İnançlar ve halk hizmeti

Prof.Dr.Coşkun ÖzdemirHer siyasal parti en iyi halk hizmetini kendisinin vereceğini ileri sürer ve buna halkı inandırmaya çalışır. AKP 15 yıldan beri bu konuda dikkate değer bir başarı kazanmıştır. Özellikle parti başkanı...

Prof.Dr.Coşkun Özdemir

Her siyasal parti en iyi halk hizmetini kendisinin vereceğini ileri sürer ve buna halkı inandırmaya çalışır. AKP 15 yıldan beri bu konuda dikkate değer bir başarı kazanmıştır. Özellikle parti başkanı Erdoğan ülkenin yarısının güven ve sevgisini kazanmş ona neredeyse kutsallık tanımış bu bağlılık onda tanrısal nitelikler bulmaya kadar uzanmıştır.

Burada bugüne kadar var olmayan bir demokrasi vaat eden lider özelliği bulan "yetmez ama evet"çileri unutamayız.

Ancak halka verilecek en iyi hizmet nedir? Buna verilecek cevaplar çok farklı olabilir. Onu en iyi koşullarda ev bark sahibi yapıp, yine iyi koşullarda beslenmesini sağlamak, sağlık ve eğitim gereksinmelerini karşılamak mı?

AKP bununla yetinmiyor kendi ideolojisine uygun bir davranışla alnı secdeye değen yurttaşlar ve dindar ve kindar inançlı gençler yetiştirmek istiyor. Bu kin nelere karşı olacaktır, herhalde cumhuriyet devrimleri ve laikliğe karşı diyebiliriz.

Eğitimde din ağırlıklı İmam Hatip okullarına öncelik veriliyor. Onlara göre modernite, laiklik bu hedefler önündeki engellerdir. Hatta tramvaya benzetilen demokrasi de bu engeller arasında sayılabilir. Çünkü onun içinde kutsal amaçlarla bağdaşmayan unsurlar var. İnanç sahibi bir grup Müslüman öğretim üyelerine gönderdikleri mektuba şöyle başlıyorlar. ''Sayın hoca Türk milleti Atatürk'ün öncülüğünde Allah'ın yolundan sapmıştır. Yeniden Allah'ın nizamını kuruncaya kadar burası bir darül-harp bölgesidir."

Sanırım AKP iktidarı için Laiklik adı altında inançları egemen kılmak mümkün olabilir. Başkanlık sistemi rakipsiz başkana verilen benzersiz yetkilerle toplum yapısını öngörüldüğü biçimde şekillendirme olanağını verecektir,

Ülke sorunları üzerinde yapılan tartışmalar bu dünya ve Türkiye sınırları içinde kalmaktadır. Ölümden sonraki öteki dünya, orada iyi bir yer edinme koşulları, namaz, oruç gibi dini vecibeler dışında pek gündeme gelmiyor. Oysa inançlara, din ağırlıklı eğitime öncelik veren bir iktidar verdiği hizmetin öteki dünyayı da kapsadığını ileri sürmesi olağan sayılmalı.

Uluslararası eğitimi, yaratıcılığı, matematiği, okumayı ilgilendiren endeksler ve raporlarda  çok gerilerde yer alışımızı inanç sahibi yurttaşlar çok önemsemeyebilir. Çünkü bu dünyada en çok 80 -90 yıllık ömrümüz var, Orada sınırsız bir yaşam.Hem de dert kasavet yok, çalışma yok. Üstelik de -doğru mu bilemem- erkekler için 70 huri, kadınlar için gılmanlar var. Cübbeli Hoca orada sınırsız cinsel güç olacağını müjdeliyor. Cehennemliklere de hizmeti var; yanmayan kefenler satıyor! On binlerin peşinde dolaştığı Cübbeli, bir TV programında “Hoca bu dünyadan büyük bilim insanları, büyük sanatçılar geçti, onlar cennete giremez mi?'' sorusuna “Fatih bey o insanlar yaşarken islam dini var mıydı? Vardı elbette.Peki bu ünlü bilim sanat insanları Müslümanlığı kabul ettiler mi ? Hayır.O zaman elbette onlar cennete giremezler.'' cevabını veriyor. O zaman  demek ki  yer sıkıntısı olmayacaktır.

Cennet sadece Müslümanlara ve onların günahsızlarına açıktır. Evet, bir iktidarın, AKP'nin kabul ettiği laiklikten farklı dünyada halka verilecek hizmetin kapsamı içine doğaldır ki ebediyen sürecek ahret yaşamını garanti altına alma koşullarını sağlamak da girecektir. Bu hizmetin başarısı bizim geri kalmışlığımızı, sağlık, eğitim sorunlarımızı, Pisa ve benzeri raporlarının yarattığı karamsarlığı unutturacaktır. Ölümü ve ebediyen yok oluşu kabullenip benimsemek kolay olabilir mi?

Ne dersiniz bizi alabildiğine kaygılandıran laik düzenden bilimden uzaklaştıran AKP politikalarının gerekçesi bu saydıklarım olabilir mi?

Bana kalırsa Allah tüm Müslümanları ''o kafir dediğiniz gavur dediğiniz toplumlardan neden o kadar geri kaldınız" diye sorgulayacaktır. Türk milletine ''emperyalizme karşı görkemli bir savaş verdiniz ama bir bölümünüz o emperyalizmle işbirliği yaptı.En çok Müslümanlar tarafından öldürüldünüz.devamlı çatışma içinde oldunuz. Bir Mustafa Kemal gönderdim. Ona Atatürk adını verdiniz.Buna layıktı.Ama onu iyi anlayamadınız onun mirasını benimseyemediniz bilime öncelik verip katkıda bulunamadınız'' diyecektir.

Umarım bugünden başlayarak bu sorgulamalara doyurucu cevaplar verecek çabaları gösteririz .

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?