Değerli okurlar, bu ülkede değişmeyecek, değişmesi teklif dahi edilemeyecek şeyler vardır.
Bunlardan biri de laiklik…
Şeriatçı da olsanız, ateist de olsanız, ideolojiniz, inancınız, cinsiyetiniz, düşünceleriniz, dünyaya bakış açınız ne olursa olsun laikliği benimsemek, kabul etmek ve hayatınızda uygulamak zorundasınız.
Bakın bu cümle bile laikliğin ne kadar önemli bir şey olduğunu anlatıyor aslında.
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Laiklik yok olursa Türkiye Cumhuriyeti de yok olur.
Bu girişi yapmamın tabii ki bir değil birden fazla nedeni var.
Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, geçen gün Ramazan ayı sürecinde ihtiyaç sahibi yurttaşlara yardımlarda bulunan iş insanlarıyla bir araya geldi ve bir konuşma yaptı.
Vali Yavuz, Valiliğe ait Akçakoca Toplantı Salonu'nda yaptığı konuşmada tartışma yaratan ifadeler kullandı. Laikliğin yanlış anlaşıldığını öne süren Vali Yavuz, "devletin ideolojisinin İslam olduğunu" söyledi.
Açık açık bunu söyledi.
Tam cümlesi de şu: "Devletin bugünkü tanımı laiklik olsa da ki biz laikliği yanlış anlıyoruz hâlâ. Bu ülkede ket, çelik fanus devletin ideolojisi İslam'dır. Lozan'a bakarsanız Lozan da aynıdır. Bu ülkede sadece ve sadece azınlıklar gayrimüslimlerdir."
Acaba başka bir şey mi anlatıyor diye de önüne arkasına baktım. Bakmaz olaydım. Devamında da şöyle konuşuyor:
"Osmanlı'da da Padişahların yanındaki şeyhülislamlara bakarsanız yine onların Kürt asıllı olduğunu görürsünüz. Bizim bir etnik derdimiz yok. Aynı yolun yolcusu muyuz? Sevincimiz bir mi? Davamız bir mi? Bu ülkenin her bir rengini kucaklıyoruz. Kimsenin siyasi görüşten dolayı tavrımız söz konusu değil. O yüzden İslam'ın önderliği hâlâ bu millette. Bu anlayışı lütfen bozmayın olur mu? Bu anlayış önemli bir anlayış. Katiline aşık bir nesil yetiştirdiğinizde felaketle yüz yüze gelirsiniz. Bugün yaşadığımız 1918 travması. Bizde birçok insanın maalesef zihninin işgal edilmesine neden olmuştur."
İşgal dediği için sanırım İstanbul'un işgalini kastediyor. Yani "payitahtın" işgalini söylüyor.
Sadece vali değil aynı anda Kocaeli Valisi Seddar Yavuz'un laiklik karşıtı söylemlerinin ardından bir skandala da Akit TV programcısı Yusuf Kaplan imza attı.
Laikliği savunanlara hakaretler yağdıran Kaplan, "Laiklerin kafası basmıyor, beyinsiz adamlar" ifadelerini kullandı.
"Beyin özrü olmasa laik olmaz zaten. Beyin sorunu var ortada" gibi sözler söyleyen Yusuf Kaplan'a haliyle büyük tepki yağdı.
Devamında da "Cemaat ve tarikatlar olmasaydı Fener Rum Patrikhanesi, İstanbul'un İslami kimliğini dümdüz edecekti" dedi.
Söylediklerinin ne kadar tehlikeli olduğunu anlayınca apar topar özür diledi.
Ayasofya'da Cumhurbaşkanlığı makamı ve devlet erkânının önünde Atatürk'e laiklik üzerinden lanet okuyan İmam Mustafa Demirkıran'ın bugün baş köşelerde ağırlandığını biliyoruz.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın ise sicili bu konuda hiç de temiz değil.
En son bir olay da 29 Haziran günü İstanbul Balat'ta yaşandı.
G.B ve A.B çifti, yanlarına gelen 10-15 kişilik sarıklı ve cübbeli kişiler tarafından önce, "Nikâhınız var mı? Evli misiniz?" sorularıyla rahatsız edildi. Gerici grup, çiftin tepki göstermesi üzerine A.B'ye, "Nikâhınız yoksa kızlı erkekli oturamazsınız" diyerek saldırdı.
Halktv.com.tr'den Hazar Dost'un haberine göre G.B'ye "Sen çarşaflısın, cemaatimizi kötülüyorsun. Burada böyle bulunman doğru değil" diyen grup, A.B'nin gömleğini yırtarken yüzüne ve vücudunun çeşitli yerlerine şiddet uyguladı.
Çevredekilerin "Ne yapıyor gençler? Oturuyorlar. Niye karışıyorsunuz, biz gördük hiçbir şey yapmadılar" diyerek tepki göstermesi üzerine geri adım atan grup, gözaltına alındı. Karakola götürülerek ifadeleri alınan saldırganlar, işlemlerin ardından serbest bırakıldı.
Saldırıya uğrayan A.B, polise verdiği ifadesinde, olayı anlattı. İfadesinde şunları söyledi:
"29.06.2022 tarihinde kız arkadaşım olan G.B isimli şahıs ile Balat sahilinde oturuyorduk. Nişan arifesinde olduğumuz için planlarımızı konuşuyorduk. Daha sonra kimlik bilgilerini bilmediğim cübbeli, sarıklı şahıslar yanımıza geldi. Önce medeni halimizi sordular. Ben, 'Siz kimsiniz? Neden soruyorsunuz?' dedim. Aynı şahıs, dönüp kız arkadaşıma 'Sen çarşaflısın, bu şekilde burada bulunman doğru değil. Cemaatimizi kötülüyorsun, kötü örnek oluyorsun' dedi."
Bakın bu, Türkiye'nin önündeki en büyük sorunlardan biridir.
İslamiyet'i bir inanç olmaktan çıkarıp ideoloji olarak topluma baskı aracı olarak kullanamazsınız. Aynı şekilde tam tersi noktadaki ateizmi de ideoloji olarak kurgulayıp insanları ateist olmaları için dayak atamazsınız.
Maalesef laikliğe bakış açısı ve uygulama konusunda kötü bir noktaya doğru gidiyoruz.
Çok açık ve net söylüyorum: Laikliği yok ettiğiniz anda Türkiye Cumhuriyeti'ni de yok edersiniz.
Kendini güçlü sanan, İstanbul'daki birkaç mahallede etkili tarikatlar da, iktidardan aldıkları güvenle belli ki FETÖ'vari bir laiklik karşıtı ideolojiye bürünmüş gözüküyorlar.
İslam dini ideolojik bir silah değildir.
Tarikatlar ve diğerlerine sesleniyorum -eğer varsa- aklınızı başınıza alın…