Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Sırada Bosna ve Çeçenistan Savaşları var...

Son yazılarımızda Suriye ile ilgili konulara odaklandık. Dış politika konuları gittikçe sıkıcı ve kasvetli olmaya başladı. İçinde bulunduğumuz dönem Soğuk Savaş sonrasının iyimser döneminin bitip, tekrar jeopolitiğe ve büyük savaş senaryolarına döndüğümüz bir zamandır. Gorbaçov’un yakın zamanda dediği gibi, Soğuk Savaş büyüyerek devam edecek. Önümüzde İran, Kuzey Kore ve Çin savaşları var. Bu arada, Balkanlar ve Kafkasya’da yeni bölgesel çatışmalar olacak. Suudi Arabistan, Azerbaycan ve Pakistan’ın dağılması İran senaryosunu bekliyor. Ardından Rusya dağılacak. Bunların hepsi otuz senede olacak ve 2050’de yeni ve çok farklı bir dünyada yaşayacağız. Bu yazıda önümüzdeki on yılda neler olacağı ile ilgili bir özet yapacağız.

Suriye’den başlayalım. Suriye’de sırada bekleyen askeri konular şunlar;

- İdlib’in temizlenmesi; bu bölgede bir askeri çatışma kaçınılmaz gözüküyor,

- YPG/PKK ile ilgili sahada bir formül bulunması; Suriye ordusuna entegrasyon ya da ABD ile terörist paylaşımı,

- Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde kontrol ettiği bölgelerden zamanı gelince çekilmesi, Rusya ve Esad bu konuda ısrarlı,

- Kamışlı ve Deyrizor dâhil su ve petrol bulunan bölgenin kontrolü; (basına pek yansımasa da) Ruslar Deyrizor’u iki kere kurtarmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Deyrizor, ABD tarafını istiyor.

Siyasi çözüm için ise Anayasa Komisyonu’nun çalışmalarından kimse bir sonuç beklemiyor. Çünkü ortak bir karar için üç ayrı gruptan oluşan Komisyon’un %75 evet demesi lazım. Bunun için birbiriyle zıt bu üç gruptan ikisinin tamamen anlaşması ve üçüncü gruptan da %10 oy alması gerekiyor ki, bu çok zor gözüküyor.

Suriye’de gelinen statükonun uzun süre pek değişmeden devam edeceği, siyasi çözüme daha çok zaman olduğu görülüyor. Bunun ana nedeni, Doğu Akdeniz ile ilgili beklentiler. Doğu Akdeniz’deki paylaşım savaşı bitmeden, Suriye’de siyasi bir çözüm beklenmiyor. Doğu Akdeniz’de paylaşımın başlaması ise Kıbrıs konusunda tarafların bir siyasi çözüme ulaşması ile mümkün olabilir. Bu da çok zaman alacak. Bu yüzden, bölgede gözü olan bütün ülkeler deniz kuvvetleri ile burada uzun süre kalmak için kendine bir liman arıyor, üs kuruyor. Doğu Akdeniz’de önümüzdeki dönemde İsrail’den yeni hamleler bekleniyor.

Büyük hesaplar peşindeki ABD cephesinde ise ilginç şeyler oluyor. Küreselleşme;

- ABD’yi fakirleştirdi,

- Çin’i zenginleştirdi,

- Rusya’yı toparladı,

- Avrupa’da ise Almanya’da bile işler kötüye gidiyor, refah değil, geçim derdindeler.

2011 yılında ABD ve İsrail istihbaratının Irak’ta yetiştirip Suriye’ye gönderdiği IŞİD nüvesi, 2013 yılında El Kaide’den ayrılmıştı. 2014 yılından itibaren ise Suriye’nin kuzeyinde CIA’nın IŞİD’i ile Pentagon’un yetiştirdiği YPG/PKK savaşmaya başladı. Obama döneminde Orta Doğu’daki terör ve terörle mücadele işlerinin yani madalyonun iki yüzüne 6 trilyon dolar harcanmıştı.

Bir Amerikan hödüğü olan Trump ise tüccar ve para düşkünü. Batılı şirketlerin dışarı gitmesinin nedeni maliyetlerin ucuz olmasıydı. Trump, ABD şirketlerini ülkeye geri çekerek ülkesinde istihdam yaratmak isterken, ülkesine dış göçü de durdurmayı hedefliyor. Boşuna para harcandığını düşündüğü Orta Doğu’dan tamamen çıkmak istiyor. Suriye’deki petrolü bir değeri yok, kendi petrolü yeterli olmayan Şam zaten Irak’tan petrol alıyor. Ama ABD’deki Pentagon ve istihbaratçıların başını çektiği savaş ekibi ABD küresel imajı için illa kalmak gerektiğini düşünüyor. Eğer Orta Doğu’dan çıkarlarsa dünya üzerinde ABD’ye güvenecek ülke kalmayacağını öngörüyorlar. Trump da savunmaya yılda bir trilyon dolar harcıyor ve bunun parasını başka ülkelerden zorla almaya çalışıyor.

