Murat Ağırel: Öğretmenliği bitiriyorlar

''Öğretmenler arasında şikayet büyük''

Bugün size öğretmenlerin Millî Eğitim Bakanlığı'nın baskısı ve şart koşması nedeniyle muzdarip olduğu bana çok garip gelen bir konuyu anlatmak istiyorum.

Öğretmenler arasında şikayet büyük.

Fakat kamuoyunun bu konuyu bildiğini düşünmüyorum.

Son birkaç gündür Burhaniye Belediyesi'nin düzenlediği bir program kapsamında ilçedeydim.

Burada bir aile dostumun yanına gittiğimde yanında sürekli bir videonun açık olduğunu gördüm. Arada bir baktığı videonun açık kalması gerektiğini öğrenince şaşırdım.

Meğerse Millî Eğitim Bakanlığı, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavlarına girecek adaylara 180 saatlik eğitim videosunu izlemeyi zorunlu tutmuş.

Bakın önermiş demiyorum. İzlemeyen adayların sınava girme, kazanma şansları yok.

Sınav 19 Kasım 2022 Cumartesi günü yapılacak.

Ama mesele şu…

Siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenlere sormadan, eğitim sendikalarının görüşünü almadan, masa başında hazırlanmış meslek kanunu ile eğitimcilerin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı olarak düzenlemeye kalkıyor.

Tabii ki de başlıca amacı kadrolaşmak.

Bu kanun, muhatabı olan öğretmenlerin ve sendikaların iradesi dışında, onların hakları ve taleplerini dikkate almadan hazırlanmışken eğitim emekçilerinin ve sendikaların bütün eleştirilerine rağmen, iktidara yakın Eğitim-Bir-Sen'in desteği ile öğretmenlerin önüne getirildi.

Burhaniye'de konuştuğum öğretmenlere göre sınava girseler bir dert, girmeseler ayrı bir dert olduğunu dile getiriyor.

Eğitim-İş de bu konuyla ilgili benim çok önem verdiğim bir açıdan açıklama yaptı.

Açıklamada özetle şu ifadeler aktarılıyor:

"180/240 saatlik eğitim sonrası yazılı sınav öngörülmüş ve bu sınavı geçen öğretmenlerin uzman/başöğretmen olmasına imkan tanınmaktadır. Yüksek lisans yapmış olanlara alanına bakmaksızın 180 saatlik eğitimden sonra uzman, doktorasını tamamlayanlara ise 240 saatlik eğitimden sonra başöğretmen unvanı verilmektedir.

Kıdem esaslı olarak tüm öğretmenlere uzman/başöğretmen unvanına verilen tazminatlar başkaca şart olmaksızın ödenmelidir. Başöğretmen/uzman öğretmen kavramları kaldırılmalıdır. Aksi durum öğretmenler odalarını ayrıştırmak, velileri kışkırtmak olacaktır. Yönetmelikle görülmektedir ki karşı çıktığımız halde kanuna koyulan sınav kazanılsa da, eğitim programı tamamlansa da "Uzman Öğretmenlik Mesleki Gelişim Çalışmalarını tamamlamış olmak" şartına bağlı olarak keyfi uygulamalara gidilebilecektir. Bu uygulamanın kaldırılması ve hak kaybına uğrayacak tüm öğretmenlerin mücadelesini vermeye sonuna kadar devam edeceğiz. Tüm öğretmenlerimiz uzmandır ve kanunda da yer almaktadır.

Başöğretmenimiz de tektir ve kavramların içi boşaltılmamalıdır."

Bu düzenlemenin amaçlarından bir tanesi de kesinlikle Başöğretmen Atatürk'ün sıfatını yok etmek. Atatürk'e ait ne varsa silmeye çalışan bu iktidarın başöğretmen diye torpille sınıflara sokacağı, okullara yönetici diye sokacağı "şakirt" bozması tipler mesleğin değerini bitirmekle kalmayacak Atatürk'ün çok anlamlı o "Başöğretmen" sıfatının da içini boşaltacak.

Üstelik şu an konu Anayasa Mahkemesi'nde…

Bakanlık da Anayasa Mahkemesi iptal kararı verirse diye, alelacele kanunu Meclis'ten geçirip öğretmenleri sınava sokma peşinde.

Anayasa Mahkemesi'nin bir an önce bu haksız süreci durdurmaya yönelik olarak karar sürecini hızlandırması büyük önem taşıyor.

CHP Ankara Milletvekili, TBMM Millî Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Grup Sözcüsü Yıldırım Kaya bu konuyla ilgili doğru bir önerge vermiş.

Önergesinde şunları aktarıyor:

"Bir uzmanlık mesleği olan öğretmenliğin, 'kariyer' adı altında uzmanlık sınavına tabi tutulması, kazanılmış haklarının da yok sayılması sonucunu doğuracaktır.

Kamu kurum ve kuruluşlarındaki diğer mesleklerde 'kariyer' sınavla kazanılmazken; bir uzmanlık mesleğini ifa eden öğretmenlerin kazanılmış haklarının yok sayılarak sınava tabi tutulmaları öğretmenler arasında büyük rahatsızlık yaratmıştır.

Diğer yandan, Cumhuriyet Halk Partisi'nin, 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talebinin, Anayasa Mahkemesi tarafından esastan incelenmesine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümediğinden, Millî Eğitim Bakanlığı'nın Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklemeden yapacağı uzmanlık ve başöğretmenlik sınavları yeni mağduriyetleri de beraberinde getireceği de aşikârdır."

Kritik soru belli; madem öğretmenlik bir uzmanlık mesleği olarak kabul ediliyor, o zaman öğretmen olmayı başarmış biri neden uzmanlık sınavına giriyor?

Bu diğer yandan daha farklı sorunları da beraberinde getirecek belli ki…

Çünkü uzman olmayan öğretmenin çocuklarını okutmasını istemeyecek veliler olacak. Okulunda başöğretmen olmamasına itiraz edecek insanlar olacak.

Saçma ve iktidarın kendini düşündüğü bir düşünceyle karşı karşıyayız. Zaten mahvolmuş, yerle yeksan olmuş bir eğitim sisteminde yapısal sorunları çözmek yerine öğretmenleri ayrımcılığa tabi tutmak, onların zorunlu videolar izlemelerini istemek tam da bu iktidarın yapacağı bir şeydi.

20 yılda defalarca sistem değiştiren, MEB'te birçok bakan harcayan hükümet, yine olmayacak bir iş yapıyor.

Sonuçta, ekonomik olarak bitirdikleri öğretmenleri meslek olarak da bitiriyorlar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.