Siz hiç yazı yazarak birine şiddet uyguladınız mı? Gazetecilerin sesini kısmak için yeni bir yöntem buldular bugünlerde.
Üstelik o kadar kadın şiddete uğruyorken onların hakkını kullanarak yaptılar bunu.
Mesela ben yazı yazarak şiddet uygulamışım!
Hem de bir kadına değil yazılarımda bahsettiğim AKP’li eski bir erkek milletvekiline...
Adını neden yazamadığımı anlatayım.
İlaç sektöründe yaşananlar ile ilgili yazılarım yine bu köşeden yayımlandı. SGK İbni Sina kurumunda yaşanan bir istifa, sunulan istifaya ait dilekçe ve dilekçede belirtilen iddiaları yazdım.
Yazarken dilekçede belirtilen tüm kişileri arayıp görüş aldım ve cevap haklarını da kullandırdım.
İçlerinden biri katıldığım TV programına bağlanıp “Gazeteciysen araştırırsın” dedi.
Araştırdım, belgeledim yine yazdım.
Bu kişi yazılarıma dair iftira diye dava açamadı ama engelleme kararı aldırdı. AKP iktidarının klasik, gazetecileri susturma aparatı olarak kullanılan kanun artık bu.
Bununla da yetinmedi, aile mahkemesine başvurdu.
Yanlış okumadınız. Aile mahkemesine başvurdu.
İstanbul 1. Aile Mahkemesi başvurunun ardından “ailenin korunması ve kadınlara karşı şiddetin önlenmesine dair kanun” kapsamında bana iki ay uzaklaştırma kararı verdi.
Yargı camiasına sordum, gazetecilik meslek örgütlerine sordum, meslek büyüklerime sordum. Örneği yok.
2012 yılında kabul edilen kanunun amaç, kapsam ve temel ilkeler bölümünde “Bu kanunun amacı, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir” denilmektedir.
Hatta başka kişiler arasındaki bir başvuru şu gerekçelerle reddedilmiş:
“6284 sayılı yasaya göre, kadına yönelik şiddetten anlaşılması gereken, ‘kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranışı’ ifade eder. Bu yasadan faydalanabilmek için başvurucunun bu türden bir şiddete uğrama tehlikesi altında bulunması gerekir. Diğer bireyler bakımından ise cinsiyete dayalı ısrarlı bir takip bulunması gerekir. 6284 sayılı yasanın amacı yalnızca kadın olmaktan kaynaklı şiddete dayalı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesidir.”
Başka bir başvuruda mahkeme, açık açık bu yasanın kadınlara yönelik koruma kapsamında kullanılması gerektiğini belirtmiş.
Trajikomik bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü kadınların sokak ortasında katledildiği canım ülkemde yapılan başvurulara kayıtsız kalan aile mahkemeleri bir erkeğin başvurusunu hemen aynı gün karara bağlayıp uzaklaştırma kararı veriyor.
Baştan sona rezalet.
Yazı ile şiddet uygulamışım yani ben. Kısaca bunu anlıyorum.
Belgeleri ile yaptığım haberin engellenmesi için hukukun nasıl aparat olarak kullanıldığını ve seçimler sonrası basının neleri beklediğini görmemiz açısından canlı kanlı örnek elimizde duruyor.
Geçiniz efendim basın özgürlüğünü...
Bal gibi bunun adı hukuk yolu ile SANSÜRDÜR.
Basın özgürlüğünün olmadığının, AKP iktidarının yargıyı araç gibi kullandığının en somut örneklerinden biri olarak tarihe geçti bu karar.
Yazmaktan imtina mı edeceğim? Hayır tabii ki.
Bu halkın çıkarını gece gündüz savunmaya devam edeceğiz. Kamu sağlığı ve yararını rezil sansür hamleleriyle engelleyeceklerini sanıyorlar.
Belgelere yanıt veremeyince ellerindeki iktidar gücünü kullanıp susturmaya çalışıyorlar.
Kutup yıldızımız Uğur Mumcu’yu daha yeni andık. Susturabildiler mi?
Susturamazlar!