Ağ o kadar geniş ki ipin ucunu çektikçe sonu gelmiyor.
Kokain operasyonlarının baş mekânı da Mersin Limanı...
Şimdi son olarak iki gelişme yaşandı.
Yine bir kokain operasyonu düzenlendi ve bir daha kokain yakalandı. Ayrıca daha önce yakalanan kokain operasyonunda da başka bir gelişme oldu.
En son yakalanan miktar ile başlayalım önce...
Bilgilere göre Mersin Uluslararası Limanı'nda, Ekvador'dan gelen bir gemideki muz yüklü konteynerde Narkotik detektör köpeği desteğiyle yapılan aramada soğutucu bölümüne gizlenmiş 6 kilo 750 gram kokain ele geçirildi.
Bu vesile ile Mersin Emniyeti Narkotik Şube ve Mersin Gümrük Kaçakçılık Muhafaza ekiplerini tebrik ederim.
Operasyonun ayrıntılarına ulaştım...
Konteynerin gönderici firması: TUCHOK SA Soul İdrova Ekvador
Konteyner numarası: SUDU 5200401
Alıcı firma: Maki Danışmanlık
17 Aralık 2015 tarihli 8970 sayılı Ticaret Gazetesine göre firma sahibi Doğa Egemen B. gözüküyor. Şirket Adana/Seyhan merkezli ancak Mersin Serbest Bölge şubesi gözüküyor.
Tabii ki savcı ve emniyet yetkilileri mutlaka alıcı satıcıya bakmışlardır. Gönderici başka firmalara da yükleme yapmış taşıyıcı aynı.
Firma sahibi ile ve avukatı ile görüştüm. Kokain konteyner içinde değil konteyner dışındaki soğutucunun içine saklanmış şekilde bulunmuş. Firma yurt dışından yükleme yapılırken ve yurt içine geldiğinde kendi istekleri ile aramadan geçmesini istediklerini belirtti. Bu hususta yetkili makamlara dilekçe sunduğunu neticesinde ifadeye dahi çağrılmadığını belirttiler.
Gelişmeleri takip edeceğiz...
Daha önce yine Narcos yazı dizisi kapsamında "Türkiye'nin Narcos'u-2" başlıklı yazımda belirttiğim bir yakalamayı ve ayrıntıları yazmıştım.
Hatırlatmak gerekir ise şunları yazmıştım:
"3 Haziran'da 463 kilogram daha kokain yakalandı. Firma 2019 kuruluşlu ve Mehmet Ali Keser ve Mehmet Yüksel ile birlikte Alyans Gümrük adlı firmayı kuruyor. Daha sonra Mehmet Ali Keser tek yetkili oluyor. Firma sonra Abdülkadir Karakayalı'ya devir oluyor ve firma ismi değişiyor. İddiaya göre alıcı aslında emanetçi. E.K.B. isimli bir kişi asıl alıcı."
İşte bu yazımda belirttiğim E.K.B. yani Emir Kadir Batış yürütülen soruşturma neticesinde tutuklanmış. Depoda çalışan bir kişi denetimli serbest bırakılmış. Operasyon kapsamında bazı kişiler şartlı denetim ile serbest bırakılmış.
Yine kokain yakalaması yapılan ve medyaya ayrıntıları yansımayan diğer operasyonlar kapsamında da gelişmeler oluyor.
Bir döviz şirketi sahibi tutuklandı. Yine Suriye uyruklu, vatandaşlık almış olan S.H. ve Irak Kuzey Bölgesinden D.H.H. da tutuklu. Bu iki olayın da izleri, fatura hareketleri, banka işlemleri izlenirse galiba sonu 1.3 tonluk operasyona çıkacak. Yine Suriye uyruklu S.H. dosyasında tutuksuz yargılanan isimlere bakılırsa bu isimler bizi yine 1.3 tonluk operasyona götürecektir.
Aslında bu da araştırmalarımın ne denli doğru olduğunu da gösterir bir gelişme oldu.
Bu arada Mersin Limanında yakalamalar X-Ray cihazı ile oluyor biliyorsunuz. Ama bu cihazlar şu anda özel şirkette! Aylık işletme parası alıyorlar hem de aylık milyonlarca TL para alıyorlar.
Var olan cihazlardan ikisi yarı sabit. Birisi hızlı tarama yapıyor. X-Ray cihazları Çin, Alman ve İngiltere menşeli.
X-RAY cihazlarından bir tanesi de artık ömrünü tamamlamış.
Mobil olan yani hızlı tarama yapan X-Ray, "MIP" adlı firmaya ait. Bu özellik önemli, yani yeni nesil çekiciler (Konteyner taşıyıcısı) sadece bu cihazda taranabiliyor.
