Ömer ŞAHİN
Ömer ŞAHİN - Neler oluyor?

Eski Bakan Ertuğrul Günay: Parti liderleri aday olmasın

Ertuğrul Günay hem CHP hem de AK Parti’de önemli görevler üstlenmiş bir dönem sonra ise parti lider ve politikalarına karşı çıkmış özgün bir siyasetçi. CHP’nin 50.yılı dolayısıyla açtığı yarışmada kaleme aldığı “Devlet Partisi’nden Halk Partisi’ne” başlıklı yazısıyla birincilik ödülü aldıktan CHP’ye adım atmıştı. En genç il başkanı ve milletvekili oldu. 1976 kurultayında Ecevit’e karşı Baykal ile beraber hareket etti. 12 Eylül darbesi olunca Kirazlıdere Tutukevi’nde 1 yıl kaldı. Sonrasında siyasete SHP’de devam etti ve 1992 yılında Baykal ile birlikte yeniden açılışını yaptığı CHP’nin Genel Sekreterliği görevini üstlendi. Politikalarını eleştirdiği Baykal ile ters düştükten sonra 2004 yılında CHP’nden ihraç edildi.
Sol siyasi gelenekten gelmesine karşın 28 Şubat’a karşı çıkan, başörtüsü mücadelesine destek veren tavırlarıyla muhafazakar kesimin saygınlığını kazanan Ertuğrul Günay, AK Parti’nin ilk yıllarında AB sürecine, demokratikleşme adımlarına destek verirken asker ve yargının siyasete müdahalesine karşı duran açıklamalar yapmıştı. Günay, 2007 yılında Erdoğan’ın daveti üzerine AK Parti’ye katıldı. İstanbul ve İzmir milletvekilliği yaptı 6 yıl boyunca Kültür ve Turizm Bakanlığı görevini üstlendi.

Parti liderleri aday olmasın
Bakanlığı sırasında da aykırı çıkışlarıyla dikkat çeken Günay, imar yapılaşmaları, Gezi, 17/25 olayları ve Ergenekon yargılamaları konusunda Erdoğan ile ters düşmüştü. Ertuğrul Günay kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildikten sonra 2013 yılında AK Parti’den istifa etmişti. 
Muhalefetin adayının isminin merak edildiği bugünlerde Ertuğrul Günay da “masa dışı”  potansiyel Cumhurbaşkanı adayları arasında anılıyor ancak o bu konuda yorum yapmıyor. Kişilerden çok sistem ve Cumhurbaşkanı aday profili üzerinde duruyor. Aday olacak kişinin “demokrat, dürüst, deneyimli ve dinamik” bir siyasetçi olması gerektiğini savunuyor. 
Eski Bakan Ertuğrul Günay, bu ismin parti genel başkanı olmaması gerektiğini söylüyor:

“2014 yılında Sayın Erdoğan seçilip partizan tavır aldıktan ve 2017 yılında da Anayasa değişikliği ile parti başkanı olmayı hukukileştirdikten sonra Cumhurbaşkanı’nın partili ve genel başkan olmasını haklı bir şekilde eleştiriyoruz. Bunun yarattığı zararları; toplumsal bölünmeyi, kamplaşmayı nasıl körüklediğini görüyoruz. Olağan bir dönem olsa her bir parti genel başkanının aday olma hakkı vardır. Hepsi de liyakatlı isimlerdir. Ama ben bu konjonktürde parti genel başkanları dışında, tüm partilere eşit mesafede duracağına dair güven oluşturan bir siyaset adamının Cumhurbaşkanı olmasının; hem toplumda daha kolay uzlaşma sağlama açısından hem de seçildikten sonra bir parti ağırlığı hissettirmeden eşit bir hukuksal düzen kurulmasını kolaylaştırma açısından daha anlamlı olacağını düşünüyorum.”

Aday 29 Ekim’de açıklansın

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “adayınızı açıklayın” baskısı yaptığı muhalefet bloğu yani “6’lı Masa” aceleci davranmıyor. Adaylarını, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim takvimini açıklayacağı tarihlerde açıklayacakları konuşuluyor. Ertuğrul Günay, muhalefet partilerine adaylarını simgesel değeri büyük olan 29 Ekim tarihinde açıklamaları çağrısında bulundu.

