Prof. Dr. İ. Melih Baş
Prof. Dr. İ. Melih Baş - Dünya Beyin Günü (22/7) ve sürdürülebilir kalkınma

Dünya Beyin Günü (22/7) ve sürdürülebilir kalkınma

Dünya Nöroloji Federasyonu (WFN) her yıl 22 Temmuz’u Dünya Beyin Günü (DBG) olarak bir tema ile kutlamaktadır. Bu yıl DBG ‘Beyin Sağlığı İçin Temiz Hava’ olarak belirlenmiştir. Bu tema tam da Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma için Ocak 2016’da yürürlüğe giren 17 Hedef’i ile örtüşüyor…Bunların tam çizelgesine ağ içinde ulaşabilirsiniz. Özellikle DBG ana teması ile ilgili olanı anımsayalım birlikte: 13. İklim Eylemi

Birleşmiş Milletlerin bu 13. Hedef ile ilgili açıklamalarına bir göz atalım.

Dünya üzerinde iklim değişikliğinin ağır etkilerini bizzat yaşamayan tek ülke yoktur. Sera gazı emisyonları artmaya devam ediyor ve şu anda, 1990 yılındaki düzeye göre % 50 artmış durumumdadır. Doğu Avrupa ve Orta Asya büyük sera gazı emisyonu üreticileri değiller, ancak iklim değişikliğinin sonuçlarından orantısız biçimde zarar görüyorlar.

Batı Balkanlardaki sel felaketi binlerce evi yıkmış ve insanları yerinden etmiştir. Küçülen buzullar ve Orta Asya’da azalan su kaynakları, sulama ve hidroelektrik üretimini ciddi biçimde etkileyebilir. Moldova ve Güney Ukrayna’da ağır kuraklık yaşanıyor ve büyük zirai kayba neden oluyor.

Bölge genelinde insanlar sera gazı emisyonlarını düşürmek, can kurtarmak ve toplumların düze çıkmasına yardımcı olmak için seferber olmuş durumdadır. Hırvatistan’ın başkenti 2050 yılına kadar sıfır karbonlu şehir olacağını vaat etmiştir. Belarus’un turbalık alanlarında karbonun yeraltında güvenle saklanması için emsalsiz adımlar atılıyor. Gürcistan şimdiden, sel felaketine karşı ileri uyarı sistemleri ve daha iyi koruma geliştirmiştir.

Küresel ısınma, insanların hayatını ciddi ölçüde etkiliyor. Bu açıklamaların ardından Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) şöyle diyor: Hemen şimdi harekete geçmeliyiz.

Türkiye’de hava kirliliği ne durumda acaba? Çevre Mühendisleri Odası’nın 2018 yılı başında yayınladığı Hava Kirliliği Raporu’na göre, Türkiye’de 81 ilden sadece 6’sının (Artvin, Bitlis, Eskişehir, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale) havası temiz. En kirli illerin başında İstanbul, Ankara, Adana, Amasya, Manisa, Bursa, Denizli, Niğde, Tekirdağ, Hatay, Yalova, Sivas, Kahramanmaraş, Kütahya, Sakarya, Kırklareli ve Samsun geliyor. Hava kirliliği hem zararlı biyo aerosoller (gaz halde bulunan herhangi bir kütle içerisindeki katı ve sıvı parçacıklar, örneğin pollenler, mikroplar, toksinler) hem kimyasal (doğal veya insan yapısı) bileşiklerin yarattığı küresel ve yayılan bir kirliliktir. Hava kirliliğinin yanısıra artan bir mesleksel ve konutsal hava kirliliği de ortaya çıkmıştır. Hastane personelinin kemoterapi süreçlerinde maruz kaldığı kirlilik, biyolojik döngüde yüzey sularında ortaya çıkan kirlilik gibi. Çevresel kirleticilerin kimyasal yapısı karmaşık ve değişkendir. Karbondioksit ve metan gibi kimi gazlar organik atıklardan doğal olarak atmosfere atılır. Birçoğu da insan yapısıdır.

Çevre Mühendisleri Odası raporunda kirletici kaynaklar kükürt dioksit (SO2), partikül madde (PM 10 ve PM 2,5), azot oksit, karbonmonoksit ve ozon olarak sıralanıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği PM 10 değerinin günlük ortalama sınır değeri 50 mikrogram/metreküptür. Bunun 1 yıl boyunca sadece 35 gün aşılmasına izin verilmekte. Bizde ise bu aşılıyormuş! Bize rekor mu dayanır?

