Mehmet Ali Kulat, gündemi değerlendirdi: Kılıçdaroğlu bir adım önde
Ömer ŞAHİN / Ankara
MAK Danışmanlık Başkanı Mehmet Ali Kulat, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir adım önde olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu’nun 6’lı masanın banisi olarak görüldüğünü ve artık bir “King Maker” olduğunu savunan Kulat, “Kemal Bey ya kendisi ya da onun istediği birisi aday olur. Adayı 6’lı masa belirleyecek ama Kemal Bey’in tercihleri etkili olur” dedi. Yükseliş trendinde olduğunu söylediği İyi Parti’ye dönük ilginç bir değerlendirmesi de var Kulat’ın:
Bizim anketlerde yüzde 18 çıkan İYİ Parti yüzde 20’yi aşarsa CHP’den oy alıyor , AK Parti’de 25’lere düşmüş demektir. O zaman Meral Hanım’a yönelik Cumhurbaşkanı adaylığı baskısı artar. Akşener’de her ne kadar “Ben Başbakan adayıyım” demiş olsa da bu taleplere kulaklarını tıkamakta zorlanıp yeni atraksiyonlar geliştirmek zorunda kalabilir.
Mehmet Ali Kulat, İlahiyat eğitimi ve öğretim üyeliği yapmış, muhafazakar camia ve AK Parti seçmeninin kodlarını iyi bilen bir isim. İki bloğa da destek veren 8 siyasi parti ile bazı üniversite ve iş dünyasına düzenli anketler yapıyor. “Beş Çayı” na konuk olan Kulat, Cumhurbaşkanlığı süreciyle birlikte toplumsal değişimler ve bunun seçmene yansımalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu, siyasi partilerin son durumu hakkında bilgi verdi.
Her ay düzenli bir şekilde kamuoyu araştırması yapan MAK Danışmanlık’ın son anketinde partilerin oy durumu şöyle görülüyor:
AK Parti yüzde 28. Bu oranın içinde yüzde 2 civarında kendini gizleyen HDP seçmeni olduğu düşünülüyor. CHP yüzde 27. Barajın yüzde 7’ye inmesi HDP’ye giden sol seçmeni tekrar CHP’ye döndürmüş. İYİ Parti yüzde 18, HDP yüzde 12 MHP yüzde 6.5….
AK Parti’yi sıkıntıya sokan ama bugüne kadar çok gündeme gelen iki farklı noktaya dikkat çekiyor M.Ali Kulat. Bir tanesi siyaset ve bürokrasideki Trabzon-Rize ağırlığı. Artık ülkenin uç noktalarındaki AK Parti teşkilatlarında ve vatandaşlar arasında bile yoğun bir şekilde bu konunun konuşulduğu bundan Ordu, Samsun gibi diğer Karadeniz vilayetlerinin bile rahatsız olduğunu söylüyor. Bu görüntünün AK Parti’yi eskisi gibi Türkiye Partisi fotoğrafı vermekte zorladığı ve bölgesel parti olarak algılattığını belirtiyor.
Bir diğer nokta ise AK Parti adına ekranlarda boy gösteren çoğu gazeteci, akademisyen olan yorumcular hükümete büyük zarar veriyor. Her konunun uzmanı gibi konuşan aslında çok da fazla bir şey bilmeyen bu isimler kendilerine ekranları açan iktidara oy kaybettiriyor.
