Ekonomik krizlerin her zaman meslek gruplarına yönelik sosyolojik açıdan olumsuz sonuçları olur.
Esnafı, işçisi, köylüsü, öğrencisi hatta doktoru, mühendisi, akademisyeni bu girdaptan ya çıkamaz, savrulur ya da zararın izlerini ömrü boyunca taşır.
Ama ben bugün size öğretmenlerden bahsetmek istiyorum. Özellikle özel okullarda çalışan öğretmenlerden…
Çok kötü durumdalar. Biliyorum herkes kendi derdine düşmüş vaziyette ama çocuklarımıza eğitim veren öğretmenleri es geçemem.
Devlet okulları ve özel okullar öylesine başıboş bırakılmış ve denetimsiz ki bakkal bile dükkanını böyle yönetmez. Olan öğretmenlere oluyor.
Özel okul sahipleri "Öğretmen ihtiyacı yok", "kadrolarımız dolu" diyorlar ama sözleşmeli öğretmen çalıştırıyorlar.
10-12 saat ders alıyor gösterdikleri sözde "yarı zamanlı" öğretmenleri "etüt", "destek çalışması" adı altında derslere sokup haftada 30-35 saatlik mesailere mahkûm ediyorlar. Karşılığında da 2000-3000 bin TL gibi asgari ücretin yarısına çalıştırılıyorlar. Tam bir kölelik düzeni hâkim.
Biliyorum çoğunuza belki "bu devirde mümkün değil" dedirtebilir bu anlattıklarım, ancak birebir şahit olduğum şeyleri yazıyorum.
Bakın…
Sosyal medya hesabımdan bir ileti aldım. Özel okulda görev yapan bir öğretmen yaşadıklarını anlatıyordu. Türkiye'nin her yerinde neredeyse şubesi olan fiyatları yıllık 50-80 bin TL arasında olan bir özel okulun öğretmeni.
Asgari ücret ile çalıştırıldığını, okulun kendisine bu yıl sadece yüzde 10 zam yaptığını, aslında yapılan zammın AGİ (Asgari Geçim İndirimi) olduğunu söylüyordu. Yani devletin patrondan almaktan vazgeçtiği parayı patronlar, öğretmene "zam" diye yapmıştı.
İnanamadım. Paylaştım bunu. Sonra olan oldu…
Binlerce ileti aldım öğretmenlerden.
Anladım ki özel okullar kendi ücretlerine yüzde 33-36 arası zam yapmışken, öğretmene devletin verdiği yüzde 10'u istemeye istemeye ödediler. Üstüne bir lira koymadılar.
Tüm özel okullarda durum bu çıktı. Hatta Kahramanmaraş'ta, Antakya'da asgari ücretin yarısına çalışan öğretmenler olduğunu öğrendim.
Yani özel okullar çok yüksek bedeller ile öğrenci okuturken, öğretmenleri bir o kadar sefil durumda çalıştırıyor.
Paylaşımlarımdan sonra bir özel okul sahibi bana ulaştı. Telefonda konuştuk. Babası ile konuşmamızı yok sayıyorum. Oğlu ile konuştum. Şu şekilde aktardı:
"Biz öğretmenlerimiz ile eylül ayında sözleşme yaparız ve açıklanan enflasyon oranında zam yaparız. Bu yıl ocak ayından sonra ülkemizin içinde bulunduğu durum ve yaşanılan zorlukları göz önüne alarak zorunlu olmamamıza rağmen yüzde 10 iyileştirme zammı yaptık. Yani zam değil bu. İyileştirme, fazladan verdiğimiz zaman. Bütçemiz düzeyinde verebildik. Öğretmenlerimize özel sağlık sigortası da yapıyoruz. İyileştirme zammını veren 2-3 okuldan birisiyiz."
Devam etti; "Bu sene sözleşme imzalamaya başladık ve yüzde 36 zam yaptık. Bu iddialar doğru değil" dedi.
Kendisine sorular sordum…
Yani Eylül'de açıklanan enflasyon ile zam yapıyorsunuz ama yıl sonu çıkan enflasyon karşısında öğretmeninize yaptığınız zammın "hiç" olduğunu umursamıyor musunuz?
"Tüm Türkiye'de sistem bu şekilde. Tüm okulların sözleşme zamanı Eylül ayıdır" karşılığını aldım.
Okullarda Haziran ve Eylül ayında zam/yeni sözleşme dönemi olduğunu biliyorum ama devlet asgari ücreti 4250 liraya çıkarmışken sizler "öğretmen" gibi değerli bir meslek grubunu bu rakamlara çalıştıramazsınız mesele bu…
Devamında da "Asgari ücretle çalışan öğretmeniniz var mı" diye sordum.
Cevap olarak, "Var. Ama daha çok şark bölgelerinde onlar. Murat Bey ülkenin bu durumda olması bizim suçumuz değil. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Biz nasıl ki yıl içerisinde meydana gelen zamlardan oluşan artışları velilere yansıtamıyorsak yıl içerisindeki gelişmelerden dolayı zam yapma şansım yok. Biz yine de yüzde 10 iyileştirme zammı yaptık" ifadelerini kullandı.
Ancak öğretmenler o kadar dolu ki binlerce, inanın binlerce kişiden yeni iletiler aldım.
Tüm herkes maaş dekontlarını gönderdi. İzmir, İstanbul, Ankara gibi tüm illerden gelen maaş dekontları. Hepsi asgari ücret. Kimisi asgari ücretin 50-100 TL üzerinde.
Antakya'da asgari ücretin yarısı ücret ödeniyor.
Çalışan personel de asgari ücrete çalışıyor. Yani insan yetiştiren öğretmenlerle okul personeli aynı maaşa çalıştırılıyor. İnsanları küçümsediğimden değil ancak öğretmenlik mesleğinin de bir değeri vardır bu topraklarda.
Başöğretmen Atatürk'ü vardır bu ülkenin.
Ayıptır. Bu ülke, tarihini unuttu ne yazık ki… Eğitimsizlik, eğitimin kendisini vurdu.
Özel okullardaki sorun çok ama çok büyük. Öğretmenler işten çıkarılma tehdidi ile susturuluyor. Sesini çıkarmak isteyene kapı gösteriliyor.
Öğretmenlik gibi kutsal bir mesleği ayaklar altına aldılar. Ülkede her şeyi patronların insafına bıraktılar.
Bu konuyu takip edeceğim, sık sık gündeme getireceğim.