Mehmet Tanlı
Mehmet Tanlı - Yeni mültecilerin Almanyaya uyum süreci

Yeni mültecilerin Almanyaya uyum süreci

Almanya hepimizin bildiği gibi özellikle iki yıl önce Ortadoğudaki savaşlardan kaçan insanlara kapılarını açarak  AB ülkeleri içerisinde en çok Mülteciyi aldı. Almanyaya gelenlerin büyük bir çoğunluğu Suriyeli ama aralarında Afgan, Afrikalı, Azerbaycanlı, Kırgız, Çeçen,Uygur, Balkan ülkelerinden ( Makedon, Sırp, Romanlar ve Kosovalı ) ve Bengaldeşlide var.

Gelenlerin yani hemen hemen hepsi demokrasilerin olmadığı ülkeler.

Bu Mülteciler arasında yine farklı sosyal sınıflar ve etnik kökenlerden, mezheplerden ıinsanlar var .

Hayat hikayeleri yürek yakıyor.

Hemen hemen her şeyini kaybetmiş  insanlar var Suriyeli Mülteciler arasında.

Gelenlerin hepsi ya ekonomik, ya siyasi yada etnik, dini inancından, mezhebinden dolayı ağır baskı görmüş, takibe uğramış , yasaklardan bıkıp bezmiş kaçmış insanlar .

Suriyeli Mültecilerinin sayısal olarak çoğunluğu Suriyede var olan Esad iktidarına karşı ama dolduruşa geldiklerini söyleyen ve bundan pişmanlık duyan İşidtende kaçıp canını kurtaran Arap ve Kürt/Ezidi kökenli insanlar.

Almanyanın tarihinde böylesi bir kitlesel göç hiç olmamış, görülmemiş. Almanyaya ilk göçmenler Weimar Cumhuriyetine gelen Polonyalı, Çek ve diğer Slav Gruplarmış.

Bu insanlar genelde ağır sanayide, Maden ocaklarında çalıştırılmışlar. Ama ilk düzenli göç 1940 ve 1950 li yıllarda İtalya, İspanya, Yunanistan ve bizim Türkiyeyle yapılan anlaşmalar sonu başlamış.

Birinci kuşak Türklerde başlangıçta burada topluma uyum konusunda büyük sosyal zorluklar yaşamışlar ama sonradan makus talihlerini kırarak bir başarı hikayesi yazmışlar o kıt imkanlara rağmen.

Bugün burda Türkiyelilerin olmadığı, bulunmadığı iş alanı hemen hemen yok gibi.

Bunlar yeterlimi elbette hayır..

Bugün Alman devleti yeni Mültecilere verdiği hakları, sunduğu imkanları ne yazıkki bizim 1. Kuşağa hiç tanımamış.

Bugün yeni Mülteciler ücretsiz Almanca/ Uyum Kursu, Ev kirası yardımı, Çocuklarının eğitim masrafları , ailece sağlık sigortasıyla sağlık hizmeti ve yaşamları için maaş alıyorlar.

Bugün Almanya burda kalma şansı olan, oturma izni alan savaş Mültecilerine verdiği ücretsiz Dil ve Uyum kurslarını zamanında bizimkilere verse Türkiyelilerin uyum süreci belkide çok daha hızlı olurdu.

Almanlar bu son gelen Mültecileri önce dil kurslarıyla sonra eğitim yoluyla, meslek kurslarıyla topluma entegre etmeye çalışıyorlar.

Oysaki Türklerin çocuklarını 60 lı, 70 li yıllarda hemen Kreşlere almamışlar. Sağlık sigortalarını ödememiş, ücretsiz doktor ziyareti, hastanenede tedavilerini yapmamışlar.

Almanya dünyada organizasonu en iyi yapan ülkelerden birisi. Göç ve uyum daireleri bu konuda tüm sosyal ve diğer kdevlet urumlarıyla, okullarla koordineli olarak çalışıyor.

Bir yıl öncesine kadar her şehirde kasabada Mültecilere yardım için gönüllüler dernekleri, insiyatifleri kuruldu. Geçen yıl Noel öncesi Alman bir ailenin on beş mülteci çocuğa pahalı Noel hediyeleri verdiğini geçici olarak çalıştığım Kampta kendi gözlerimle gördüm.

Müthiş bir hoşgörü kültürü vardı yani o zaman taaki Köln garında yılbaşı gecesi alman kadınlara kızlara toplu taciz, tecavüz ve İşidli Mültecilerin Münihte Berlinde ve farklı şehirlerde yaptıkları kanlı eylemlere kadar.

Şu anda o yardım ve bağış ruhundan çok az eser kaldı diyebiliriz.

Çünkü politik İslamın acımasız, demokrasi düşmanı militanları nankör biçimde aynı Türkiyedeki gibi aynı boyutta olmasada burdada kendisine kucak açan, korumaya alan, iş, aş veren insanları öldürdüler.

TIR la geçen yıl bu zamanlar bir Arap Mülteci Berlinde adamların  Noel pazarlarına girip on iki kişiyi ezdi , öldürdü.

Bu nedenle bu insanların buraya uyumu konusunda Almanyayı çok zorlu günler bekliyor.

