Muhsin Ertuğrul'un kayıp filmlerine kim sahip çıkacak?

Ali Rıza ÖzkanYurtdışında film çeken ilk Türk’ün Muhsin Ertuğrul olduğunu hepimiz biliriz. Türk tiyatrosunun ve sinemasının önder isimlerinden Muhsin Ertuğrul 1915’de, Saray’dan kopardığı izinle Paris ve Berlin’de sinema...

Ali Rıza Özkan
Yurtdışında film çeken ilk Türk’ün Muhsin Ertuğrul olduğunu hepimiz biliriz. Türk tiyatrosunun ve sinemasının önder isimlerinden Muhsin Ertuğrul 1915’de, Saray’dan kopardığı izinle Paris ve Berlin’de sinema ve tiyatro araştırmaları yaptı. Daha sonra Berlin’e tekrar dönen Ertuğrul burada sinema filmlerinde roller aldı. Ernst Reicher’in yönetmenliğini yaptığı ''Die Fürstin von Beranien’ (1918) adlı, saray entrikaları üzerine kurulu bir filmde üstelik başrol oyuncusuydu!

Ardından, bir kereste tüccarının oğlunun mali yardımları ile Stambul Film şirketini kurarak, kendi filmlerini yönetmeye başladı. ''Samson, sein eigener Mörder’ (Kendini öldüren Samson) Muhsin Ertuğrul’un Berlin’de yönettiği ilk filmdi. Margit Barnay, Ilse Wilke ve Robert Scholz ile birlikte başrolleri de paylaşan Ertuğrul’un Türkiye dışında, yazdığı, yönettiği ve yapımcılığını yaptığı ilk film olan ''Samson’ aynı zamanda bir Türk yönetmenin şansını ülke dışında aradığı ilk film olma özelliğine de sahipti.

DARÜLBEDAYİ’DE SERKEŞ, DÜNYADA STAR!

Darülbedayi defterine “Ertuğrul Muhsin harekât-ı serkeşânelerinden dolayı Darülbedayi’den ihraç edilmiştir'' şeklinde kayıt düşerken, 25 yaşındaki genç ve yeni ufuklara aç sanatçı Berlin sinema çevrelerinin dikkatini çekmeyi başarmıştı bile!

Ertuğrul’un Almanya’da gösterime giren filminin beğenilmesi, ona yeni iş olanakları da yarattı. Stuart Webb film şirketi 2 film teklifi ile geldi. ''Das Fest der schwarzen Tulpe’ (Siyah Lale Bayramı) ve ''Die Teufelsanbeter’ (Şeytana Tapanlar).

Ve Muhsin Ertuğrul her sanatçının başına gelebilecek ihaneti de gene bu filmlerle yaşadı. Bir zamanlar Almanya’nın çoksatan yazarı Karl May’ın sevgilisi ve asistanı da olan, Stettin’li bir çimento fabrikatörünün kızı Marie Luise Droop, her iki filmi de Alman Film Katalog’una kendi adına kayıt ettiriyordu! Hoş, fabrikatörün kızı Muhsin Ertuğrul ülkesine döndükten sonra tek bir film dahi çekemedi, ama ne gam!

MUHSİN ERTUĞRUL SOVYETLER’DE!

Muhsin Ertuğrul’u yaklaşık 10 yıl sonra, bu kez Moskova’da film çekerken görüyoruz. Sovyet Devrimi’nden sonra kurulan Goskino Ertuğrul’a yönetmenlik teklif eder ve ilk film ortaya çıkar: ''Tamilla’ (1925). Ardından, işçi şuraları devletinin ruhuna uygun bir film gelir: ''Sparkatüs’ (1926) ve ''5 Dakika’ (1926).

Sanatçının Sovyetler Birliği’nde çektiği 3 film ''Glasnost’ sonrası talan edilen Goskino arşivinin dağılması ile kayıptı. Muhsin Ertuğrul Belgeseli’nin de yönetmeni olan, SESAM Başkanı Yılmaz Atadeniz’in ısrarlı çabalarıyla ve Rusya Devlet Arşivi’ndeki Türk dostu aydınların yardımlarıyla sonunda bulundu. Ancak, arşivi ele geçiren şirket yöneticileri filmleri teslim etmek için yüklü bir para talep etmekteydi.

Sinemanın gerçek emekçisi Yılmaz Atadeniz ağabeyin ve benim resmi makamlar nezdindeki tüm çabalarımız sonuçsuz kaldı. Örneğin, Beşiktaş belediyesi resmi başvurumuzu yazılı cevaplamaya dahi gerek duymadı! Belediyenin kültür müdiresi hanım, beylik dedektiflik sorusu ile, Muhsin Ertuğrul filmlerini ülkeye kazandırmanın faydası üzerine kanaat oluşturuyordu: Madem bu kadar önemliydi, neden şimdiye kadar kimse ilgilenmedi!

''Tamilla’, ''Spartaküs’ ve ''5 Dakika’ halen ülkemize getirilip, sinema tarihimizin parçası olarak toplumun istifadesine sunulmayı beklemektedir.

TİYATRO VE SİNEMAYA ADANAN BİR ÖMÜR!

1927 Şubat'ında İstanbul’a dönen Muhsin Ertuğrul, Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ’ın önerisiyle Darülbedayi’de sanat yönetmeni oldu. 1949'da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne getirilinceye kadar sürdürdüğü çalışmalarla kuruma bir şehir tiyatrosu kimliği kazandırdı.

1934 yılında, Uluslar arası Venedik Film Festivali yarışma bölümünde gösterilen ''Leblebici Horhor Ağa’ filmi ile ''Onur Ödülü’ (Honorary Diploma) alarak, Türk Sineması’nın yurtdışında ilk ödül alan yönetmeni oldu.

23 Aralık - 12 Ocak 1970 arasında 60. sanat yılı büyük programlarla kutlayan Muhsin Ertuğrul'a 23 Ekim 1971’de Kültür Bakanı Talât Halman’ın çabasıyla Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir sanatçıya verilen Devlet Kültür Armağanı takdim edildi. 1974 yılında 82 yaşındaki Muhsin Ertuğrul, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliğine atandı.

Çağdaş Türk tiyatrosunun temelini atan ve geliştiren Muhsin Ertuğrul'a 23 Nisan 1979'da Ege Üniversitesi'nce fahri doktor payesi verildi. Sanatçı, ünvanını almak ve sanat yaşamının 70. yıl kutlamalarına katılmak üzere gittiği İzmir'de 29 Nisan günü kalp krizi sonucu hayatını yitirdi. Cenazesi, İstanbul'da Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?