Mescid-i Aksa; Biz Siyonizmle savaşırken İslamcılar ortalıkta yoktu

Mustafa İlker GÜRKANMescid-i Aksa'nın kapısında başlattığı metal arama dedektörü uygulamasından vazgeçmeyen İsrail hükümeti, 50 yaş altı Müslümanların mescide girişine de yasak getirdi.Durum budur ve Netanyahu bu sınırlamaların...

Mustafa İlker GÜRKAN

Mescid-i Aksa'nın kapısında başlattığı metal arama dedektörü uygulamasından vazgeçmeyen İsrail hükümeti, 50 yaş altı Müslümanların mescide girişine de yasak getirdi.

Durum budur ve Netanyahu bu sınırlamaların kaldırılmayacağını da bildirmiştir. İsrail’in bu yasaklaması Kudüs’ün Müslüman halkının temel değerlerine yöneltilmiş zalimane bir saldırıdır. Hiçbir makul ve mantıklı gerekçesi olan  tedbir değildir. Şöyle ki:

Birincisi : Egemen güçler; Filistinlilerin önce kendilerini de feda ettiği  bu çılgınlıklara “terörizm''  nitelemesi yapmışlar ve böyle anılmasını sağlamışlar… Daha sonra, asıl kendilerine ait olan “terörizm'' nitelemesini gerekçe yaparak bunu temel hak ve özgürlükleri sınırlandırmanın, giderek ortadan kaldırmanın bir aracı olarak kullanmışlardır…

Oysa; “Sen devletsin, varlık nedeninin temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının güvenliğini  sağlamaktır. Bunu yapamıyorsan, yapmıyorsan meşruiyetin tartışmalıdır''. İşgalci bir güç olarak İsrail’in Kudüs’teki varlığının meşruiyeti yoktur. Bu tutum; İsrail’in tümüyle Yahudi şeriatçısı ve ırkçı bir devlet olduğunu anlatan, gösteren parlak bir örnektir

İkincisi: Açıkça anlaşılmaktadır ki, terörizm; tam da karşıtı olduğunu söylediği güçlerle mükemmel bir “işbirliği'' içindedir. Ve eylemleri yalnızca küresel egemen sınıfların inisiyatifindeki devlet terörünün; özellikle masumlar dahil olmak üzere en geniş kitlelere yayılmasına, egemen güçlerin yeni oyunlarına gerekçe olmaktadır. İsrail böylece Filistin halkını da “şiddete çekmek'' istiyor. İstiyor ki; eylemlerinin meşruiyeti süreklilik kazansın..

Üçüncüsü: İsrail Siyonizm’i, vuruyor-çekiliyor…Ve dinliyor-gözlüyor.. Bir anlamda böylesine ağır bir ihlal ile Filistin halkının, Müslüman toplulukların ve yanı sıra “insanlığın uygar güçlerinin'' tepkilerini test ediyor. Yoksa İsrail , imkanı yok, böylesine mantıksız bir iş yapmaz.

Öyleyse; Bu oyun karşısında biricik çözüm İsrail demagojisini boşa çıkacak taleplerle, makul ve mantıklı ama mutlaka barışçıl-kitlesel tepkiler göstermeliyiz. Kurum ve kuruluşlarımız , çağrılarını bu esaslara göre yapmalıdır.. Tek çare; kitlelerdir. Kitlelerin insan vicdanında yankı bulacak olan makul ve mantıklı (ve meşru) eylemleridir.

Ve asla unutmamalıyız ki; kısa süre önce tanık olduğumuz, “Sen yaparsan ben de sana yaparım'' demek, akıllıca ve meşru bir tepki değildir. Bu da ayrı bir yazı konusudur, ama açıktır ki; iki yanlış bir doğru etmez. Özellikle politikada bu tutum, yalnızca ilk yanlışa, yani İsrail’in yasaklamasına, saldırılarına  -kendince- meşruiyet kazandırır.

Hepimiz harekete geçmeliyiz…

Burada bir anımsatma yapılmadan geçilemez; Mescid-i Aksa konusunda bugün mangalda kül bırakmayan İslamcılar, dün ortalıkta yoktu. Bizler emperyalizme karşı mücadele ederken, onlar, “Kızıllara karşı Amerikan nüfuzu altında olmayı'', yani dünyanın efendileriyle yüz kızartıcı bir işbirliği yapmayı ahlaklarına uygun buluyordu.

Bizler, 68’lerde İsrail Siyonizm’i ile savaşmak üzere Filistin’e gittiğimiz zaman, hiçbir İslamcı militanın oralara adım atmamış olmasını bu gün hüzünle hatırlıyoruz.

Türkiye’nin Yahudileri, aynı milletin birer ferdi olmakla sizden diliyoruz ki; İsrail devletinin bu hain ve zalimce uygulamasına karşı sesinizi yükseltin. Bu çabalarınız; sizinle aynı vatanı paylaşmakta olan bütün Müslümanlarında yine uzun yıllardır taşıdığı sizlerle “kardeşlik-vatandaşlık'' duygularına güç kazandıracak, bu ilişkinin temellerini güçlendirecektir. Bir Yahudi’nin tepkisi, yüzlerce Müslümanın tepkisinden daha etkili olmaktadır.

Filistin halkının şahsında Harem-i Şerif de mazlum Müslüman halkın inançlarına yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Bütün varlığımızla Filistin halkının yanındayız ve emperyalist çıkarların, projelerin Ortadoğu’daki temel “üssü'' İsrail’in karşısındayız.

Tarihte defalarca doğrulanmış bir gerçektir ki; “Bütün mazlum uluslar, ezenleri bir gün mahv-u perişan edecektir.''

Saygılarım ve Sevgilerimle..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?