Ömer ŞAHİN / Ankara
Bir gazeteci arkadaşımız CHP’nin önde gelen bir kurmayına sormuş:
- Kemal Kılıçdaroğlu‘nu CHP Genel Başkanlığı yarışında yenebilecek kimse var mı?
- “İki kişi var…”
Gizemli bir şekilde verilen bu kısa cevap arkadaşımızın merakını artırmış.
“Birisi herhalde Ekrem İmamoğlu, diğeri kim?” diye sormaya devam edince CHP’li kurmayı gülmeye başlamış:
Ya kardeşim ne Ekrem’i? Kemal Bey’i CHP liderliğinden ancak iki kişi indirebilirdi. İkisi de hayatta değil. Birisi Hazreti Ali diğeri de Mustafa Kemal Atatürk.
Şaka bir yana. Bu anekdot Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP içerisindeki gücünü anlatma açısından dikkat çekici…
2010 yılında CHP Genel Başkanı seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı girdiği bütün seçimler ve referandumları kaybetmesine karşın parti içindeki gücünü artırdı. 2019 yerel seçimlerinde Ankara, İstanbul, Mersin, Adana, Antalya gibi büyükşehirleri kazanınca parti içindeki gücünü pekiştirdi.
Eski rakipleri Muharrem İnce, Mustafa Sarıgül ayrılıp başka partiler kurdu.
Şu anda ortalıkta rakip olmayı düşünecek, o güce sahip kimse görünmüyor.
Ve şimdi de 6’lı masanın ve muhalefetin en güçlü Cumhurbaşkanı adayı.
Kim ne derse desin bir süredir etkili bir siyaset izliyor. Peş peşe başarılı hamleler yapıyor.
6’lı masayı oluşturma, yönetme becerisi ve muhafazakarlardan Kürtlere kadar yaptığı açılımlar “helalleşme” çıkışları Kılıçdaroğlu’nun ivmesini artırdı.
Belki de bir yıl önce kendi aklında bile olmayan cumhurbaşkanı adaylığı bugün muhalefetin en güçlü seçeneği haline geldi.
Kemal Kılıçdaroğlu artık aday olmayı istiyor ve uzlaşma sağlanırsa da olacak. Burası bir gerçek. Uzlaşma sağlanabilir ve yarışı kazanabilir mi?
Adaylığı kesin mi?
Bunun için garanti veremeyiz.
Şu ana değin konuşulmayan bir konuya değinmek istiyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu aday olur ve kazanırsa CHP ne olacak?
CHP’yi yönetmek Türkiye’yi yönetmek kadar zordur, denir.
Tarih boyunca kliklerin, iç tartışmaların, kurultay mücadelelerinin eksik olmadığı bir partidir CHP.
Buna ister demokratik zenginlik diyelim isterse başka bir şey. Parti içi mücadele her zaman yaşanmıştır, yaşanacaktır da.
Sorumuza dönersek.
Kılıçdaroğlu kazanırsa ne olur?
Normalde beklenen parti rozetini bırakıp “herkesin cumhurbaşkanı” olma sözünü hayata geçirmesidir, değil mi?
Erdoğan’ın partili cumhurbaşkanı olarak görev yapması sisteme dönük en büyük eleştiri konularından birisi değil miydi?
CHP cephesinde tablo hiç de öyle görünmüyor.
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilse dahi bir süre CHP Genel Başkanlığı’na devam edeceği söyleniyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçinceye kadar o yerden yere vurulan “Partili Cumhurbaşkanı” modeli devam edecekmiş. Bunun sebebi de parti içinde çalkantı yaşanmaması, birlik ve beraberliğin ancak bu şekilde korunabileceği düşüncesiymiş. Görüntü ve söylentiler bu yönde.
Bu evrilmenin sebebi de Kılıçdaroğlu’nun adaylık sinyali verdiği yaz aylarında parti içinde başlayan kıpırdanmalarmış. Bazı potansiyel isimlerin hareketliliği önce “Ak saçlı” sosyal demokratları kaygılandırmış ve bir grup isim Kılıçdaroğlu ile görüşerek uyarı yapmış, “Bir süre daha partinin başında kalmanız lazım” tavsiyesinde bulunmuş. Rivayete göre, 6’lı masada yer alan bazı liderler de CHP içindeki kıpırdanmalara işaret eden uyarılar yapmış.
