Sözcü yazarı Rahmi Turan: AK Parti, yalnız geri vitesi olan bir araç gibi

AKP 20 yıldır iktidarda…

Bu sürenin sonunda ülkenin geldiği nokta şu:

Türk halkı korkunç sıkıntılar içinde yaşıyor!

2022, sanırım bu iktidarın son yılı olacak!

2023 yılının Haziran ayında seçim var.

Bütün işaretler, AKP'nin iktidardan gideceğini gösteriyor!

★★★

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır gezisi, AKP'nin, o bölgede de kan kaybettiğini gösterdi.

Güneydoğu'da bugüne kadar CHP'nin esamesi okunmuyordu… Seçimlerde aldığı oylar gülünç denilecek kadar azdı…

AKP ve MHP'nin Seçim Kanunu teklifi, haftaya TBMM'de

Uzun süreden sonra ilk defa Diyarbakır'a giden Kılıçdaroğlu'nun bu gezisinde gördüğü büyük ilgi ve samimi sevgi, Güneydoğu'da önemli bir değişimin habercisi oldu.

★★★

AKP neden çöküş sürecine girdi?

Şöyle bir düşünelim: 20 yıldır Türkiye'yi yöneten AKP nede başarılı oldu, hangi dalda ülkeyi daha ileri götürdü?

Ekonomide mi?

Hukukta mı?

Adalette mi?

Demokraside mi?

İnsan haklarında mı?

Sağlıkta mı?

Özgürlüklerde mi?

Tarım ve hayvancılıkta mı?

Milli Eğitimde mi?

Kültür ve sanatta mı?

Tüm bu dallarda bırakın iyileşmeyi, maalesef irtifa kaybettik…

AKP sadece geri vitesi olan bir araç gibi sürekli geriye gidiyor!

Ülke 20 yılda büyük haksızlıklara, yolsuzluklara sahne oldu.

Özetle, iktidar kutuplara ayrılmış mutsuz bir toplum yarattı!

★★★

Son dönemde “Faiz sebep, enflasyon sonuç” teorisiyle ekonomimiz allak bullak oldu.

Merkez Bankası, tepeden gelen talimatla faizleri indirmeye başlayınca bütün dengeler bozuldu, bunun sonucunda dolar da, enflasyon da patladı.

Bu saatten sonra iktidarın ekonomiyi toparlaması çok zor, hatta imkânsız…

Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu: Yokların efendisi, Tayyip Erdoğan

Ülkede sarsılan güven yerine gelmedikçe hiçbir işin düzelmesi mümkün değil!

Yönetimde yapılan hataların bedelini, korkunç fiyat artışlarıyla ne yazık ki, halkımız ödüyor ve uzun süre ödemeye devam edecek!

Ülkemizde, atasözü söylemek bile çok tehlikeli!

Öyle bir ülke hâline geldik ki, şaşırmamak mümkün değil.

Artık, binlerce yılın süzgecinden geçen atasözlerini söylerken bile çok dikkat etmeliyiz. İsim belirtilmediği halde alınanlar oluyor!

İşte, meslektaşımız Sedef Kabaş, Tele-1'de söylediği bir atasözünün kurbanı oldu…

Savcı, 49 gün cezaevinde kalan Sedef Kabaş için 12 yıl 10 aya kadar hapis cezası istiyordu. Mahkeme 2 yıl 4 ay hapse karar verdi ve tahliye etti… Şimdi davanın üst mahkemeye itiraz süreci var.

Sedef Kabaş'ın duruşmada:

“Cumhurbaşkanı'na hakaret etmedim, etmem, edilmesini de onaylamam. İktidarı gerekirse en ağır şekilde eleştiririm. Takdir edersiniz ki, bunlar ifade özgürlüğü kapsamındadır ve gazetecinin görevidir” diye savunma yaptı.

Tutuklu olduğu sürece dimdik duran Sedef Kabaş, cezaevinden çıktıktan sonra da:

“Destekleri için milyonlara teşekkür ediyorum. Haklıysanız korkmayacaksınız, haksızlık varsa da susmayacaksınız” diye konuştu…

Geçmiş olsun Sedef kardeşim… Ülkemizdeki basın özgürlüğü böyle bir şey işte… Atasözü söylemek bile çok tehlikeli!

TEBESSÜM

“Kim şişirdi gözünü?”

Genç kadın, annesinin evine bir gözü mosmor olmuş bir şekilde gider…

Kadın, kızını o halde görünce:

“Aman Allah'ım” der “Ne oldu sana böyle kızım? Kim yaptı bu hayvanlığı? Gözünü kim şişirdi?”

“Kocam yumrukladı!”

“Peki, kocan yurt dışında değil miydi?”

Genç kadın üzüntüyle boynunu büker:

“Ben de öyle sanıyordum ya anneciğim!”

GÜNÜN SÖZÜ

İyi yönetilmeyen ülkelerde yaz günü bile kar yağar!