Hava kirliliğinin birincil kaynakları nelerdir sorusuna yanıt ikili: kimileri volkanik püskürmeler, faaliyetler, yangınlar gibi doğal olanlar; kimileri de insan etkinlikleri. Ana kaynak sanayi, ulaşım ve iklimlendirme (soğutma-ısıtma) için kullanılan enerjiyi sağlamak amacıyla kullanılan fosil yakıtlar. Tarım uygulamaları, kümes hayvancılığı ve ormansızlaşma da diğer önemli kaynaklar olarak belirtilebilir.

Peki, hava kirliliği beyin sağlığını gerçekten etkiliyor mu?

Kirlilik ve Sağlık Lancet Komisyonu 2017’de yayınladığı raporda hava kirliliğinin nörolojik bozukluklara yol açtığını belirtmişti. 29 Kasım – 1 Aralık 2017 tarihleri arasında Strasbourg’da (Fransa) yapılan 2. Uluslararası Çevre Sağlığı Toplantısı’nda hava kirliliğinin beyin ve sinir sistemi üzerindeki etkileri tartışma konusuydu. Hava kirliliği GBD (Global Burden of Diseases, Injuries, and Risk Factors) olarak tanımlanıp küresel bir kamu sağlığı meselesi olarak tanınmaktadır. Raporlanan çalışmaya göre, 2016’da küresel çapta 6 -7 milyon ölüme yol açmış; eğer önlem alınmazsa bu rakam 2050’de iki katına çıkacak gözüküyormuş. Eşitsizlik burada da çalışıyor: Düşük ve orta gelirli ülkeler bundan en büyük payı alıyorlarmış: % 92! Hava kirliliğinin beyin üzerine etkileri konusunda küresel çapta veriler mevcut değil. Ancak yine de kimi bilgi ve bulgular var. Örneğin, hava kirliliğinin felçlerin yüzde 30’unun kaynağı olduğu gibi. Hava kirliliğinin etki mekanizmasını açıklamak için şu yaklaşım kullanılıyor: katı parçacıkların karışımı ile havada ve gazlarda bulunan ozon ve nitrojen dioksit gibi sıvı damlacıkların damarsal sistemde oksidatif (yükseltgen) stres ve enflamasyona (yangılanmaya) yol açması.

The Lancet (Neurology) dergisi hava kirliliği ve beyin sağlığı kapak dosyası olan bir sayı planlamış ve duyurmuş.

GBD 2015 çalışmasında hava kirliliğinin demans konusundaki ikinci en büyük etken olduğu net olarak ortaya konmuş.

Hava kirliliğinin matematik ve bellek gibi konularda bilişsel işlevlerde yitime neden olduğu konusunda da çok ciddi çalışmalar mevcut.

Hava kirliliği çocuklarda da (anne karnındaki dönemden başlayarak) beyine etkilerde bulunuyor. Bu bağlamda özellikle beyini etkileyen dizgesel yangılanma (sistemik enflamasyon) ve bağışıklık dizgesi düzensizlikleri vurgulanıyor.

İklim ve çevresel değişikliklerin sağlığa etkileri Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) dört temel hedefinden biri haline gelmiş; iç ve dış ortamlar için bir Hava Kalitesi Rehberi hazırlanıp yayınlanmış. DSÖ bu çalışmayı Birleşmiş Milletler’in bu yazıda bizim de dikkat çekmeye çalıştığımız 17 Hedef ile eşgüdümlü yürütmekteymiş.

Bu konuda Türk Nöroloji Derneği İstanbul’da 22.7.2018 tarihinde bir panel düzenledi. Panelde Dünya Nöroloji Federasyonu’nun Çevresel Nöroloji Uygulamalı Araştırma Grubu (ENRG) Başkanı Prof. Dr. Jacques Reis ‘Hava Kirliliği ve Beyin Sağlığı’ başlıklı bir konuşma yaparken, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Semih Ayta ise ‘Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri’ başlıklı bir sunum yaptı.

Bu arada temel ve klinik nörobilim alanlarında çalışanların oluşturduğu bilimsel amaçlı bir Beyin Araştırmaları Derneği kurulmuş olduğunu da belirtip geçelim (bkz.

Toplam 1583 defa okunmuştur.

Prof. Dr. İ. Melih Baş diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.