Gazeteci Uğur Dündar, bugünkü köşesinde vekilliği düşürüldükten sonra tutuklanan ve koronavirüs önlemleri kapsamında 31 Temmuza'a kadar ev hapsi verilen CHP'li Enis Berberoğlu'nu kaleme aldı.
Sözcü yazarı ve TELE1 Demokrasi Arenası programcısı Uğur Dündar, "Tutuklanıp cezaevine gönderildiğini öğrenince o günü hatırladım" dedi ve Hürrriyet'te birlikte çalıştığı Enis Berberoğlu ile olan anısını yazdı.
Uğur Dündar'ın yıllar önceki bu görüntüleri neden gündem oldu?
Dündar'ın yazısı şöyle:
"Tutuklanıp yeniden cezaevine gönderildiğini öğrenince o günü hatırladım.
İki yıl kadar önceydi…
Cezalandırılmasına neden olan yargı süreci devam ederken, Hürriyet'te biriktirdiğimiz anılarımızı tazelemek için İstanbul'dan kalkıp İzmir'e gelmişti.
Daha karşılama sırasında kucaklaşırken, dostlarının güler yüzlü, bol esprili bir kişilik olarak tanıdığı Enis'in yerini, gergin ifadeli bambaşka birinin aldığını fark etmiştim.
Hiç unutmuyorum insanı güzel hayaller kurmaya çağıran güneşli, limonata tadında bir bahar günüydü.
Onu biraz rahatlatabilmek ümidiyle Avukatı Murat Ergün ve dostumuz Atilla Köprülüoğlu ile birlikte, Ege'nin cennet köşelerinden Urla-Özbek Köyü'ndeki bir balıkçı lokantasına gittik.
Tam oturup garsona neler yiyeceğimizi söyleyecektik ki, beti benzi atmaya, sapsarı kesilmeye ve boncuk boncuk terlemeye başladı. “Hayrola, Enisciğim neyin var” diye sorduğumda “Gerginlik
abi, şimdi geçer” diyerek yüzünü yıkamak istedi. Üç dakika, beş dakika, on dakika geçmesine karşın gelmeyince, tuvalete koştuk. Bir de ne görelim? Sırtındaki gömlek sanki henüz yıkanmış
gibi ıpıslak değil mi? Öylesine ıslak ki, sıksan şarıl şarıl su akacak! Önce serinlemek amacıyla üstüne su sıçrattığını düşündük. Ama değildi. Boşanan ter, gömleğini bu hale getirmişti!..
Belli ki çok ciddi, hemen müdahale edilmesi gereken bir sağlık sorunu yaşıyordu. Hiç vakit geçirmeden ambulans çağırıp, Urla Devlet Hastanesi'ne götürdük. O geceyi hastanenin değerli
hekimleri ile çalışanlarının müşfik ilgi ve gözlemi altında geçirdi. Şakalaşıp güleceğimiz bir atmosferi hayal ederken, hiç umulmadık bir durumla karşılaşmış, ama ertesi gün iyileşip taburcu
edilmesiyle de teselli bulmuştuk…
Doktorlara göre; gazetecilikte geçirdiği stres dolu yıllarda bir meslek hastalığı olan yüksek tansiyona yakalanmış, yargı sürecinde yaşadığı gergin günler de rahatsızlığını tetiklemişti.
Enis'i yıllar önce Hürriyet'in ekonomi servisinde çalışırken tanımıştım. Başarılı işler yapıyor, kademeleri hızla tırmanırken, meslek büyüklerine saygıda da kusur etmiyordu. Önce servisin
şefliğine, sonra gazetenin Ankara temsilciliğine ve nihayet her gazete çalışanının rüyası olan Genel Yayın Yönetmenliğine kadar yükseldi. Bu süreç içinde birlikte, ödüllerle taçlandırılan özel
haberlere imza attık.
Genel Yayın Yönetmenliğinden alındıktan sonra siyasete atılacağını duyduğumda çok şaşırmıştım. Çünkü daha önceleri böyle bir düşünce taşıdığına yönelik hiçbir işaret vermemişti. Siyasette
de başarılı bir performans sergileyerek, kısa sürede CHP Genel Başkan Yardımcısı oldu.
Enis için özellikle yandaş medyada çok şey yazıldı, çizildi, hatta casus (!) olduğu bile öne sürüldü.
Oysa en yakından tanıyan kişilerden biri olan Avukatı Murat Ergün, onu anlatırken şunları söylüyordu:
“Enis Berberoğlu, duruşmalarda son söz olarak ‘vatan sağ olsun' diyecek kadar yurtsever, haksız yere içeride kalmayı reddedip, kendi sağlığını ortaya koyacak kadar özgürlüğüne tutkun biridir…”
Nitekim Meclis'te HDP'li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları ile birlikte milletvekilliklerinin düşürülüp, tutuklanmalarıyla sonuçlanacak karar alındığında “Eğer demokrasi için bir bedel
ödenecekse, bunu en başta CHP'liler öder” diyerek Murat Ergün'ün bu yorumunu haklı çıkardı.
Çünkü o, kişisel hesaplarla demokrasi ve özgürlüklerinden vazgeçenlerin, her ikisine de layık olamayacaklarını çok iyi bilen bir demokrasi ve özgürlük savaşçısıdır!.
NOT: Gece, Demokrasi Arenası yayınındayken Enis'in tahliye olduğu haberini aldım. Sevincimi sözcüklerle anlatamam."
Uğur Dündar, sosyal medyada gündem olan ‘kavga’ görüntüleriyle ilgili konuştu