Muğla’da 27 yaşındaki Pınar Gültekin eski erkek arkadaşı Cemal Metin Avcı tarafından boğularak öldürüldü.
Feminist avukat Hülya Gülbahar, "Pınar'ın ölümü de bize gösterdi ki İstanbul Sözleşmesi'nin ve onun uygulama yasası olan 6284 sayılı yasanın etkili bir biçimde uygulanmaması şiddetçi erkekler açısından cinayet dahil her türlü şiddet konusunda eşlik anlamı taşıyor" dedi.
Muğla'da beş gündür kayıp olan Pınar Gültekin'n ölü bulundu. Eski erkek arkadaş Cemal Metin Avcı tarafından boğularak öldürüldüğü öğrenilen Pınar'ın cinayetine tepkiler büyürken, gerici çevreler tarafından İstanbul Sözleşmesi tartışılıyor. Feminist avukat Hülya Gülbahar, Pınar'ın ölümü ile İstanbul Sözleşmesi'nin önemine dikkat çekerek, "Kadın cinayetlerine önlemenin en azından minimuma indirmenin bir tane yolu var İstanbul Sözleşmesini hakkıyla uygulamak" diye konuştu.
'Sevgilisiyim' dedi, Sokak ortasında genç kızı yere yatıp yumrukla darp etti
'Türkiye de kadın erkek herkesin bu girişimi durdurması gerekir' diyen avukat Gülbahar, şöyle konuştu:
'KADIN CİNAYETLERİNİ ÖNLEMENİN TEK BİT YOLU VAR İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'
"Her gün kim ne iddia ederse etsin bugün bu ülkede günde en az üç kadın öldürüyor. Kadın cinayetlerine önlemenin en azından minumuma indirmenin bir tane yolu var İstanbul Sözleşmesini hakkıyla uygulamak. Pınar'ın ölümü de bize gösterdi ki İstanbul Sözleşmesi'nin ve onun uygulama yasası olan 6284 sayılı yasanın etkili bir biçimde uygulanmaması şiddetçi erkekler açısından cinayet dahil her türlü şiddet konusunda eşlik anlamı taşıyor.
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR' SLOGANINI BOŞUNA SÖYLEMİYORUZ
Kadınları da kendilerine koruması gereken yasal mekanizmalara ulaşmak konusunda caydırıcı etki yapıyor. İstanbul Sözleşmesi'nde imzanın çekilmesi 6284 sayılı yasının değiştirilmesi tartışmaları bu şiddeti körüklüyor. 'İstanbul Sözleşmesi Yaşatır' sloganını boşuna söylemiyoruz. Örneğin Pınar'ın olayında İstanbul Sözleşmesi hakkıyla uygulansaydı sözleşmenin şiddet tamamındaki psikolojik şiddet ve sözleşmede özel bir madde olarak düzenlenen 'ısrarlı takip' ( sltalking) başladığı anda olaya müdahale edilirdi.
Kadın cinayetleri birdenbire olmuyor. Hakaretlerle küfürle, aşağılamayla yani psikolojik şiddetle başlıyor, fiziksel şiddetle devam ediyor. Aynı şekilde bir ilişki kabul etmeyen ya da bir ilişkiyi sonlandırmak isteyen kadınlara karşı da tek taraflı ısrarlı takip içerisinde bir eziyete dönüşüyor. Sözleşmeye hakim sözleşmenin ruhunu anlayan aile içi şiddetle görevli herhangi bir polis memuru, herhangi bir Hakim ve ya Savcı bu belirtileri gördüğü anda tekrar etmemesi, sonlandırılması ya daha tehlikeli boyutlara varmaması için sağlıklı bir risk değerlendirilmesi yapabileceklerdi. Aynı şekilde sözleşmedeki uzaklaştırma/madura yaklaştırmama maddeleri etkin bir şekilde uygulanabilecekti.
Israrlı takibe ya da şiddetin herhangi bir iletişimine maruz kalan kadınların hemen başvurabileceği, başvurduğunda sonuç alabilecekleri 7/ 24 çalışan etkin bir Alo şiddet hattı kurulmuş olacaktı. Yaşadığı yerde hızlıca ulaşabileceği kadın danışmanı merkezleri, sığınaklar ve cinsel şiddet kriz merkezi ile güvenliğini sağlayacak yerler olacağını bilecekti. İstanbul Sözleşmesi'nin kadınların hayatta kalması, şiddete karşı kendilerini koruyabilmesi konusunda ne kadar yaşamsal önem taşıdığını sadece birkaç örnek bile göstermeye yeterli...
'SÖZLEŞMEYİ UYGULAMAMAK KADIN CİNAYETLERİNİ ARTTIRIR'
Günde en az üç kadının öldürüldüğü bir ülkede İstanbul Sözleşmesini uygulamamak, sözleşmeden imzayı çekmeyi tartışmak günde en az 3 kadın değil 5 kadın 15 kadının öldürülmesi anlamına gelmektedir. Türkiye de kadın erkek herkesin bu girişimi durdurması gerekir.
'TÜM TOPLUMU GÖREV ALMAYA ÇAĞIRIYORUZ'
300'e yakın kadın örgütü olarak bu konuda bir araya geldik ve tüm topluma başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere kadınların kazanılmışlıklarına dokunmayın, 6284 sayılı yasıyı uygulayın dedik. Tüm toplumu bu konuda görev almaya çağırıyoruz."