Muhafazakar mahallede inanılması güç değişimler yaşandığı görüşünde MAK Danışmanlık Başkanı Mehmet Ali Kulat. Bu seçimin belirleyici etkenlerinden olması beklenen gençlerdeki değişime dikkat çekiyor. AK Parti’li bazı yönetici ve milletvekillerinin çocuklarının bile oylarını almakta AK Parti’nin zorlandığını söylüyor. İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar ile boğuşan gençler aile içerisinde belirleyici hale gelmiş durumda:
Gençler seçimde tahmin ötesi etkili olacak. İlk kez oy kullanacak 6 milyon seçmen var bu da yüzde 12’ye tekabül ediyor. İstanbul artı 7 bölgede yaptığımız anketlerde bölgelerin hiçbirinde AK Parti gençler arasında birinci parti değil artık. Bazı yerlerde ikinci parti de değil. Aile içlerinde artık kanaat önderi gençler oluyor. Özellikle annelerini çok etkiliyorlar. AK Parti eskiden kadınlardan daha çok oy alırdı. Şimdi denge değişti. Çünkü, ekonomik sıkıntı, gelecek kaygısıyla boğuşan gençler evde anneleriyle daha çok muhatap oluyor ve gençlerin sıkıntıları annelerini daha çok etkiliyor. AK Parti milletvekili ve yöneticilerinin çocukları arasında AK Parti’ye oy vermeyeceğini söyleyenler de var.
Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerinde seçmen tercihini en çok neler etkileyecek? Kulat’a göre hayat pahalılığı yani ekonomi ilk sırada. Bunu sığınmacı sorunu ve adalet, hukuk sorunları takip ediyor. “3 Harfliler” dediği zincir marketler ile EYT, KHK gibi haksızlığa uğrayan örgütlü grupların seçim sonucuna etki edeceğini düşünüyor:
Bir liderle Erzurum’a gittiğimde vatandaştan “Bizi 3 harfliler tüketti” sözünü duymuştum. 3 harfli marketler rekabet şansı olmayan küçük esnafı bitirmiş durumda. Mağdur KHK’lılar algısı eskisinden farklı. Adalet duygusu sarsılınca onlara olan destek ciddi oranda arttı. Mağduriyetler daha yüksek sesle dile getiriliyor. Mağdur olanlar da camide, sosyal ortamda AK Parti tabanıyla muhataplar. EYT’liler toplu halde hareket edebiliyor. Seçimde mağdurların etkisi olacak.
M. Ali Kulat’ın siyasi tablo ve seçmen eğilimleri ile toplumda yaşanan değişimlere ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
AK Parti’nin en güçlü olduğu yaş grubu 35-55 yaş arası. Emekli maaşlarının düşük oluşundan dolayı bir öfke, kırgınlık söz konusu. En kırılgan seçmen emeklilik yaşında olan ya da emekli olmuş insanlar. Kırılmış, üzülmüş seçmenin gönlü alınamazsa çok dramatik düşüşler yaşayabilir.
ABS dediğimiz (Asabı Bozuk Seçmen) grubu var bir de. Bunlar iktidardan tam aradığını bulamayan muhalefetten de istediği projeleri göremeyen seçmen gurubu. 2002 yılında Cem Uzan’a oy eren seçmen grubuna benziyor. Bunlar 5 ila 15 puan arasında yer alıyor. Asap bozukluğu giderilemezse kayıplar daha da artar.
AK Parti şapkadan tavşan çıkarıp sıçrama yapabilir mi? Şu anda mümkün görünmüyor. Tavşan için ortada şapka yok. O sinerjiyi iktidarda göremiyoruz. Elini çabuk tutması gerekiyor. Sosyolojik sorunların siyasi yansıması 3 ayı buluyor. Arada başka türbülans da olmamalı. Mesela 2021 Aralık ayında dolar operasyonu sonrası halaylar çekildi, kutlama yapıldı. O an pek çok kişide AK Parti’nin yeniden toparlanabileceği düşüncesi vardı. Yılbaşı ile birlikte yağmur gibi gelen zamlar o umudu söndürdü, enerjiyi bitirdi.
Kasım ayında seçim ihtimali zayıflıyor. Seçimlerin 2023 yılı Nisan, Mayıs ayı gibi yapılacağını düşünüyorum. Şu anda AK Parti’ye dönük vatandaşın güven problemi oluştu. Geçmişte gördüğü hizmetlerin kredisini önceki seçimlerde ödedi. Vatandaş kendisini artık AK Parti’ye borçlu hissetmiyor. Seçimin sonuçları neler yaşanırsa değişir? Ekim, Kasım ayına kadar temel sorunlar çözülür ve topluma iyi anlatılırsa olabilir. Çetin bir kış geliyor.
