvekili Özgür Özel eşlik ettiler. Sancar ve Buldan’la beraber Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç ve Parti Sözcüsü Ebru Günay görüşmeye katıldılar.
Görüşmenin pozitif geçmiş olduğu ve uzlaşma yerin oluştuğu Kılıçdaroğlu, Sancar ve Buldan’ın yaptıkları açıklamalara yansıdı. HDP’nin; parti kurullarında ve Emek ve Özgürlük İttifakı’nın öteki bileşenleriyle yapacağı görüşmelerden sonrasında bugün yada yarın kararını açıklayacağı bilgisi de paylaşıldı. Beklenti, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın cumhurbaşkanı talibi çıkarmaması ve Kılıçdaroğlu’nu desteklemesi yönünde. Böyle bir karar önümüzdeki seçimin neticelerini ve iktidar değişikliği halinde Türkiye’nin geleceğini etkileyecek stratejik bir karar olacaktır. Bugüne kadar meydana getirilen anketlerde ortaya çıkan gerçek Millet İttifakı’nın da Cumhur İttifakı’nın yüzde 50’yi aşamadıkları. Anket averajlarına nazaran Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’nın 5-6 puan önünde. Kılıçdaroğlu’nun adaylığından sonrasında meydana getirilen anketlerin çoğunluğunda da CHP lideri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önünde çıkıyor.
Bu tablo karşısında cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu HDP seçmeninin belirleyeceği görülüyor. HDP seçmeninin, AK Parti iktidarına sandıkta son verilmesi mevzusunda mühim bir katkısı olacağı açık. Kılıçdaroğlu, Sancar ve Buldan’ın yapmış olduğu görüşme ve vardıkları uzlaşmanın yalnız bu seçimin sonucunu değil, seçimden sonrasında Türkiye’nin geleceğini de etkileyeceğini söylemek abartı olmaz.
Kılıçdaroğlu’nun, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı talibi olarak, görüşmede İttifak’ın “mutabakat metni” üstünden mevzuları açmış olduğu ve konuşmaların bu eksen üstünde ilerlediği bilgisi var. Görüşmede; demokratikleşme, enflasyon ve ekonomik krizle savaşım, zelzele bölgesi için hususi bir programın uygulanması, hukukun üstünlüğü çerçevesinde yargı bağımsızlığının sağlanması, haksız yere cezaevinde tutulanların özgür bırakılması, HDP’li belediyelerde kayyım uygulamasına son verilmesi, Kürt problemi başta olmak suretiyle Türkiye’nin temel sorunlarının TBMM’de çözülmesi mevzularında görüş birliğine varıldığını söyleyebiliriz. Bu alanlarda TBMM’de yapılacak ortaklık çerçevesinde, iktidar değişikliğinden sonrasında Türkiye’nin demokratikleşmesi, laik bir sosyal devlet niteliğini tekrardan kazanması, Kürt problemi başta olmak suretiyle iç ve dış temel sorunların çözüme bağlanmasıyla yeni bir inşa sürecinin hayata geçirileceği anlaşılıyor.
Türkiye’nin tek adam yönetimi ve giderek otoriterleşen bir rejim yerine tekrardan; demokratik, laik, sosyal devlet niteliklerine ve parlamenter sisteme ulaşması, kutuplaşma yerine kucaklaşması ülkenin sürüklendiği karanlıktan çıkmasının tek yolu. Bu nedenle değişik ittifaklar içinde yer alsalar da karşıcılık partilerinin seçimi kazanmak için beraber hareket etmelerini mecburi. 31 Mart 2019 mahalli seçimleri
ve 23 Haziran İstanbul yenileme seçimlerinde muhalefetin beraber hareket etmesi, sandıkta büyük başarı getirdi. Muhalefetin beraber hareket etmesi sağlanır, karşıcılık bölünmezse aynı başarıya ulaşmış sonucun alınacağı da kati.
Muhalefetin oldukça dikkatli olması ihtiyaç duyulan bir mevzu da sandık güvenliğinin sağlanması olacaktır. Yerini korumak için her yola başvurabilecek bir iktidar anlayışıyla seçime gidileceği unutulmamalıdır. Seçim sandığının iktidardan dolayısıyla devletten korunmasını tartışmak elbet Türkiye için bir zuldür ama
maalesef gerçek bu. İktidar bugüne kadar din, terör ve terör tehdidi üstünden toplumda bir kutuplaştırma yaratarak seçimleri kazanmıştır. Muhalefeti, bilhassa CHP’yi, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmamasına karşın ”dinsiz, camileri ahıra dönüştüren, ekonomiyi batıran, PKK’yla ortaklık yapan” bir parti olarak gösterdi.
Bu söylem üstünden kutuplaşma çoğunluğun desteğini aldı. Bu seçimlerde de aynı yolu izliyor. Uzun bir süredir Millet İttifakı’nı HDP üstünden PKK’yla aynı cephede olmakla suçlayıp İYİ Parti’nin masadan
kalkmasını sağlamaya çalıştı sadece başarıya ulaşmış olamadı. Bu kutuplaştırma bile bu kez iktidarın beklediği etkiyi yapmadı. İYİ Parti de masadan kalkmadı.
Ancak iktidarın bu yöntemden vazgeçmediğini görüyoruz. Kılıçdaroğlu, Sancar, Buldan görüşmesiyle beraber iktidar yanlıları “PKK ile işbirliği” söylemini tekrardan ve daha ileriye götürerek canlandırdılar. Millet İttifakı masasında daha ilkin PKK ile muhatap olmuş bir önder ve parti yok. Ancak Cumhur İttifakı’nda var. PKK’yla Oslo’da, Kandil’de, Öcalan’la İmralı’da masaya oturmuş tek parti AK Parti’dir. Bu gerçek ortadayken Kılıçdaroğlu’nu ve Millet İttifakı’nı PKK’yla ortaklık yapmakla suçlamak abesle iştigaldir. Bu kez gerçekle ilgili olmayan, hayal ürünü suçlamalar ve kutuplaştırıcı söylemin değil barışçı, kucaklayıcı, bütünleştirici dilin kazanma şansı oldukça yüksek.