Musul aldatmaca mı? Musul yerine Cumhuriyet'e ve HDP'ye girdiler, sırada CHP var

Taner Timur“Evladı fatihan''ın kulaklarında hala özlemle çınlıyor: 17 Ekim’de, İstanbul’da Tayyip Bey gürlemişti: “Biz Musul operasyonu’nda da olacağız; masa da da!''. Oysa operasyon o sabah başlamıştı ve Türkiye yoktu....

Taner Timur

“Evladı fatihan''ın kulaklarında hala özlemle çınlıyor: 17 Ekim’de, İstanbul’da Tayyip Bey gürlemişti: “Biz Musul operasyonu’nda da olacağız; masa da da!''. Oysa operasyon o sabah başlamıştı ve Türkiye yoktu. Kimse davet etmemişti; aksine, “sizi istemiyoruz!'' diyorlardı.
“Masa'' ise bir hafta sonra, 25 Ekim’de, Paris’te toplandı. 13 ülkenin savunma bakanları katılmıştı. Avusturalya, Kanada, Yeni Zelanda bile vardı; Türkiye yoktu.
Peki, neler konuşuldu? Neler tartışıldı “Masa''da?
 Türk okuyucuları böyle bir toplantıdan haberdar dahi edilmediler.
***
Aradan bir hafta daha geçti; dün de TV kanallarından Irak ordusuna bağlı özel kuvvetlerin Musul’a girdiğini öğrendik. Şehrin doğusunda şiddetli sokak çatışmaları başlamıştı. Olay, DAEŞ savaşında bir dönüm noktasıydı; “sonun başlangıcı'' gibiydi! Türkiye için de son derece önemli sonuçlar doğuracak, yakından izlenmesi gereken gelişmeler yaşanıyordu.
Fakat hayret? Bugün gazetelere bakanlar, bu olayın haber bile olmadığını gördüler! Onun yerine bütün manşetlerde HDP eş-başkanlarının ve milletvekillerinin tutuklanması vardı.
Peki ya Musul?
Yoksa Musul bir aldatmaca, bir hedef şaşırtmaca mıydı? Misakı Milli nutukları, Lozan eleştirileri, “ödenmemiş alacak'' hesapları, aslında bir “iç rejim davası''nın süslü perdeleri miydi? Nitekim Musul, Musul! diye çığlıklar atılırken Resmi Türkiye boş da durmamış, Musul’a girmek yerine Cumhuriyet gazetesine, sonra da HDP merkezine girmek için hazırlıklar yapmıştı! Ve şimdi de sırada CHP var gibi görünüyordu. Anlaşılan Beştepe komutanlığında yürütülen “İkinci Kurtuluş Savaşı''nın ya da “Kutlu Yürüyüş''ün zorunlu aşamalarıydı bunlar! Asıl dava buydu!
***
Oysa bu kez Kral yalnızdı. 15 Temmuz yorumlarından birinde, Beştepe, MİT ve Emniyet’in bile “düşmanca'' bir tavır aldığını söylemişti. Son günlerde de “O akşam arkamda sadece millet vardı'' derken, sokağa dökülenlerin aslında milletin küçük parçası olduğunu çok iyi biliyordu. Bu yüzden de bu ülkede “Olağan Hal'' dönemi bitiyor; “Olağanüstü Hal'' dönemi normal yaşantımız haline geliyordu.
***
 Gerçekten de bu ülkede ilk kez sivil bir “Ara Rejim'' dönemi başladı. Ve öyle görünüyor ki “Sivil Anayasa'', “Başkanlık Sistemi'', “istikrar'' (!) tartışmaları görüntüsü altında da bu “Ara Rejim'' bir plebisitle millete dayatılmaya çalışılacak!
Oysa kuşku yok, yakın bir gelecekte bu “Ara Rejim'' de sona erecek; arkada büyük bir hasar bırakarak olsa da! Çünkü bu ülkede özgürlüğün, laikliğin, adaletin zaferi buna bağlı ve ülkenin en sağlam güçleri de bu değerlere inanıyor!
Yine de ufukta kara bulutlar dolaşıyor. Ve bugün bu ülkeyi bekleyen en büyük tehlike de, yenilgi korkusu içinde paniğe kapılmış oligarşik bir gurubun bu ülkeyi feci sonuçlar yaratacak bir dış maceraya sürüklemesi!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

ABC Kritik Haberleri

100. Yıl törenleri ve Cumhuriyet'i sahiplenme
Merve Dizdar, teşekkür konuşmasında Erdoğan'a övgüler sıraladı, ne olurdu?
Mitingi kalabalık göstermek için hangi hileleri deneyip yakalandılar?
İşte 4 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete'deki karar
Atatürk, İnönü, Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlığı geçerli değil mi?