Nahit Duru
Nahit Duru - Bursa Ulu Camiinde iki olay...

Bursa Ulu Camiinde iki olay...

Bursa Ulu Camiinin önünde bir canlı bomba... Kendini patlatıyor. Canlı bomba öldü, 13 yurttaşımız yaralandı. Canlı bomba, ilk belirlemelere göre. Ahmet Davutoğlunun henüz Başbakan olmadan önce, "öfkeli gençler" ve "hoşnutsuzlukların doğurduğu öfke" diye savunmaya çalıştığı IŞİD militanlarından biri...

Saldırı Ulu Camii önünde olunca, aklıma buradaki bir  olay ve zamanın Cumhurbaşkanının tepkisi geldi.

Bursa Ulu Camii yıllar önce 1957 yılında birkaç mürteci - gerici - Bayarın deyimi ile "yobaz" tarafından basılmıştı. Din adına camiye kılıçlarla giren mürteciler mimbere çıkarak "biz mehdiyiz" diye bağırdıktan sonra cemaati rehin almaya kalkmıştı.

Olayı, "Bursada kendini bilmez birkaç yobaz, 1957 seçimleri öncesi bir Cuma namazında biz mehdiyiz diye ellerinde kılıçlarla Ulu Camiinin  minberine çıkmışlar" diye anlatmış dönemin Bursa Valisi İhsan Sabri Çağlayangil.

Cemaat arasında bulunan bir polis, halkın da yardımıyla yobazları kıs kıvrak yakalayıp valiliğe götürüyor. 

Zamanın tek iletişim aracı Radyo baskını yapanları "iki meczup" yani "deli" diye niteleyerek veriyor haberi. 

O günlerde Bursa Cumhuriyet Savcısı olan Turhan Kapanlı henüz soruşturmaya başlayacakken, olayı haber alan Cumhurbaşkanı Celal Bayar Vali Çağlayangili arayarak, olayın "laiklik karşıtı" bir hareket olduğunu, bunun  "İki meczup" denilerek geçiştirilemeyeceğini vurgulayarak, şunları söylüyor:

Vakayı şimdi öğrendim, dedi. Ne hareketin çabuk bastırılmış olması, ne de yapanların aczi, hadiseyi küçümsemeye sebep teşkil etmemelidir. Vakanın din ve dindarlıkla bir ilgisi yoktur. Bunlar, Müslümanlığın ticaretini ve simsarlığını yapanlardır. Yalnız olamazlar. Mutlaka akıl hocaları, taraftarları, teşvikçileri vardır. Hadisenin mihrakına inmeli ve bütün şebekeyi süratle meydana çıkarmalısınız...

...Atatürkün irtica karşısındaki hassasiyetini hatırlayınız. O sağ olsaydı bu olay karşısında ne yapacak idiyse, biz de bugün onları yapmalıyız. Böyle hareket etmenizi, neticeye süratle ulaşmanızı yaşınızdan bekliyor ve sizden istiyorum. (1)

Dikkat ediniz, Bayar bu yobazları, "öfkeli gençler" veya "hoşnutsuzlukların doğurduğu öfke" olarak nitelemiyor ve gereğinin yapılmasını emrediyor.

Laiklik hassasiyetine vurgu yapıyor, olayın arkasının araştırılmasını istiyor.

Bugünün önemli makamlarını işgal edenlerin bir bölümü hala laiklikle, Atatürk ilkeleri ile uğraşıp ülkeyi geri götürmeye çabalıyor, bir kısmı ise gericilere ışık tutup, oy avcılığı yapmaya çalışıyor...

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsmail Kahramanın laiklikle ilgili düşüncelerine yanıt veriyor:

 "Laiklik devletin, tüm inançlara, ateistler dahil tüm gruplara eşit mesafede olması; tüm inanç gruplarının devletin güvencesi altında olmasıdır. Türkiyede TBMM Başkanımızın bazı ifadelerinden hareketle yaygara koparılarak bir yere varılabileceğini düşünmüyorum" 

Erdoğan ayrıca, Kahramanın ağzına kilit vurulamayacağını da  söylüyor.

Tüm siyasiler sürekli konuşacaklarına, ağızlarına bir kaç gün kilit vursalar iyi olmaz mı sizce?

(1) Ülkemizin yetiştirdiği devlet adamlarından merhum İhsan Sabri  Çağlayangiin "Anılarım" başlığını taşıyan, kitabını gazeteci arkadaşım Tanju Cılızoğlu kaleme almıştı. Çağlayangilin anılarının  ilk baskısı da, benim Yayın Grubu Başkanlığını yaptığım, Mehmet Ali Yılmazın sahibi olduğu Yılmaz Yayınları tarafından yapılmıştı..

Şimdilerde yobazların sahip çıkmaya çalıştığı, laiklik karşıtı gibi sunduğu zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayarın bu olay karşısındaki tutumunu o kitapta yazmıştı Çağlayangil.

1957 yılında belirttiğim gibi, İhsan Sabri Çağlayangil Bursa Valisidir, Cumhuriyet Savcısı da Turhan Kapanlıdır.

Sonradan Süleyman Demirelin kabinelerinde bakanlık yapan, sevgili meslektaşım Necip Kapanlının merhum babası.

Toplam 1858 defa okunmuştur.

Nahit Duru diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.