Genelleme asla yapamam ve bu benim politik görüşüme yakışmaz ama hem bu Mültecilerin çoğunluğu, hem Avrupanın Güneydoğusu Bulgaristan ve Romanyadan gelenler Almanyada problemli, sorunlu gruplar olarak kalacaklar.

Çünkü bu alanda çalışıyorum ve başka şehirlerdeki çalışmaları detaylarına kadar gözlemliyorum. Onlara özelliklede çocuklarına eğitim alanındaki sorunlarında iş arkadaşlarımla birlikte hizmet veriyor, çok yardım ediyorum

Mültecilerin ne yazıkki bir çoğu Almanca öğrenmiyor yada ülkesinde eğitim almadığı, okuma yazma bilmediği için öğrenmek istesede çok zorlanıyor.

Mültecilerin eğitimli, bilinçli olanları ise müthiş çaba ve gayret gösteriyorlar. Onlara kimse bir şey demiyor.

Ama yeni Mültecilerin çoğunluğu çok tutucular ve bir Hristiyan ülkesinde kendi geleneklerini, dinlerinin emrettiklerini her şeyin merkezine koyuyorlar. Bu Almanların hiç hoşuna gitmiyor.

Tuhaf taleplerle geliyorlar Almanlara .

Bu talepler nelerdir?.

Bazıları Kız çocuklarını spor ve beden eğitimi dersine , sınıf gezilerine yollamak istemiyorlar.

Okul mensalarında, kantinlerindeki yemekleri islami usüllere göre pişirilmesine , yemeklerde tavuk, kümes hayvanlarının eti olmasına rağmen yemiyorlar.

Daha bir kaç gün önce yeni bir haber düştü Orta Almanyada Hessen Eyaletinde, Bremende, Hammda, Hamburgta, Kassel /Oberzwehrende yada bir çok başka şehirde müslüman kadınlar kendilerinin havuza gireceği saatlerde erkeklerin sokulmamasını yada bir perdeyle havuzun ayrılmasını talep etmişler.

Neden diye soran havuz yetkililerine dinimiz erkeklerle aynı yerde suya girmemizi yasaklıyor diyorlarmış.

Almanlar bu nedenle şaşkın birazda öfkeli .

Bunlara geçen yılbaşı Köln Tren istasyonunda Alman kadınlara toplu tacizi,tecavüzleride ekleyebiliriz. Bu çirkin şeyleri elbette mültecilerin hepsi yapmıyor ama azınlığı yapsada negatif biçimde müthiş göze batıyor.

İşte bu yüzden yeni kurulan aşırı sağcı,ırkçı Parti AfD ( Almanya için Alternatif Partisi) 24 Eylüldeki seçimlerde oy patlaması yaparak Alman Parlamentosu Bundestaga 94 Milletvekili soktu. Bu nedenlede Parlamentoda aritmetik değişti ve Almanlar Hükümet kurmada zorlanıyorlar.

Şu anda ibre yine Başbakan Bayan Merkelin Hristiyan Demokratlar Partisi CDU ile Sosyal Demokratların ( SPD)  büyük koalisyonuna döndü.

Tüm bu yukarda değindiğim Mülteciler ve Balkanlardan gelen yoksul Bulgar ve Romenler nedeniyle biz Türkiyelilerin, Türkiyenin değeri burda anlaşılmaya başlarken AKP-Almanya krizi patlak verdi ve iki tarafın arasında soğuk rözgarlar esiyor.

Nüfusu azalan, çocuk yapmayan Almanlar milyonlarca göçmeni II. Dünya savaşında dünyanın dört bir tarafına yayılan kendi geçmişlerinde yaşadıklarından dolayı kucak açtıklarına pişman olmak istemiyorlar ama Mültecilere karşı büyük bir Antipati var şu an.

Mültecilerin Almanyaya bir vefa borcu var. Burdaki fırsatları kullanmaları, ellerine geçen şansı iyi kullanmaları gerekiyor.

Almanya bu kültürel farklılıktan kaynaklanan sorunlar ve yaşam felsefesi bam başka olan bu insanların Almanyaya uyum sorununu orta vadede mutlaka çözmek ve işi şansa, kendi akışına bırakmak asla istiyor .

Çünkü çözülmezse Irkçılığın artmasından , sosyal patlamalardan ödü kopuyor.

Bu nedenlede Alman hükümeti İltica dilekçesi kabul olmayan ülkeyi terk etme kararı alınmış Mültecilere gönüllü olarak ülkelerine geri dönmeleri için Aile başı 3 bin Avro öneriyor. Bu rakam isveçte 6 bin Avroymuş

Süreç işliyor. Bakıp, yaşayıp göreceğiz ama bu ne kadar sürer bilemeyiz.

Dileğimiz Travma yaşamış , büyük rislker alarak dereleri, tepeleri, denizleri aşarak , hatta insan tacirlerine büyük miktarlarda paralar ödeyerek Almanyaya girmeyi başarıp buraya sığınan bu insanların burada huzurlu, mutlu yaşaması, yeni bir hayat inşa etmeleridir.

Aşk ile...

Günün Sözü: Sevdirmeye gayret etme kendini, sevilmeye terket... Charles Bukowski

Toplam 2404 defa okunmuştur.

Mehmet Tanlı diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.