Karar’ın çakma muhalifleri

Herhalde son zamanlarda özellikle son birkaç gündür eline Karar gazetesini alan insanların kafasında böylesi bir muhalif gazete olabilir mi diye soru işareti olacaktır. Zira bahse konu gazetedeki bir takım eskinin yandaşı gazeteciler...

Herhalde son zamanlarda özellikle son birkaç gündür eline Karar gazetesini alan insanların kafasında böylesi bir muhalif gazete olabilir mi diye soru işareti olacaktır. Zira bahse konu gazetedeki bir takım eskinin yandaşı gazeteciler iktidarı inanılmaz derecede sert ve açıktan bir şekilde eleştirmeye başladı son günlerde. Öncelikle AKP-Fethullah Gülen çatışması olmadan evvel her iki aktör tarafından Hürriyet’e komiser olarak atanan yani Abdülkadir Selvi’nin selefi konumundaki Akif Beki’den başlayalım. 12 Eylül’de ilk yazısını kaleme alan Akif Bey, Karar gazetesine geçişini, AKP ve Genel Başkanı Erdoğan’a yönelik sert eleştirileri ile şu şekilde anlatıyor;

“Hatta en ufak bir eleştiri kriminalize ediliyorsa... Özgür bir tartışma ortamını savunmak hainleştirilme gerekçesi oluyorsa... İtiraza ihanet, çok sesliliğe de fitne deniyorsa ortada başka bir teklif zaten yoktur. Kabule zorlandığınız tek seçenek, bu tekliftir''.

Aynı Akif Bey ise bugünkü yazısında ''faiz lobisi’ kavramı üzerinden Türkiye’deki son büyüme rakamlarını analiz edip esasında faiz lobisini ortaya çıkaran Erdoğan’ı ironik bir dille alaşağı ediyor ve diyor ki;

“Son bir yıldır taraf değiştirdi, sinsice karıştırıp çökertemediği Türkiye’nin artık ekonomik büyümesine hizmet ediyor. İster inanın ister inanmayın, Gezi olaylarından beri güçlü Türkiye’yi istemeyenlere çalışan ''faiz lobisi’, bu yıl açıkça güçlü Türkiye için çalışmaya başladı. Ben demiyorum, göstere göstere rakamlar söylüyor. O rakamları yorumlayan ekonomi yazarları söylüyor.''[1]

Elf gözlerin neler görüyor Akif yoksa sen de mi sıkı muhalif oldun diye soranlarınız olacaktır. Elbette hayır, Akif Bey’in derdi ekmeğinin peşinde olması. Gazeteci Mustafa Hoş’un her daim çok sevdiğim bir sözü vardır: Türkiye’nin panzehiri hafızadır’. Ne kadar da doğru, misal şimdi Gezi Parkı’nın arkasında faiz lobisi vardı diyen Akif Bey, Gezi esnasında Radikal’de ne yazmış;

“Gezi protestocuları komployla, faiz lobisiyle, uluslararası entrikalarla, iktidarı sandık yerine sokakta devirmeye teşebbüsle, Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla ya da bütün bunlara alet olmakla mı suçlanıyorlar? 
Kendilerine haksızlık edildiğini düşünüyorlarsa yapacakları tek bir şey var. O da eylemin amacından saparak yanlış bir zemine kaymamaktır, haklarını aramaktan öteye geçmemektir.''[2]

E şimdi soralım Akif Bey’e. 2013’de Gezi esnasında faiz lobisinden uluslararası entrikalardan bahsediyordunuz, o zaman aklınıza yatıyor muydu? Veyahutta ''çakma’ muhalif olana kadar AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın uçağına defalarca bindiğinizde hangi gün ''yahu bu faiz lobisi, üst akıl vs. gerçekçi söylemler değil’ diyebildiniz? Güldürmeyin Akif Bey, tek derdiniz ekmeğinizin elinden alınması. Hürriyet’ten de kovulduktan sonra gidebileceğiniz, çakma muhalifliğinizi icra edebileceğiniz tek yer kaldı: O da bir zamanlar kıyasıya eleştirdiğiniz müstafi Başbakan Davutoğlu’nun gazetesi.