“Cumhurbaşkanı adayının Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim tarihinde açıklanmasının anlamlı olduğunu düşünüyorum. Gelecek yıl Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100.yıldönümü. Ona da göndermede bulunulup, 'daha özgürlükçü daha demokrat, insan haklarına saygılı döneme geçmek için adım atıyoruz’ denilerek adayın ilan edilmesi daha anlamlı ve yerinde olacaktır. Bunu bir birey olarak öneriyorum. Takdir 6 siyasi partinindir.” 

Erdoğan’a dost tavsiyesi: Emekli ol, torun sev

Ertuğrul Günay, bir dönem birlikte çalıştığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da “eski dost” olarak “siyaseti bırakma” tavsiyesinde bulundu. Bunun gerekçesini de şöyle açıkladı: 

“Sayın Erdoğan 10 yıl Başbakanlık seçim 2023 yılında olursa 9 yıl da Cumhurbaşkanlığı yapmış olacak. Siyasi, kamu görevleri ‘kaydi hayat’ şartıyla yapılmaz. Bu söyleyeceklerimden eğer okur ise Sayın Erdoğan’ın da onu destekleyenlerin de hoşnut olmayacaklarını biliyorum ama insani bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Seçimi kaybetmek yerine doruktayken bırakmak bence her zaman daha insani ve anlamlı davranıştır.”

Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı adayı olmaması hatta siyaseti bırakması halinde önünde yapabileceği başka seçenekler olduğunu da söyleyen Günay muhtemel “emeklilik planı”na dair önerilerde de bulundu:

“Sayın Erdoğan’ın kitabı çıktı biliyorsunuz. Kitap yazmaya devam edebilir. 
Dünyanın başka ülkelerine gidip konferanslar verebilir. Ya da torunlarını çok seviyor, onlarla vakit geçirip, onları büyütebilir…”

Zaman zaman dile getirilen  “Erdoğan kaybetse de bırakmaz” şeklindeki kaygılara katılmadığını söyleyen Günay  bunu boş bir tartışma olarak görüyor:

“Bunu abes bir tartışma olarak görürüm. Bu ülkede darbeciler bile bırakma vaadiyle sözlerine başladılar. Türkiye demokrasiye geçerken 20 yıllık tek parti iktidarının devlet ile özdeşleşmiş başkanı(İsmet İnönü) bıraktı. Seçimle gelmiş insanın görevi bırakmayacağını ancak rejim , demokrasi düşmanları telaffuz edebilir ki bunu kimseye yakıştıramam”

Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri muhalefet kazanırsa ne olur? AK Parti iktidarına karşı “devri sabık” denilen geçmişle hesaplaşma yapılır mı? Rövanş duygularıyla hareket edilir mi?
Her iktidar değişimlerinde gündeme gelen bu talep ve kaygılara karşı Ertuğrul Günay hukuku adres gösteriyor. Demokratik hukuk devletinin gereklerinin her durumda yerine getirilmesi gerektiğini vurguluyor. Olası bir iktidar değişiminde nasıl bir yöntem izlenmesi gerektiğine dair şunları söylüyor:

“Rövanşizm kötü çağrışımlar yapar. Elbette 20 yıllık iktidarların yaptıkları ile ilgili muhasebe, hesaplaşma yapılacaktır, ama bu, o partiye destek veren bireylere, teşkilatta görev almışlara giren insanlara kadar indirgenemez. Beytül mala el uzatanlar, haksız kazanç sağlayanlar, vatandaşa tuzak kuran, komplo yapan, onların yaşamlarını, haklarını yitirmesine sebep olanlar var ise onların muhasebesi hukuk çerçevesinde mutlaka yapılır. Ama bu topluma yaygınlaştırılarak o partiye oy veren herkesi potansiyel suçlu ve ikinci sınıf insan ilan etme noktasına katiyen vardırılmamalıdır. Demokrasi bir uzlaşma rejimidir. Düşmanlıklar sürdürülerek demokrasi kalıcı kılınamaz.”

Toplam 2541 defa okunmuştur.

Ömer ŞAHİN diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.