İkinci dönemde de başkan seçilmek isteyen Trump, lobilere göre davranıyor. Bu yüzden, ABD, Suriye’den çıkmayacak. Bağdadi’nin öldürülmesi ise Bush’tan beri süregelen bir seçim öncesi Amerikan klasiği. Seçim yatırımı olarak Bush, Irak El Kaidesi lideri Bağdadi’yi, Obama ise Usame Bin Ladin’i öldürtmüştü. Trump’a ise gözü gibi sakladığı IŞİD lideri Bağdadi kalmıştı. Ancak, Trump’ın azil süreci başladı ve büyük ihtimalle ya azledilecek ya da seçimi kazanmayacak. İktidara şahin kanat olan Yeni Muhafazakârların (Neo-Cons) gelmesi bekleniyor. Bu ise sıradaki savaşların önünü açarken, Trump’ın Orta Doğu’da ki dostlarını iyi günler beklemiyor.

Salman ve Sisi’nin zaten gidici olduğunu söylemiştik. Son durumu özetleyelim. Suudi Arabistan’daki sıcak gündem şuanda ARAMCO Petrol Şirketi’nin tamamen satılmasına kilitlenmiş durumda. Satılmasını isteyen Salman çünkü buradan gelecek para ile kendini iktidarda tutacak; bir kısmını etrafına dağıtacak, büyük kısmı ise Trump’a gidecek. Ev ya da göz hapsindeki muhalifler ise dört gözle Salman’ın gitmesini bekliyor. Suudi Krallığı, ortadan kalkabilir. Mısır’da ise Sisi yönetimine her an her şey olabilir. Ordu, istihbarat hatta iş adamları ikiye bölünmüş durumda. Mesele İran senaryosu; Sisi, Ordusunu, Salman ise asker kaynağı Pakistan’ı savaşa ikna edemiyor. Suudi Ordusu da huzursuz.

Irak’ta da durum karışık. Bu ülkeyi karıştırmak için üç yöntem kullanılageldi. Geleneksel Sünni-Şii çatışması artık gündemde değil çünkü Sünniler tamamen sindirildi. İkinci yöntem etnik çatışma idi ama Arap-Kürt çatışması yakın zamanda gözükmüyor çünkü Kürtler başka senaryolara lazım olacak. Son yöntem İngilizler ve Suudiler tarafından keşfedildi; Şiilerin kendi içinde çatışması. Burada şimdilerde Arap Şiiler ile Fars Şiiler çatıştırılıyor. Ayaklananlar İran Konsolosluğu’na Irak bayrağı çekecek kadar ileri gittiler. Çatışmanın nedeni Şiilerin yoğun yaşadığı Güney’de elektrik ve su kesintileri. Üstelik suyu kesen ise kendi ihtiyacı nedeni ile İran. Irak’ın kuzeyinde de işler iyi gitmiyor. Barzani ve Taliban ekolü çekişiyor. İran, gene Talabani tarafını destekliyor ve birilerini satın alıyor. Türkiye ise Neçirvan Barzani’ye oynuyor.

Irak, Lübnan ve Yemen’de olanlar İran için alarm çanları. Bir bir dışarıdaki kolları kesiliyor. Ancak İran zaten intihar etmek istiyor. İçeride Muhafazakâr ve Modernist çekişmesi büyüdü ve ülkenin sonunu getirebilir. Irak ve Suriye’den çekilmeyi tartışıyorlar. Çekilirlerse Muhafazakâr başkan Hamaney’in sonu gelecek ve muhtemelen zaten kaynayan ülkede daha büyük isyanlar başlayacak. Beluşlar ve Ahvazlar (Arap Şiileri) zaten ayaklanma halindeler. İran’daki Türkmenler Şii ve İran’ın Şiiliğin sigortası konumundalar. Türk olan Hamaney’i destekliyorlar ve rejimle yakın ilişkileri nedeni ile ayaklanmaları beklenmiyor.

Türkiye’ye gelince ilk gündem Suriyeli sığınmacıları geri dönüşü, dönmeleri için ev ve okul gibi yatırımlar yapılıyor. İran senaryosu konusunda Türkiye, gönülsüz olmaktan öte savaşı istemiyor çünkü sonrasında neler olacağı Irak ve Suriye örneklerinden belli. Ancak, Trump ile yapılan gizli pazarlıklar PKK karşılığı İran üzerine gibi gözükse de asıl büyük proje Rusya ve Çin ile ilgili.

Makalenin devamı için;

{{unknown}}
{{unknown}}

Toplam 2173 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.