Gazeteci Yılmaz Özdil’in “Sedat Peker’in futbolculuk anıları” başlığıyla kaleme aldığı yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Tank fabrikamızı bile Katar’a peşkeş çektiler, Kanal İstanbul dahil Katar’a vermedik yer bırakmadılar, 80 milyonluk koskoca Türkiye’yi alt tarafı 300 bin nüfuslu Katar’ın dükkanı haline getirdiler, Katar’da askeri üs kurdular, Mehmetçik’i Katar’a bekçi yaptılar, asrın liderimiz ABD başkanında bile olmayan 400 milyon dolarlık uçağı kullanıyor, “Katar hediye etti” deniyor. Hiç kimse “nedir kardeşim bu Katar aşkı?” diye sormuyor.
Tank fabrikamızın akıbetini merak etmemiz için, tank fabrikamızın Rummenigge’ye mi verilmesi gerekiyor? Geçmediği köprüye, girmediği tünele, uçmadığı havalimanına, binmediği trene para ödüyor, hiç sesi çıkmıyor. O yandaş müteahhitlerden biri, futbol federasyonu başkanı olarak, pandemi yüzünden stadyumlara seyirci almayacağız desin, “federasyon istifa” diye bağırıyor.
Top’lumsal duyarlılık diye buna derim ben!
Bakın, Sedat Peker isyan ediyor…
“O kadar önemli dosyaları paylaştım, hiçbiri hakettiği değeri görmedi” diyor.
100 sene manşet yapsan gene de bitmeyecek miktarda haberler veriyor, yolsuzlukları, uyuşturucuyu, suikastları, kara paracıları, feto borsasıyla çökülen işadamlarını, ithal mafyayı, karanlık oligarkları, sivillere dağıtılan kalaşnikofları anlatıyor, bana mısın diyen yok.
Yandaşlar sansür uyguluyor, muhalif cenah bile görmezden geliyor.
Halbuki…
“Sedat Peker hangi futbol takımının taraftarı” diye manşet atayım, televizyonlarda iki ay tartışılmazsa mesleği bırakırım!