Kılıçdaroğlu parti rozetiyle belirli bir süre cumhurbaşkanlığı yapmak isterse ortaya elbette büyük bir çelişki çıkacak. Böyle bir tabloyu 6’lı masa kabul eder mi, her şeyden önce Erdoğan’a tepki gösterip Kılıçdaroğlu’na oy veren seçmen bu durumu içine sindirir mi, bunlar yaşanması muhtemel sorunlar.
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olursa CHP’de neler yaşanır?
Kamuoyunda henüz yeterince tartışılmasa da siyasetin labirentlerinde sıkça konuşulan bir konu bu.
Öncelikle şunun altını çizelim. Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi koltuğu için düşündüğü isim partinin sözcüsü Faik Öztrak. Bu konuda kafası netleşmiş durumda.
Eğer cumhurbaşkanı seçilir ise kendisi bir süre parti üyeliğinden ayrılmasa dahi CHP’yi vekaleten ve fiilen Faik Öztrak yönetecek.
Kılıçdaroğlu, Öztrak’ı sadece “vekil” değil “asaleten” de kendi koltuğunda görmek istiyor.
Olası bir yarışta Kılıçdaroğlu’nun desteğinin avantaj olacağını kabul etmeliyiz. Faik Öztrak’ın da en büyük şansı bu olabilir zaten.
CHP’nin bir de kamuoyu ve örgüt gücü olan doğal adayları var.
Kurultay yarışında şansı daha yüksek görünen asıl isimler bunlar.
Cumhurbaşkanı adayı olarak nasıl CHP’li üç isim (Kılıçdaroğlu, Yavaş, İmamoğlu) üzerinde tartışma yaşanıyorsa CHP Genel Başkanlığı için de öyle.
Yine üç isim gündemde.
İlk akla gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı iki kez kazanma başarısı gösteren Ekrem İmamoğlu. Her ne kadar popülaritesinde aşınma olsa da İmamoğlu adaylık potansiyelini sürdürüyor. Siyasetin geleceğinde kalıcı olacak isimler arasında sayılıyor.
Bir diğer isim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son yıllarda en yakınında bulunan isimlerden Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı. Parti örgütü üzerinde en güçlü isim. İyi eğitimli, entelektüel ve yurt içi ve dışında sağlam ilişkiler kurmuş birisi ve “sakin güç” olarak görülüyor. Kamuoyunda yeterince tanınmamış olması en büyük dezavantajı.
CHP’nin Meclis ayağında öne çıkan Grup Başkanvekili Özgür Özel de bir diğer potansiyel isim. Meclis kürsüsünden ve TV ekranlarından yaptığı sert muhalefet ile belirli bir popülarite kazanan Özel’in kamuoyunda en çok tanınan CHP’li siyasetçilerin başında geliyor.
Gürsel Tekin İstanbul'u adım adım dolaşıyor
Potansiyel olarak isimlerini saydığım İmamoğlu, Salıcı ve Özel’in üçü de yeni nesil siyasetçiler. Bir de “ben de aday olabilirim” diyen deneyimli siyasetçi İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin var. Tekin son dönemde çok faal. Bir otobüs ile İstanbul’u adım adım dolaşıyor, bazen de başka illere gidiyor ve bunu etkili sosyal medya paylaşımları ile kamuoyuna duyuruyor. Gürsel Tekin’in şu anda asıl hedefinin yıllar önce görev yaptığı İstanbul İl Başkanlığı olduğu bilinen bir gerçek. Canan Kaftancıoğlu’nun İstanbul İl Başkanlığı son yargı kararından sonra kağıt üzerinde denebilir.
CHP’de İstanbul İl Başkanlığı yarışı kurultayın, genel başkanlık yarışının provası niteliğinde. İstanbul deyip geçmemek lazım. Toplam delegenin yüzde 15’i İstanbul’dan.
AK Parti’lilere atfedilen “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” sözünü CHP’ye, “İstanbul’u alan CHP Genel Başkanlığı’nı alır” şeklinde uyarlayabiliriz. İstanbul İl Başkanlığı mücadelesi içten içe sürüyor. Gürsel Tekin aradığı desteği Kılıçdaroğlu’ndan henüz alabilmiş değil. Ekrem İmamoğlu da boş durmuyor. Onun adayı da eski CHP milletvekili Gökhan Günaydın.
CHP, Kılıçdaroğlu aday olsa da olmasa da önümüzdeki dönem yoğun tartışmaların odağında olacak.