Bir diğer çakma muhalife gelelim. Zamanın hızlı İslamcısı, İslamcı alemlerinin zıpkın delikanlısı olarak bilinen Hakan Albayrak’a. 11 Eylül’de isyan manifestosunu yayınlamış Hakan Bey ve demiş ki;

“Erdoğan daima “Gurur, kibir bize yakışmaz'' diyor, “tevazu ehli'' olmanın gereğine işaret ediyor. Ne var ki “Sen kimsin?''i, “Haddini bil!''i de dilinden düşürmüyor. Yağmurlarda beraber ıslandığı kimseleri bile bu şekilde tahkir etmekte beis görmüyor.''[3]

Hey gidi hey, şu lafları başka bir muhalif etse herhalde ilk fırsatta Cumhurbaşkanına hakaretten hakkında soruşturma açılır. Ama bu mangal yürekli Hakan gayet cesurca isyan ediyor. Peki gerçekten bu Hakan Bey cesur mu? Tarihler 20 Mart 2014’ü gösteriyor. Günlerdir ağır eleştirdiği ve neredeyse hakaret ettiği Erdoğan’a ''abi’ diye seslenen bu zıpkın delikanlı Erdoğan’a olan hayranlığını dile getirirken heyecandan sorusunu bile soramıyor. "Artık hayal edemiyorum, çünkü ben hayal etmeden siz yapmış oluyorsunuz'' diyerek o günkü programda çıtayı baya yükselten Hakan Bey gelen tepkilere de şöyle cevap vermişti;

“Ben gazetecilik iddiasında değilim, hiç olmadım. Ben rengi, kimliği, ideolojisi herkesçe malum olan bir yazarım. Ülkemin hayat memat meselesinde objektif davranmayı, tarafsız kalmayı, kavgadan geri durmayı doğru bulmadığım, ''Biz Tayyipçiler’ gibi yazılarımda Tayyipçiliğimi ilan ettiğim herkesçe malum. O programda tarafsız gazeteci rolü oynasaydım, asıl o zaman tuhaf bir manzara sergilemiş olurdum.''[4]

İşte bir diğer çakma muhalif Hakan’ın geçirdiği dönüşümü. O tarihlerde Star gazetesinde köşesi olan Hakan Bey, daha sonra gözden çıkarılıyor ve ekmeğinin peşinde koşmak için müstafi Başbakan Davutoğlu’nun kapısını çalıyor. Tabi o zaman da ''Tayyipçiliği’ sona ermiş oluyor haliyle.

Peki ya diğerleri? Zamanının ''afedersin’ Ermeni gazetecisi ve müstafi Başbakan Davutoğlu’nun danışmanı Etyen Mahçupyan her fırsatta AKP’yi yerden yere vurup Erdoğan’ın şahsına ağır eleştiriler getiriyor. Erdoğan’ın uçağının abonmanlarından olan Mustafa Karaalioğlu her fırsatta üst perdeden Erdoğan’a akıllı ol mesajı vermekten geri durmuyor. Yandaş gazeteciler Mehmet Ocaktan veya Yusuf Ziya Cömer her fırsatta AKP’yi daha doğru bir ifade ile Tayyip Erdoğan’ı açıktan tehdit eder vari uyarılarda bulunuyor. Tabi bu zatların muhaliflerinin de aynı Akif Beki veya Hakan Albayrak gibi çakma olduğunun tespiti basit bir arşiv taramasıyla mümkün.

Şimdilik uzatmayayım, lakin merak ettiğim bir husus var soramadan edemeyeceğim özellikle şu anki iktidarın yöneticileri ve Genel Başkanı’na. Bu kadar muhalif gazeteci ''gık’ dediğinde bile ortalık ayağa kalkıyorken, şu anki AKP iktidarı ve yönetiminin bu zatlara bu denli hoşgörüsünün sebebi nedir? Bu kadar ağır eleştirileri başka muhalifler icra ederken onlara gerçekleşen baskının haddi hesabı yokken, gücünüz müstafi Başbakan’ın basın çalışanlarına yetmiyor mu? Her fırsatta konuşuyorsunuz ya, teröristle mücadele ettikten sonra ideolojilerin bir önemi yok diye. Yıllardır PKK ya da Fethullahçı çete ile mücadele eden ben veya diğer vatansever, Atatürkçüler ve ilericiler, bırakın takdir etmeyi sizin kılıcınızı kafamızda hissediyorken; bu çakma muhalifler Fethullahçı çeteye gıkını çıkartmayıp neredeyse sabah akşam AKP’yi eleştirip neden bu kadar rahatlar? Hele bu soruların bir cevabını verin, ondan sonra kim vatan haini kim vatansever, onları da bilahare konuşuruz…

[1]

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?