Kıyametin ezgisi ve Olimpos'un ölümü

“Efendiler: bakın nasıl akıp gidiyor zaman Ve nasıl kaçıyor yaşamVe nasıl aramızda ölüm.Şimdi buradasınız; son ayrılığı düşünün,Çünkü ruh çıplak ve yalnızGitmek zorunda o tehlikeli yolda''.*1Çağdaş GökbelSıcak...

“Efendiler: bakın nasıl akıp gidiyor zaman 
Ve nasıl kaçıyor yaşam
Ve nasıl aramızda ölüm.
Şimdi buradasınız; son ayrılığı düşünün,
Çünkü ruh çıplak ve yalnız
Gitmek zorunda o tehlikeli yolda''.*1

Çağdaş Gökbel

Sıcak saatlerde çıkıyoruz yola, yol alırken kah sinirli, kah hüzünlüyüm. Günümüzü bırakırken ardımda, geçmişe sarılıyorum modern hayatın dikenlerinden kaçarcasına. Tarihi kucaklarken, doğanın sessiz çığlığına kulak kesiliyorum. Olimpos’a ulaştığımızda kalacağımız yerin adı dikkatimi çekiyor ''By Gusto’ Gusto: İtalyancada beğeni veyahut zevk anlamına geliyor. 

Hava kararırken 'By Gusto'nun emektarları bizim için ateş yakıyor. İri elleriyle tahta kasaları un ufak eden ve adını George koyduğumuz aşçımızı hayranlıkla izliyorum. Fareler ve insanlar romanından çıkıp aramıza karışmış gibi bir hali var George’un. Bu yüzden artık gerçek adını dahi hatırlayamıyorum. 

Ertesi gün yürüyüş kolunda ilerlerken yanan ağaçların ve çıplak kalmış dağların üşüdüğünü hissediyorum. Tüm bu felaketler yaşanırken anlıyorum ki tek suçsuz insan. Çocukluğumun geçtiği toprakların böylesine hoyratça harcanmasına içerliyorum. Köylülerin kayıtsızlığı, yol kenarındaki cam şişelerin başıboşluğu kıyametimizin habercisi gibi. 

Aşk sarılırken omuzlarıma, tarihi surların ardından ışıldayan denizi gizlenerek izliyorum. Adonis ve Venüs’ün atışmaları geliyor hatırıma; şimdi onca yıldan sonra kağıda yazılanlar kalıcı, taştan yapılar ise yıkık dökük insanlığın. 

Adrasan yolunda güneşin acımasızlığının altında parmak arası terliklerimle, Roma teknolojisinin el verdiği ölçüde yürüyoruz. Dağlar kimsesiz ve orman işçileri yanan ağaçları söküp alıyor topraktan. Yüzleri karanlık, üzerleri simsiyah işçilerin. Katliamdan kalan izleri silmeye çalışıyorlar. Orman işçisinden çok, madende çalışan işçilere benziyorlar. Konuşkan değiller utangaç ve mahcup duruyorlar. Sanki insanlığın tüm ayıbını onlar sırtlanmış gibiler.

İşçileri ardımızda bırakırken olgunlaşan narların cazibesine dayanamıyor çocukluğumun arsız kaçamaklarına yelken açıyorum. Uzun bir süre yürüdükten sonra takatimizin tükendiği sıralarda beyaz bir servis aracını durdurmayı başarıyorum. Araca adımımı attığımda hayat dolu bir gurup güzel kadınla tanışıyorum. Aynı yere gidiyoruz ve şimdi hepimiz aynı aracın içerisinde kader ortağıyız. Hepsi canlı ve hepsi hayat dolu. Kahramanlar erkek olmak zorunda değildi…Erkeklerin de kurtarılmaya ihtiyacı vardı ve bu satırları kaleme alırken kadın kahramanlarımın hayaline sıkıca sarılıyorum.

Şimdi sahildeydik ikimizde… O denize girerken usulca izliyorum dalgaların ayaklarına dokunuşunu. Ansızın bir ses duyuyorum kulağımda yanan ağaçların hüzünlü sesini; ''Yangından önceydi o zamanlar hala yeşildim… Şimdi kıyamet koparken ve bedenimde gezen canlılar bir bir ölürken… Şanslısın hala nefes alabiliyorsun’

“Ben neredeyim? Dedi Venüs, Dünyada mı, cennette mi?
Ummanda mı gırtlağıma kadar, ateşlerde miyim?
Saat kaç şimdi? Sabah mı bu, yoksa yorgun gece mi?
Ölmek benim için zevk mi? Yaşamak mı istediğim?
İşte ben yaşadım-hayat ölüm için felaketti,
İşte ben öldüm ya, ölüm şen-şakrak bir saadetti''.
*2

Venüs eğilirken Adonis’in dudaklarına ağızımdaki yumuşaklığı hissediyorum. Hayata yeniden tüm arzularımla tutunmak istercesine emiyorum memelerini ve yıldızlar yeniden kayıyor kaplumbağanın pürüzsüz sırtından. Güneşin ilk ışıkları çıplak bedenine doğru süzülürken usulca örtüyorum battaniyeyi bedenine ve fısıldıyorum kulağına ''benim için üzülme yeniden doğduğumda çoktan ölmüş olacağım’

*Francesco Petrarca (Everest Yayınları)
*William Shakespeare Aşk ve anlatı şiirleri (İş bankası kültür yayınları-Hasan Ali Yücel klasikleri dizisi)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?