AK Parti ve MHP ittifak kurmaktan çok aynı dili kullanmaktan dolayı zarar görmeye başladılar. MHP’lileşmek AK Parti’ye, AK Partilileşmek de MHP’ye zarar vermeye başladı. MHP’li AK Parti’yi savununca zamları savunmuş, AK Parti’li de MHP’yi savununca Kürt meselesinde aynı düşünüyormuş gibi algılanıyor.
Güneydoğu’da AK Parti ve HDP dışında artık CHP , İYİ Parti, Deva ve Gelecek Partisi’de görünür oldu. AK Parti bölgede güçlü siyasetçilerle temsil edilmiyor. Bölgeyi boşlamış gibi görünüyor. AK Parti sahayı da eskisi kadar önemsemiyor görüntüsü var. Bu seçimde aday faktörü partinin önüne geçecek.
Millet İttifakı adayından çok sistemi öne çıkaracak. 6 parti birlikte yönetecek, kazanırlarsa hepsi iktidarda olacak. Liderleri Cumhurbaşkanı Yardımcılığı ya da Bakanlık koltuklarında göreceğiz. Bu onların avantajı ve motivasyonu olacak. Cumhur İttifakı’nda bir parti yönetiyor diğerleri destek veriyor. Bu da onların dezavantajı.
Seçimlerde en belirleyici faktör hayat pahalılığı, ekonomi. Daha sonra sığınmacı meselesi ve adalet, hukuk sorunları. Adalet diğer sorunların mütemmim cüzü. O çözülmeden demokrasi de olmuyor.
Dini söylemlerin seçim sonuçları üzerinde şüphesiz etkisi var ancak vatan,millet,ezan, bayrak söyleminin seçmeni belki de en az etkileyeceği bir seçim yaşacağız. İttifaklar işin ruhunu değiştirdi. Millet İttifakı’nda da sağ partiler var. Bu bir sağ-sol mücadelesi değil. Temel Bey, Davutoğlu daha az mı muhafazakar, Meral Hanım daha mı az milliyetçi? Cumhur İttifakı’nın dindarlık, milliyetçilik avantajı kalmadı.
Seçimlerde yazılı basının fazla etkisi kalmadı ama TV’ler halen etkili oluyor. Sosyal medya mesajları hızlı tüketilse de etkili.
Cumhuriyetin 100.yılında hükümetin af çıkarması gerekiyor. Kamuya karşı işlenen suçlarla ilgili . KHK’lılarla, öğrenci affıyla ilgili bir dizi adım atılmalı mesela.
Son din araştırmamızı 5 yıl önce yapmıştık. Yine yapacağız. Çok net olarak şunu söyleyeyim: Cok ciddi dini ve ahlaki erozyon yaşanıyor. Bunu araştırmalarımızda görüyoruz. Toplumda ahlaki çözülme var. Komşu komşuya, ev sahibi kiracıya, tüccar senete güvenmiyor. Bunları çoğaltabiliriz. Aile kurumu çatırdıyor, evlilik yaşı ekonomik gerekçelerle yukarıya çıktı. Adalet duygusundaki yaralar, sosyal politika ihmalleri toplumsal çözülmeyi hızlandırıyor.
Yasaklar ne yasak koyucuya yarar sağlıyor ne de topluma olumlu yansıyor. İnsan fıtratı yasaklara karşı . Toplum ikna edilmeden konulan yasaklar ters tepiyor.
Ekonomi bu kadar kötü ise AK Parti neden halen yüzde 30’larda çıkıyor? Bu soruyu özellikle muhalif kesim çok soruyor. Ben muhalefet olsam aynaya bakardım. İktidarın düne ait başarısıdır bu oran.
AK Parti’nin çekirdek seçmeni için bana iki yıl önce sorsanız yüzde 35 derdim. Çekirdek seçmen de erir. Şu anda yüzde 25’e indiğini düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı siyaseti bıraksa AK Parti baraj sorunu bile yaşayabilir.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.