İkiyüzlülüğün Kitabını Yazanlar: Hasan Cemalgiller’in Hikayesi

Çağlar EzikoğluBu haftanın en önemli gündemlerinden birisiydi Cumhuriyet Gazetesi Davası. Ömrü Fethullahçı çete ile mücadele vererek geçmiş Hikmet Çetinkaya, Musa Kart, Ahmet Şık gibi isimler yine Fethullahçı çetenin bir...

Çağlar Ezikoğlu

Bu haftanın en önemli gündemlerinden birisiydi Cumhuriyet Gazetesi Davası. Ömrü Fethullahçı çete ile mücadele vererek geçmiş Hikmet Çetinkaya, Musa Kart, Ahmet Şık gibi isimler yine Fethullahçı çetenin bir militanı olduğu suçlamasıyla yargılanan bir savcı tarafından açılan soruşturma neticesinde FETÖ örgütüne yardım etmek suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanmışlardı. İddianameyi incelediğimizde eski Fethullahçı örgütün artıklarının tanık sıfatıyla ifade verdiği, Cumhuriyet’in yayın politikasını eleştiren gazete yazılarının ise delil olarak sunulduğu absürt bir iddianame ile karşı karşıya kaldık. Bu hafta içerisinde bütün sanıklar bu absürtlükleri tek tek mahkeme heyetine ve kamuoyuna açıkladı, bu aşamada bunları tekrarlamaya gerek duymuyorum. Lakin duruşma esnasında ortaya çıkan bir tablo bütün bu absürtlüklerle yarışır bir ikiyüzlülüğü gösterdi bizlere. 

Cumhuriyet Gazetesi ile Dayanışma Koordinasyonu geçtiğimiz gün dava hakkında bir bildiri yayınladı. İddianamedeki suçların yetersizliğine vurgu yapılan bu bildiriyi okuyan ise Hasan Cemal’di. Evet yanlış duymadınız, Tayyip Erdoğan’ın 2006’da bir Amerika seyahatinde özel uçaktaki 5-6 ''imtiyazlı gazeteci’den birisi olan bu zata dönüp ''Hasan Abi’ dediği Hasan Cemal. Cumhuriyet Gazetesi ile Dayanışma Koordinasyonu adına açıklama yapan Hasan Cemal’e dönüşünün hikayesi elbet bu satırlara sığmaz. Ama merak edilen bir husus şu, acaba aynı Hasan Cemal, aynı Cumhuriyet Gazetesi’ne 2008 yılında yapılan baskında o gazetenin baş yazarı ve yıllardır dostu olan İlhan Selçuk’un Ergenekon örgütü üyeliği suçlamasıyla gözaltına alınması girişimi hakkında ne yazmış? Buyrun birlikte okuyalım;

“Ne mi yaşanıyor? İlhan Selçuk’un da gayet iyi bildiği gibi, Türkiye’de AKP’nin 2002 yılı sonunda seçimleri kazanıp hükümet olmasıyla birlikte başlayan bir ''iktidar mücadelesi’ yaşanmakta! Özü ''demokrasi’ ile ilgili bir mücadele bu... Ve gitgide kızışıyor. Bu da malum. Peki, Ergenekon bunun bir halkası mı? Olabilir. Ya İlhan Selçuk bağı?.. Bilemem. Ama şunu iyi biliyorum: Yazılarımızla, gitgide keskinleşen ve özünde demokrasi yatan siyasal mücadelenin farklı uçlardaki taraflarıyız İlhan Selçuk’la...''

Görüldüğü gibi dönemin Hasan Abi’si, yıllardır dostu olan İlhan Selçuk’un böylesi bir kumpas içerisinde mağdur olduğunu söylemekten bile aciz bir durumda, AKP’nin demokrasi için verdiği mücadeleyi övüyor. Sonrasında öküzün öldüğü, AKP ile Yetmez Ama Evet’çi bu liberaller arasındaki ortaklığın bozulmasıyla Hasan Abi’nin konumunu nasıl kaybettiğini biliyoruz. Ama böylesine hiçbir şey olmamış gibi Cumhuriyet Gazetesi adına açıklamalarda bulunması, kendi eliyle yarattığı canavarı suçlarken kendisini tamamen temize çıkarması ve bu temize çıkarmayı yaparken Cumhuriyet Gazetesi’ni kullanıyor olması hiçbir şekilde açıklanabilir bir durum değildir. 

