İnançlar, aydınlanma ve dinbazlık - 2

Prof. Dr. Coşkun Özdemirİstiklal savaşımızın kahramanlarından Kazım Karabekir’in bizim ailenin paşa eniştesi olduğunu birkaç kez yazdım. Çocukluğumda sofrasında sık sık oturdum. İzmir Suikastı nedeni ile tutuklanmış...

Prof. Dr. Coşkun Özdemir

İstiklal savaşımızın kahramanlarından Kazım Karabekir’in bizim ailenin paşa eniştesi olduğunu birkaç kez yazdım. Çocukluğumda sofrasında sık sık oturdum. İzmir Suikastı nedeni ile tutuklanmış ve beraat etmişti. Aile, hak etmedikleri bir mağduriyet duygusu içinde bulunuyordu. Bazı işgüzarlar yüzünden yaşadığı ve şimdi müze haline getirilen köşkün kapısı önünde simitçi boyacı kıyafetinde ihbarcılar bulunurdu. Paşa, Atatürk’ün ölümünden sonra milletvekili ve TBMM başkanı oldu.

1948 26 Ocak günü 66 yaşında ebediyete göçtü. 1952 yılında tıbbiye son sınıfında idim. İclal teyze (paşanın eşi) bana “Coşkun talebe birlikleri ile bir anma günü düzenleyebilir miyiz'' demişti. İki talebe birliği vardı. Birisi Milli Türk Talebe Federasyonu öteki Milli Türk Talebe Birliği. Böyle bir anma için MTTB’nin uygun ve ilgili olduğu söylendi bana. Onlarla temas ettim. Dayım Nuri Orak ve ailenin damadı (ikizlerden Hayat ile evli) Feyzi Feyzioğlu da organizasyonun içinde idiler. Anlaştık ve Eminönü halkevinde 26 ocak 1952’de bu anma töreni yapıldı. Feyzioğlu ve ben de konuşmacı idik. Herşey normal giderken birden bire Karabekir’i anma Atatürk’ü karalamaya dönüştü. Çocuklar dindar Karabekir’i öne çıkarmak “asıl lider ve kahraman budur'' demek istiyorlar. Tabii salon karıştı, tepkiler oldu. Biz aile yakınları yatıştırmaya çalıştık .Böyle bir tatsızlıkla sona erdi toplantı.

Zarif insanlardan oluşan aile hiçbir zaman bu tür müdahelelerden memnun kalmamıştır. Bu sorunu büyük yurtsever Uğur Mumcu, paşanın kızları ile buluşarak iyi bir çözüme ulaştırmıştır. Ailenin anlayışlı davranışı ile bu iki kahraman üzerinden yapılan istismar sona ermiştir. Bilmiyordum, meğerse MTTB başkanı, ikinci defa meclis başkanlığına seçilen İsmail Kahraman imiş. Şimdi o kendi anlayışı ile aydınlanmadan nasibi olmamış bir dindardır. Atatürk’ü, Deniz Gezmiş’i, Che Guavera’yı, laikliği, devrimleri sevemez. Ülkenin bu gerçeklerini bilerek anlayarak tartışmamız lazım. Bakınız bu millet arka arkaya cumhuriyete, laikliğe, Atatürk devrimlerine karşı iki lideri cumhurbaşkanlığına seçmiştir. Milli iradedir bu. Abdullah Gül ne diyordu hatırlayalım: “Cumhuriyet miadını doldurmuştur.Artık İslam’a aykırı yasalar değiştirilecektir''.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan dindar- ve o yetmiyor- bir de kindar gençler yetiştirmek istiyor.Ne demek kindar, açıkça cumhuriyete ve laikliğe ve elbette Atatürk’e karşı. Çünkü o da tutarlı, inançlarına sıkı sıkıya bağlı ve onları geçerli kılmak mücadelesi veren bir liderdir.

Evet bu açmazlardan kurtulabilmemiz için Atatürk aydınlanmasını yurtça benimsemeli içselleştirmeliydik. Olmadı, olamazdı.Laikliğin benimsenmesine toprak ağaları, karşı devrimci politikacılar izin vermedi. İki aydınlanma odağını, Köy enstitüleri ve halkevlerini yok ettiler. El zinası, göz zinası icat ettiler. “Müzik günahtır'' dediler. “Kadına sesli gülme, kahkaha yakışmaz'' dediler. Fethullah Hoca’yı okullarını öve öve bitiremediler. Yüz binlerce Fetocu, 3 bin hakim, binlerce asker, general hangi ortamda yetişti? Kimler bu zemini bu toprağı nadasladı da böyle ürünler veriyor? Şu ihanete uğramış halka akraba evliliğinin sakıncalarını anlatamıyoruz. “Hocam Allah’ın verdiği izinden niye zarar gelsin “diyor Tıp öğrencisi. “Hocam duygular heyecanlar beyinde değil kalpte olur'' diyor. “Allah hastalıklar yaratmışsa mutlaka çaresini de yaratmıştır “ zırvasına inanıyor. “Çünkü hadislerde tedavilerin ip uçları vardır. Tıbbı nebevi enstitüleri bunları bulacaktır'' diyen bir başbakan yardımcısıdır. “Deve sidiği şifalıdır'' diyen ilahiyatçı profesör.

Özetle bizim ülkemizde egemen inançlarla sağlıklı bir demokrasi, insan hakları gerçekleştirilemez. “Gelin birlik olalım birbirimizi sevelim'' demekle bir şey olmaz. Bu ülke gerçeklerini ortaya koyarak çareler aramalıyız. Kanlı Pazar kahramanlarından İsmail Kahraman ve benzerleri Atatürk’ü, laikliği, çağdaşlığı, bilimi aydınlanmayı sevemez benimseyemez.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?