Kadının olmadığı yerde özgürlük ve demokrasi olmaz

Torun Ahmet Türkmen / YorumEğer dikkatinizi çekmişse siyasi iktidar son dönemlerde, toplumsal ve siyasal yaşamın her alanına dönük amaçladıkları “siyasal islam'' projelerine dönük ne kadar dönüşüm varsa bir bir yaşama geçirmeye...

Torun Ahmet Türkmen / Yorum

Eğer dikkatinizi çekmişse siyasi iktidar son dönemlerde, toplumsal ve siyasal yaşamın her alanına dönük amaçladıkları “siyasal islam'' projelerine dönük ne kadar dönüşüm varsa bir bir yaşama geçirmeye çalışıyorlar.

Bunu, adeta ''yangından mal kaçırır’ gibi yapmaya çalışıyorlar. Çok zamanlarının kalmadığını biliyorlar. Aynı zamanda da bir an önce bu dönüşümleri yasal bir ''statü’ altına almayı da hedefliyorlar.

Bunları, Cumhuriyet Türkiye’sinin yasalarında ve toplumsal bellekte kadına dair yerleşmiş tüm değerleri silerek, eğer başarabilirlerse ''yok ederek’ yapıyorlar. Tüm bunları yaparken, proğramların merkez noktalarının birine ''kadınların toplum içindeki yerini’ değiştirmeyi, kadının yasalardaki ve toplum yaşamındaki -eksik de olsa- yerini yok etmeyi koyuyorlar. Bunu, kadınların toplumdan izole edilmesi, eve kapatılmasıyla başarabileceklerini düşünüyorlar. Kadın kontrolüyle, toplumsal kontrolün kolaylaşacağını öngörüyorlar.

Kadın cinayetlerine ''kapı aralamalarının, kadının kılık kıyafetlerine saldırılmasının, son olarak da Diyanet işleri başkanlığının 9 yaşındaki kız çocuklarının evlendirilinebileceği ''fetvalandırılması’nın altında biraz da bu gerçek yatmaktadır.

İran’daki toplumsal hareketlerin ortaya çıkması, yavaş yavaş siyasallaşmaya doğru evrilmeye başlaması AKP iktidarını bir hayli endişelendiriyor. Bunun kendi iktidarlarını olumsuz yönde etkileyebileceğini düşünüyorlar.

Bilindiği gibi 1979’daki gerici mollalar iktidarının ilk yaptığı girişimlerden birisi, kadınları toplumsal yaşamın dışına atmak oldu. Ardından kadının söz sahibi olduğu tüm siyasal ve toplumsal kurumlar kapatıldı, ya da dönüştürüldü.

Bu nedenle, bir an yol almayı, ''atı alıp Üsküdar’a geçmeyi’ düşünüyorlar. Hükümetin İran’daki gelişmelere “Arap baharı'' hareketine baktığı gibi bakmamasını birazcık da bu yanıyla değerlendirmek gerekiyor. Geçmişte destekledikleri bu hareketleri bugün desteklemiyorlar.

Bu olgunun onları çok korkuttuğu söylenebilir. Korkunun bacayı sardığı görülüyor.

Kadınların toplum yaşamındaki yeri olgusu, demokratik güçlerinde özel olarak dikkat merkezinde olmalıdır. Siyasi iktidarı geriletmede ve süreç içinde iktidardan uzaklaştırmada ana olgulardan birisidir bu olgu. Hele, son zamanlardaki kamuoyu anketlerinde ortaya çıkan AKP hükümetine olan kadın desteğinin günden güne azalmakta olması, doğru tutumun ''kadın haklarının savunulması ve demokratik kadın hareketinin’ güçlendirilmesinden geçtiğini ortaya koymaktadır.

Toplumsal çıkışlardan birisi ''kadın ve kadın hakları’ üzerinden olabilir. Siyasi iktidar kendi hedefleri açısından yol almaya çalışırken, istemeden de olsa karşıtına bu alanda geniş bir hareket alanı yaratmaktadır. Unutmayalım ki; Cumhuriyet kadını toplumsal bir kimlik olarak vardır ve üzerinde güçlü bir hareket şekillendirmek mümkündür.

Bilinmelidir ki; kadının olmadığı yerde özgürlük, demokrasi ve toplumsal barış olamaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?