Daha da trajikomik bir durum ise Ahmet Şık’ın savunmasından sonra ortaya çıktı. Ahmet Şık savunmasını  ''Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet’ sloganıyla bitirmişti. Hasan Cemalgiller familyasından olan YAE’ci liberaller ise bu sloganı o kadar çok sevmiş olacak ki her fırsatta her yerde bunu dillendirmeye başladılar. Hasan Cemal’inde son yazılarında yer yer rastlayabileceğiniz bir slogan. Peki nereden çıkmıştı bu? II.Abdülhamid’in istibdat yönetimine karşı doğmuş olan 1908 Devrimi öncesinde İttihat ve Terakki’nin en önemli sloganlarından birisiydi. Tam açılımı; ''Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm. Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat, meşveret’. İşte bu sloganı yankılayarak İttihat ve Terakki kadroları 1908 Devrimi’ini gerçekleştirmiş ve II.Abdülhamid’in baskıcı saltanatına son vermişlerdi. Peki dedesi meşhur İttihatçılardan Cemal Paşa olan Hasan Cemal ne düşünüyordu İttihat ve Terakki hakkında;

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 1923’te kuruluşuyla birlikte akıllarımızın etrafına çekmiş olduğu ''kırmızı çizgiler’in henüz bilincinde değildim.Osmanlı İmparatorluğu dönemine, özellikle Enver-Talat-Cemal üçlüsünün İttihat ve Terakki diktatoryasına uzanan bu ''kırmızı çizgiler’in, bugünlere kadar uzanan ''Türk milliyetçiliği’nin de çerçevesini çizdiğini yıllar sonrası öğrenecektim.''

Ne ilginç değil mi? Abdülhamid’in sivil diktasına karşı ayaklanmış olan İttihat ve Terakki’nin en önemli sloganlarından bir tanesi bugün İttihat ve Terakki’yi bir diktatorya olarak gören birisi onun YAE’ci liberal dostları tarafından ağızlarda sakız olmuş. Misal o dostlardan bir tanesi olan ve bugün Cumhuriyet davasında yargılana Aydın Engin’in İttihat ve Terakki hakkındaki ağır ithamlarını da kolaylıkla bulabilirsiniz.

Görüldüğü üzere, her fırsatta Kemalizme söven, Kemalizme sövdükçe onun kökeninde olduğunu düşündükleri İttihat ve Terakki’yi hatırlayıp ona ayrıca söven cenah bugün hiç utanmadan hiç sıkılmadan kendi yarattıkları canavar olan AKP iktidarını eleştirirken İttihatçı sloganlara sarılıyor. Cumhuriyet Gazetesi yazarları bir bir içeri tıkılırken, Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile bir sürü değerli yurttaş hapislerde çürüyorken, Hrant Dink Fethullah Gülen ve onun hain örgütlenmesi sayesinde katledilirken o çetedeki dostlarıyla Hasan Cemalgiller gününü gün ediyorken kimseden ses çıkmıyordu. Bu liberal cenahtaki zatlar hiçbir zaman ''dayanışma koordinasyonları’ kurup AKP iktidarını böylesine eleştirmiyordu. Şimdi ortaklık bozulunca, çıkarlar çatışınca eski şaşalı konumlardan akil adamlık pozisyonlarından düşünce bu cenah İttihat ve Terakki’ye sığınacak kadar alçalacak konuma gelmiş. Allah kolaylık versin, ne diyelim!..

Not: Bu arada hali hazırda hala Cumhuriyet Gazetesi’ne yazı yazabilen ve son günlerde bir AKP yandaşı ayarında Evrim Teorisi’ni karalayan Nuray Mert’e bir tavsiye; Adnan Oktar’ın kurmuş olduğu A9 kanalına bir program hazırlasın, kim bilir belki de Adnan Oktar’ın kadrosunda bir iş fırsatı kendisine çıkabilir, neden olmasın…

*Aberystwyth Üniversitesi, Uluslararası Siyaset Departmanı, Araştırma Görevlisi ve Doktora Adayı

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?