Cumhurbaşkanı Erdoğan akaryakıt fiyatlarındaki yükselişin sorun olduğunun farkında olduklarını söyledi.
Yeterli tabii.
Sorun olduğunun farkında olmak yeterli...
Çözüme ne gerek var ki?
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yükselişe iki gelişmenin neden olduğunu da ekliyor: 1-Artan petrol fiyatları
2- Yükselen kurlar.
Petrol fiyatları küresel sorun; yapabileceğimiz bir şey yok. Ya kurlar?
Kurları kim yükseltti? Kur yükselişinin sorumlusu kim?
***
Sahi TL’yi en değersiz seviyeye kim düşürdü? TL’nin dandik para olmasına kim neden oldu?
Sorumlu kim?
Cevap var mı?
Türkiye’de hayat pahalılığı ve enflasyonun 1 numaralı sebebi TL’nin aşırı değersiz oluşudur.
Bu politikayı kim uyguladı? Bu büyük çöküşe kim neden oldu? Halkı bu fakirliğe kim mahkum etti?
Gerçekten bu büyük yanlışların sorumlusu kim?
***
Geçen yıl bu günlerde petrol fiyatı 72,6$; ya da 634,5 TL (dolar/TL 8,74). Bugün petrol fiyatı 111,3$; ya da 1.925,5 TL (dolar/TL 17,30)
Sorarım size petrol fiyatı dünyada yüzde 53,3 artarken Türkiye’de neden yüzde 203 arttı? Aslında hepimiz biliyoruz: Dandik TL yüzünden.
TL bu kadar değersiz olmasaydı akaryakıt fiyatları 7 liradan 30 liraya çıkar mıydı? Demek ki akaryakıt fiyatlarında olduğu gibi ülkemizdeki tüm pahalılığın ana sorumlusu KUR ARTIŞI veya TL’nin değer kaybedişi...
O zaman yeniden soralım: Kurları kim yükseltti?
***
Herkes ve hepimiz son 1 yıldaki kur artışını konuşuyoruz. Oysa asıl mesele 2016 yılındaki kopuştur.
Ne oldu 2016 yılında?
İlk büyük ayrışma mayıs ayında %49 oy alan Başbakan’ın yüzde SIFIR oylu Başbakan ile değişmesinde yaşandı.
SIFIR oylu Başbakan değişimi demokrasiden uzaklaşıldığını gösterdi ve piyasa bunu fiyatlara yansıttı.
İkinci büyük çöküş OHAL ile FETÖ bahane edilerek her yere müdahale sonucu oldu. Hatırlayın Kasım 2016’da “dolar bozdur” kampanyasını.
2016 başında 1 dolar 3,0 TL ediyordu. Eylül 2016’da da yine 1 dolar 3,0 TL ediyordu. Kasım 2016-Ocak 2017 arasında dolar/TL kuru 3,0 liradan 3,95’e gelmişti.
Piyasalar demokrasiden uzaklaştıkça TL’ye hiç acımadı.
O günlerden sonra zaten TL’nin sırtı hiç düzelmedi. Ülkemiz demokrasiden, hukuktan, liyakatten uzaklaştıkça paramızın değeri de çöktükçe çöktü.
2016 başında 1 dolar 3,0 lira ederken şimdi 17,3 lira ediyor.
2016 başında 1 dolar 4,0 Brezilya Real’i ederken şimdi 1 dolar 5,0 Real ediyor. Farkı görüyor musunuz?
Brezilya’da Bolsorano bile bu kadar yıkıma neden olmadı?
2016 başında 1 dolar 16,0 G. Afrika Rand’ı ederken, şimdi de 1 dolar 16,0 Rand ediyor.
2016 başında 1 dolar 19,0 Meksika Peso’su ederken, şimdi de 1 dolar 20,0 Peso ediyor.
2016 sonrası yaşadığımız YIKIMI görüyor musunuz?
Sorumlusu kim dediğimizde kimse tek 1 kişiyi göstermesin.
Aslında 2016 sonrası verilen her oy ile hepimiz sorumluyuz. Bunu biz istedik. Bizler zamları istedik ve fakirliği coşkuyla karşıladık.
Sakın olan kimse ‘faiz sebep-enflasyon sonuç’ teorisi ile ve ‘ortada Nass var, size bize ne oluyor’ cümlesi ile faizleri suni düşüren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı suçlamasın. Çünkü her yanlışa biz onay verdik ve bu yanlışların sürmesini tercih ettik.
***
Kimisi direkt oy vererek destekledi; kimisi de oy verdirerek destekledi.
Sadece iki örnek: Ülkenin milli menfaatlerinde Ege Adaları Yunanistan’ındır dediğinizde insanları “ekmeğe” değil, “güvenliğe” oy verdirmiş olursunuz.
Ya da ülkenin en büyük başarılarından olan IHA-SİHA gibi savunma sanayine eleştiri getirdiğinizde “gidin iktidara oy verin” diye teşvik etmiş olursunuz.
Muhalefetin ekonomi kadrolarının gücü ortada. Belki de en büyük umudumuz işte o kadrolar. Keşke işi ekonomide bıraksak ve “güvenlik” konusunda tereddüde hiç yer vermesek.