Limandaki aylık tarama sayısı 4000'e kadar çıkıyor. Her taramada da X-Ray işleticisi firma 257 TL kullanım ücreti alıyor. Limanda sorduğumda ise aldığım cevap, "eski çekicilerden yeni çekicilere aktarma yapılırken verilen hizmetin bedeli" deniyor ancak diğer yetkililer ile konuştuğumda bunun doğru olmadığını söylediler.
Her konteyner başı 257 TL. Çarpın 4000 konteyner ile, 1 milyon TL. Bununla da bitmiyor tabii.
Konteyner incelendi, mesela şüpheli durum var. Köpek ile aramaya geçilsin isteniyor. Konteyner indirildi hoop tekrar 250 TL ücret daha alıyor işletici.
Yarı sabit olan X-Ray cihazlarını kullanan bakanlık personeli, bakım onarımı da firmalara ait değil üstelik onu da bakanlık ödüyor. Hani araç kiraladınız bakım onarımını da sizin ödemeniz gibi.
Bakanlık gümrük kapılarındaki kantar paralarını Bakanlık bütçesine almak yerine özel şirketler hesabında tutarak yüzlerce araç kiralayacağına limanlardaki bu özel şirket istilasına son veremez mi?
Üstelik bahsettiğimiz tek Mersin limanı. Türkiye'deki tüm limanlarda durum bu şekilde...
Yapılması gereken çok basit aslında... Limanlara Bakanlık bünyesinde üç boyutlu X-Ray cihazlarının alınması. Aslında bu kadar basit... Alınan cihazlar bir iki yıl içinde de kendini amorti ediyor.
Anlamadığım Ticaret Bakanlığı'nın muhafaza emrine verebileceği X-Ray için bütçesi mi yok da özel şirketlere bu imtiyaz veriliyor?
Neden X-Ray cihazları özellikle özel şirketlerden alınıp para ödeniyor? Özel şirketlerin kontrol ettiği limanların uyuşturucu madde ve kaçakçılık merkezi haline geldiği görülmüyor mu?
Düşünün X-Ray cihazınız var. Alıcısı hazır. Kiralıyorsunuz. Personele de gerek yok. Bakanlık personeli kullanıyorsunuz. Bakımı da Bakanlık tarafından ödeniyor. Her kontrol olduğunda da ayrıca konteyner indir bindir, açma tarama işleminden para alıyorsunuz.
Mis gibi düzen değil mi?
Sonra Gümrük Muhafaza ve Emniyet Narkotik, uyuşturucu tacirleri ile mücadele etsin dursun! Edebilirse!
Belki de bilerek bu ticaretin önü açılmak isteniyor.
Kim bilir?
Ama yine de bu kadar olayın içerisinde büyük resme bakmamız gerek...
Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve Emniyet Narkotik imkansızlıklar içerisinde imkân yaratmaya çalışıyorlar.
Savcılar korkusuzca uyuşturucu tacirlerinin üzerine gidiyor. Ancak eksikliklerimiz var. Sahada mücadele edenlerin eksiklikleri var. Uyuşturucu tacirleri her gün yeni rotalar ve yöntemler buluyorlar. Verilen mücadele ve mücadeleyi verenlerin ellerindeki olanaklar ise yok denecek kadar az.
Biraz araştırdığınızda, her ay aynı yerde, benzer şekilde kokain yakalandığını görebilirsiniz.
Burada önemli bir detay var.
Daha önceki büyük yakalamaların yaşandığı operasyonlarda, kokainlerin yüklendiği muz kolilerinin olduğu konteynerlerin içerisinde, 2 adet uydu takip sistemi GPRS cihazı bulunmuştu.
Anlaşıldı ki bu cihazla, kokainin rotası hem satıcısı hem de alıcısı tarafından uydudan an be an takip ediliyordu.
Bu cihazların yazılım çözümü yapıldı mı bilinmiyor. Devlet muhtemelen yapmıştır. Fakat arada bir sıkıntı var. Bunca yakalamaya rağmen, uyuşturucu baronları dalga geçer gibi hâlâ aynı yerden sevkiyatı sürdürüyor.
Ayrıca uyuşturucuların geldiği ülkelerin adli ve güvenlik birimleriyle de bir türlü tam iletişim sağlanamıyor.
Dolayısıyla zehir ağı bir türlü tamamıyla çökertilemiyor.
Bugüne kadar bir defada ele geçirilen en büyük miktar olarak kayıtlara geçen 1 ton 300 kilo kokain ile ilgili soruşturma Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülüyor.
Sonucunda ne oluyor? Birkaç tutuklama dışında hiçbir şey.
Diğer tutuklamalar ile bağları nelerdir? Para transferleri ve asıl işlerin arkasındaki baronlara ulaşılamıyor ya da ulaşılmak mı istenmiyor?
Yani Panama'da, Bolivya'da, Kolombiya'da, Türkiye'de vs. Bu işlerin döndüğü ülkelerde hep bir yakalama oluyor ama bir türlü büyükbaşlara dokunulamıyor.
(Devam edecek.)